Sen, topraktan biten taneler gibi yerin sütüne bağlanmış, ona bağlanmış, ona alışmışsın. Kalplerin gıdasına alış da bu sütten kesilmeye bak!1285
بستهی شیر زمینی چون حبوب ** جو فطام خویش از قوت القلوب
Ey hicapsız nurları kabul etmeye istidadı olmayan kişi, hiç olmazsa harflerde gizlenmiş bir nur olan hikmet sözlerini duy, onları ye!
حرف حکمت خور که شد نور ستیر ** ای تو نور بیحجب را ناپذیر
Böyle böyle o hicapsız nuru da kabul etmeye istidat kazanır, gizli nuru da hicapsız olarak görürsün.
تا پذیرا گردی ای جان نور را ** تا ببینی بیحجب مستور را
Bu suretle yıldız gibi felekte seyreder, hatta felekten hariç keyfiyetsiz seferlere düşersin!
چون ستاره سیر بر گردون کنی ** بلک بی گردون سفر بیچون کنی
Yokluktan varlığa geldin ya… Kendine gel, geldin ama nasıl geldin Sarhoşça… Hiç kendinden haberin yok!
آنچنان کز نیست در هست آمدی ** هین بگو چون آمدی مست آمدی
Geldiğin yollar aklında bile kalmadı. Fakat biz yine sana bir remiz söyleyecek, bir şey hatırlatacağız.1290
راههای آمدن یادت نماند ** لیک رمزی بر تو بر خواهیم خواند
Bu aklı terk et de hakikî akla ulaş. Bu kulağı tıka da hakikî kulak kesil!
هوش را بگذار وانگه هوشدار ** گوش را بر بند وانگه گوش دار
Hayır hayır… Söyleyeceğim, çünkü henüz hamsın sen. Daha ilkbahardasın, Temmuzu görmedin bile!
نه نگویم زانک خامی تو هنوز ** در بهاری تو ندیدستی تموز
Ey ulular, bu cihan bir ağaca benzer; biz de bu âlemdeki yarı ham, yarı olmuş meyveler gibiyiz.
این جهان همچون درختست ای کرام ** ما برو چون میوههای نیمخام
Ham meyveler, daha iyice yapışmıştır, oradan kolay kolay kopmazlar. Çünkü ham meyve köşke, saraya lâyık değildir ki.
سخت گیرد خامها مر شاخ را ** زانک در خامی نشاید کاخ را
Fakat oldu da tatlılaştı, dudağı ısırır bir hale geldi mi artık dallara iyi yapışmaz, hemen düşüverir.1295
چون بپخت و گشت شیرین لبگزان ** سست گیرد شاخها را بعد از آن
O baht ve ikbal yüzünden adamın ağzı tatlılaştı mı insana bütün cihan mülkü soğuk gelir.
چون از آن اقبال شیرین شد دهان ** سرد شد بر آدمی ملک جهان
Bir şeye sımsıkı yapışmak, bir şeyde taassup göstermek hamlıktır. Sen ana karnında çocuk halindeyken işin gücün ancak kan içmeden ibarettir.
سختگیری و تعصب خامی است ** تا جنینی کار خونآشامی است
Söylenecek bir şey daha kaldı ama ben söylemeyeceğim, sana onu Ruhulkudüs bensiz söylesin.
چیز دیگر ماند اما گفتنش ** با تو روح القدس گوید بی منش
Hayır hayır… Ruhulkudüs değil, sen kendin, kendi kulağına söylersin… Orada hakikatte ne ben varım, ne benden başkası, sen de bensin zaten canım efendim!
نه تو گویی هم بگوش خویشتن ** نه من ونه غیرمن ای هم تو من
Bu rüyaya benzer. Uykuya daldın mı kendinden geçer, fakat yine kendinden kendine gelmiş olursun.1300
همچو آن وقتی که خواب اندر روی ** تو ز پیش خود به پیش خود شوی
Kendini duyar, dinler de senden başka gizli bir adam rüyada sana söz söylüyor sanırsın.
بشنوی از خویش و پنداری فلان ** با تو اندر خواب گفتست آن نهان
A güzelim yoldaşım, sen alelâde tek bir adam değilsin ki. Sen bir âlemsin, sen bir derin denizsin.
تو یکی تو نیستی ای خوش رفیق ** بلک گردونی ودریای عمیق
O senin muazzam varlığın yok mu. O belki dokuz yüz kattır. O, dibi, kıyısı bulunmayan bir denizdir, yüzlerce âlem, o denize dalar gark olup gider.
آن تو زفتت که آن نهصدتوست ** قلزمست وغرقه گاه صد توست
Zaten burası ne uyanıklık yeri, ne uyku yeri. Buradan bahsetme, Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
خود چه جای حد بیداریست و خواب ** دم مزن والله اعلم بالصواب
Bahsetme de asıl bu âlemden bahse muktedir olanlardan dile gelmez, söze sığmaz bahisler işit!1305
دم مزن تا بشنوی از دم ز نان ** آنچ نامد در زبان و در بیان
Bahsetme de o güneşten kitaba yazılmaz, hitaba girmez sözler duy!
دم مزن تا بشنوی زان آفتاب ** آنچ نامد درکتاب و در خطاب
Bahsetme de sana bu âlemden ruhun bahsetsin… Nuh’un gemisinde yüzgeçlik bahsini bırak!
