English    Türkçe    فارسی   

3
1201-1250

  • Senin parlaklığını gün geçtikçe artırır, adını altınlara, gümüşlere bastırırım.
  • Senin için minberler, mihraplar kurdururum. Ben, seni öyle seviyorum ki senin kahrın, benim demektir.
  • Şimdi adını korkudan gizlice söylüyorlar, namaz kılacakları zaman gizleniyorlar.
  • Melûn kâfirlerin korkusundan dinin mağaralarda gizli kalıyor ya...
  • Bütün âlemi minarelerle dolduracağım, âsilerin gözlerini kör edeceğim ben. 1205
  • Kulların şehirler alacak, mevkiler bulacak…
  • Dinin balıktan aya kadar her tarafı kaplayacak.
  • Ey Peygamberimiz, sen sihirbaz değilsin, doğrusun… Sen de Musa’nın giydiği elbiseyi giymişsin, sen de onun gibi bir peygambersin.
  • Kur’an’ın, Musa’nın asâsına benzer küfürleri ejderha gibi sömürüp yutar.
  • Sen, toprak altında uyursun ama o tertemiz söz asa gibi her şeye agâhtır. 1210
  • Kast edenlerin elleri o asaya ulaşamaz. Uyu ey padişah, uyu… Uykun mübarek olsun!
  • Bedenin uyur ama nurun göklere ağar, düşmanlarını kahretmek için okunu kur, yayını ger.
  • Felsefeci, aleyhine söylenmeye yeltenir ama nurunun oku ağzını oklar, onu susturur.”
  • Hakikaten de öyle oldu, hatta bu vaatten de üstün şeyler vücuda geldi. O uyudu, fakat bahtı, ikbali uyumadı.
  • Babalarının canı yavrularım, sihirbaz uyudu mu işinin parlaklığı gider, sihrinin tesiri kalmaz.” 1215
  • Bu sözleri duyup uyandılar, ikisi de kabri öpüp o ulu savaş için Mısır’a hareket ettiler.
  • Mısır’a varınca Musa’yı, Musa’nın evini aramaya başladılar.
  • Onların Mısır’a geldikleri gün de Musa, tesadüfen bir hurma ağacının altında uyumaktaydı.
  • Sordukları adamlar onlara “Varın hurmalıkta arayın” dediler.
  • Hurmalığa geldikleri zaman bir de baktılar ki hurma fidanlarının dibinde bir uyuyan var, fakat cihanın uyanığı! 1220
  • Naz ederek baş gözlerini yummuş ama arş da gözlerinin önünde, ferş de!
  • Gözleri açık, fakat gönlü uykuda nice adamlar var… Zaten su ve toprak ehli olanın gözü ne görebilir ki?
  • Fakat gönlü uyanık olanın baş gözü uyusa bile gönlünde yüzlerce göz açılır.
  • Gönül ehli değilsen uyanık ol, uyuma. Bir gönül iste, mücadeleye giriş.
  • Gönlün uyandı mı güzelce uyu. Gayri gözünden ne yedi kat gök kaybolur, ne altı cihet! 1225
  • Peygamber, “Gözüm uyur ama kalbim nasıl uyur, buna imkân mı var?” dedi.
  • Bekçi farz et ki uyumuş fakat padişah uyanık ya. Gönül gözleri açık olduğu halde uyuyanlara can feda!
  • Ey manevi er, gönül uyanıklığını anlatmaya kalkışsam binlerce Mesnevi’ye sığmaz.
  • Sihirbazlar, Musa’yı sırt üstü yatmış görünce asayı çalmaya kalkıştılar.
  • Hemencecik asayı çalmak için Musa’nın ardından gidecekler, sopayı kapıvereceklerdi. 1230
  • Onlar, azıcık yürüyüp bu işe niyetlenir niyetlenmez asa titremeye başladı.
  • Öyle bir titremeye başladı ki her ikisi de korkudan yerlerinde katılıp kaldılar.
  • Sonra asa ejderha oldu, onlara saldırdı. İkisi de sapsarı kesilip kaçmaya başladılar.
  • Korkudan her inişte sendeleyip yuvarlanarak yüz üstü düşüyorlar, kalkıp yine kaçmaya çalışıyorlardı.
  • Katiyetle anladılar ki bu iş Allah işi, sihirbazların harcı değil bu! 1235
  • Korkularından âdeta sıtmaya, hummaya tutulmuş gibi titriyorlardı; ölüm haline gelmişlerdi.
  • Yaptıkları işten dolayı özür dilemek üzere Musa’ya bir adam gönderdiler.
  • “Evvelce sana hased ediyor, seni kıskanıyorduk, o yüzden sınadık, yoksa seni sınamak kimin haddine düşmüş?
  • Sen bir Padişahsın, senin yanında biz mücrimiz, bizi affet ey Allah dergâhı haslarının hası! Diye ricada bulundular.
  • Musa onları affetti, derhal iyileştiler, sıhhat buldular, Musa’nın önünde yere secde ettiler. 1240
  • Musa dedi ki: “Ey ulular, sizi affettim. Cehennem teninize haram oldu, canınıza da.
  • Ey dostlar, ben sizi görmemiş olayım, siz de beni görmemiş gibi davranın.
  • Kalben âşina, fakat zahiren yabancı bir halde padişahın huzuruna benimle savaşmaya gelin!”
  • Bunun üzerine sihirbazlar yeri öpüp gittiler, çağırıldıkları zamanı ve fırsat vaktini gözetmeye koyuldular.
  • Sihirbazların şehirlerden toplanıp Firavunun huzuruna gelmeleri, ihsanlara nail olmaları, ellerini göğüslerine koyup düşmanını kahredeceklerine dair söz vermeleri
  • Sihirbazlar Firavunun huzuruna geldiler. Firavun onlara birçok ihsanlarda bulundu, elbiseler verdi. 1245
  • Onlara daha bir hayli ihsanlarda bulunacağına dair vaatlerde bulundu, önceden de kullar, atlar, ağır ve değerli şeyler, yiyecek ve içecek verdi.
  • Ondan sonra: “Ey devletimle ileri giden kişiler, imtihanda galip gelirseniz,
  • Size o derecede ihsanlarda bulunacağım ki cömertlik de utanacak” dedi.
  • Sihirbazlar da cevaben dediler ki: “Padişahın sayesinde galebe edeceğiz, düşmanın bitik bir hale gelecek.
  • Biz bu fende saflar bozan yiğitleriz. Âlemde kimse bizimle başa çıkamaz.” 1250