دم مزن تا دم زند بهر تو روح ** آشنا بگذار در کشتی نوح
Bu bahse girersen Kenan’a benzersin. Bana düşman olan Nuh’un gemisini istemem diye o da yüzmeye girişmişti.
همچو کنعان کشنا میکرد او ** که نخواهم کشتی نوح عدو
Nuh, ona “Hey, gel, babanın gemisine gir de behey aşağılık oğul, tufana gark olma” demişti.
هی بیا در کشتی بابا نشین ** تا نگردی غرق طوفان ای مهین
O, “Hayır, ben yüzme öğrendim. Senin mumundan başka bir mum yaktım” diye cevap verdi.1310
گفت نه من آشنا آموختم ** من بجز شمع تو شمع افروختم
Nuh, “Kendine gel, buna belâ tufanının dalgası derler. Bugün yüzme bilenin eli, ayağı bir işe yaramaz” dedi.
هین مکن کین موج طوفان بلاست ** دست و پا و آشنا امروز لاست
Fakat Kenan dedi ki: “Yok yok… Ben o yüce dağa çıkarım; o dağ beni her türlü belâdan kurtarır.”
باد قهرست و بلای شمع کش ** جز که شمع حق نمیپاید خمش
Nuh, “Aklını başına topla, şimdi dağ, bir saman çöpü mesabesindedir.
گفت نه رفتم برآن کوه بلند ** عاصمست آن که مرا از هر گزند
Allah, kendi dostundan başkasına aman vermez” dediyse de Kenan,
هین مکن که کوه کاهست این زمان ** جز حبیب خویش را ندهد امان
Ben ne vakit senin öğüdünü dinledim ki benim de sana uyanlardan olmama tamah ettin,1315
گفت من کی پند تو بشنودهام ** که طمع کردی که من زین دودهام
Senin sözün bana hiç hoş gelmedi ki… Ben, iki âlemde de senden uzağım “ dedi.
خوش نیامد گفت تو هرگز مرا ** من بریام از تو در هر دو سرا
Nuh, “Yapma yavrum, bugün, naz günü değildir… Allah’ın ne eşi var, ne benzeri!
هین مکن بابا که روز ناز نیست ** مر خدا را خویش وانباز نیست
Şimdiye kadar inat etmedin ama bu zaman, nazik bir zaman. Bu kapıda kimin nazı geçer ki?
ناز فرزندان کجا خواهد کشید ** ناز بابایان کجا خواهد شنید
“Ey ihtiyar, ben doğmadım, bana az nazlan… Ey genç, ben baba değilim, öyle pek salınma!
نیستم مولود پیراکم بناز ** نیستم والد جوانا کم گراز
Ben koca değilim, şehvetim de yok… Hanım nazı bırak.
نیستم شوهر نیم من شهوتی ** ناز را بگذار اینجا ای ستی
Bu hususta kulluktan, ihtiyaçtan, zaruretten başka hiçbir şeyin itibarı yok” demekte,
جز خضوع و بندگی و اضطرار ** اندرین حضرت ندارد اعتبار
Dedi ama Kenan: “Baba, yıllardır bu sözleri söylemektesin, yine de söylüyorum… Cahil misin ne?
گفت بابا سالها این گفتهای ** باز میگویی بجهل آشفتهای
Bu sözleri herkese ne kadar söyledin de nice soğuk cevaplar aldın, kötü sözler duydun.1325
چند ازینها گفتهای با هرکسی ** تا جواب سرد بشنودی بسی
Bu soğuk sözlerin kulağıma bile girmedi, şimdi mi girecek? Artık ben bilgi sahibiyim, büyüdüm” diye cevap verdi.
این دم سرد تو در گوشم نرفت ** خاصه اکنون که شدم دانا و زفت
Nuh, “A yavrum, bir kerecik olsun babanın öğüdünü tutsan ne olur?” dedi.
گفت بابا چه زیان دارد اگر ** بشنوی یکبار تو پند پدر
O, böyle güzel güzel nasihatler ediyor, Kenan’da bu çeşit ağır sözlerle karşılık veriyordu.
همچنین میگفت او پند لطیف ** همچنان میگفت او دفع عنیف
Ne babası, Kenan’a öğüt vermeden usandı, ne o kötü oğlun kulağına babasının bir sözü girdi!
نه پدر از نصح کنعان سیر شد ** نه دمی در گوش آن ادبیر شد
Onlar, böyle konuşup dururlarken bir çevik dalgadır geldi. Kenan’ın başından aştı, onu boğup götürüverdi.1330
اندرین گفتن بدند و موج تیز ** بر سر کنعان زد وشد ریز ریز
Nuh, “Ey sabırlı padişahım, eşeğin öldü, yükümü sel götürdü.
نوح گفت ای پادشاه بردبار ** مر مرا خر مرد و سیلت برد بار
Bana nice defalar, sana mensup olanlar tufandan kurtulacaklar diye vaatlerde bulundun.
وعده کردی مر مرا تو بارها ** که بیابد اهلت از طوفان رها
Ben de âfım, senin vaatlerine kandım, ümitlendim… İyi ama neden sel kilimini aldı, götürdüAllah dedi ki: “O senin ehlinden, yakınlarından değil… Kendin de görmedin mi? Sen aksın o mavi!
دل نهادم بر امیدت من سلیم ** پس چرا بربود سیل از من گلیم
Dişine kurt girdi mi çıkartmaktan başka hiçbir çaresi yoktur.
گفت او از اهل و خویشانت نبود ** خود ندیدی تو سپیدی او کبود