Hiç kimseciğe bakmam, bakmam bile o bakış bahanedir, gördüğüm sensin.
ننگرم کس را وگر هم بنگرم ** او بهانه باشد و تو منظرم
Şükür, zamanında da senin yaptığın işe, sana âşığım, sabır zamanında da. Kâfir gibi hiç senin yarattığına âşık olur muyum?1360
عاشق صنع توم در شکر و صبر ** عاشق مصنوع کی باشم چو گبر
Allah hükmüne âşık olan nurlanır, yarattığına âşık olansa kâfir olur, diye cevap verdi.
عاشق صنع خدا با فر بود ** عاشق مصنوع او کافر بود
Küfre razı olma küfürdür, hadisiyle kaza ve kaderine razı olmayan benden başka bir Allah arasın hadisinin manalarını birleştirmek
توفیق میان این دو حدیث کی الرضا بالکفر کفر و حدیث دیگر من لم یرض بقضایی فلیطلب ربا سوای
Dün mübahaseyi seven birisi, bana bir sual sordu.
دی سالی کرد سایل مر مرا ** زانک عاشق بود او بر ماجرا
Dedi ki: “Küfre razı olmak küfürdür.” Bunu Peygamber söyledi, onun söylediği söz de doğrudur, yerindedir.
گفت نکتهی الرضا بالکفر کفر ** این پیمبر گفت و گفت اوست مهر
Sonra da yine “Müslüman olan kişinin her türlü kazaya razı olması lazımdır” buyurdu.
باز فرمود او که اندر هر قضا ** مر مسلمان را رضا باید رضا
Kâfirlik ve münafıklık da Allah’ın kaza ve kaderiyle değil mi? Fakat buna razı olursak (ilk hadise göre) kötülük etmiş olmaz mıyız?1365
نه قضای حق بود کفر و نفاق ** گر بدین راضی شوم باشد شقاق
Razı olmazsak o da suç… Peki, ikisinin arasında hangi çareye başvuralım.”
ور نیم راضی بود آن هم زیان ** پس چه چاره باشدم اندر میان
Ona dedim ki: “Bu küfür, Allah’ın takdiriyledir ama Allah’ın hükmüyle, Allah’ın emir ve rızasıyla değildir. Bu küfür yalnız kaza ve kaderin eserlerindendir.
گفتمش این کفر مقضی نه قضاست ** هست آثار قضا این کفر راست
Hocam, Allah’ın kaza ve kaderini, Allah’ın bilgisi olarak bil de şüphe ve tereddüdün kalmasın.
پس قضا را خواجه از مقضی بدان ** تا شکالت دفع گردد در زمان
Küfrede razıyız, çünkü Allah’ın bilgisine muvafıktır, fakat bizim fenalığımızdan, bizim kötülüğümüzden meydana geldiğinden de razı değiliz.
راضیم در کفر زان رو که قضاست ** نه ازین رو که نزاع و خبث ماست
Küfür Allah bilgisi olmak bakımından küfür değildir, Hakk’a kâfir deme, burada dur!1370
کفر از روی قضا خود کفر نیست ** حق را کافر مخوان اینجا مهایست
Küfür, cahillikten meydana gelir, fakat küfrün takdiri, Allah’ın bilgisidir, (Allah, kâfirin kâfirliğini ezelde bilir, bildiği gibi de zuhur eder). Rüya ve mülayimlik manasına gelen hilm ile sümük manasına gelen hilm nasıl bir olur?
کفر جهلست و قضای کفر علم ** هر دو کی یک باشد آخر حلم و خلم
Çirkin resim, ressamın çirkinliğini icap ettirmez ya. Çirkini de yaptığına, yapabildiğine bir delil olur ancak.
زشتی خط زشتی نقاش نیست ** بلک از وی زشت را بنمودنیست
Hatta hem çirkin resmi, hem de güzel resmi yapabildiğinden ressamın, kuvvetli bir ressam olduğuna delildir.
قوت نقاش باشد آنک او ** هم تواند زشت کردن هم نکو
Bu bahsi açar, düzüp koşarsam sual ve cevaplar uzar gider.
گر کشانم بحث این را من بساز ** تا سال و تا جواب آید دراز
Ben de aşk nüktesinin zevkini kaybederim. Allah’a hizmet, başka bir şekle döner, maksat hidayetten dalâlet olur.1375
ذوق نکتهی عشق از من میرود ** نقش خدمت نقش دیگر میشود
Hayretin, mübahase ve düşünceye mâni olduğuna dair misal
مثل در بیان آنک حیرت مانع بحث و فکرتست
Saçı sakalı kır bir adam, iyi bir berberin önüne gider de,
آن یکی مرد دومو آمد شتاب ** پیش یک آیینه دار مستطاب
“Yiğidim, saçımdaki sakalımdaki akları ayır, yol. Bir yeni gelin aldım der.
گفت از ریشم سپیدی کن جدا ** که عروس نو گزیدم ای فتی
Berber, adamın sakalını dipten tıraş ederek kılları önüne kor da der ki: “Benim bir işim çıktı sen ayırıver!”
ریش او ببرید و کل پیشش نهاد ** گفت تو بگزین مرا کاری فتاد
İşte bunun gibi bu sual, şu da cevabı, artık sen ayırıver… Din kaygısı, bunlarla uğraşmaya vakit bırakmaz.
این سال وآن جوابست آن گزین ** که سر اینها ندارد درد دین
Birisi Zeyd’e bir sille vurur. Zeyd de hileye sapıp onu dövmek üzere üstüne saldırınca,1380
آن یکی زد سیلیی مر زید را ** حمله کرد او هم برای کید را
Adam: “Dur, senden bir şey soracağım, cevabını ver, sonra beni döv.
گفت سیلیزن سالت میکنم ** پس جوابم گوی وانگه میزنم
Senin kafana vurunca şırak diye bir sestir çıktı. Şimdi burada dostça senden bir sualim var:
بر قفای تو زدم آمد طراق ** یک سالی دارم اینجا در وفاق
Bu şırak sesi benim elimden mi çıktı, yoksa senin kafandan mı ey uluların öğündüğü ulu zat?” dedi.
این طراق از دست من بودست یا ** از قفاگاه تو ای فخر کیا
Adamcağız dedi ki: “Acıdan kurtulmadım ki bu düşünceye dalayım.
گفت از درد این فراغت نیستم ** که درین فکر و تفکر بیستم
Senin derdin yok, sen düşüne dur.” Dert sahibi böyle düşüncelere saplanamaz, kendine gel!1385
تو که بیدردی همی اندیش این ** نیست صاحبدرد را این فکر هین
Hikâye
حکایت
Sahabenin ruhlarında Kuran’a karşı fevkalâde bir iştiyak vardı ama aralarında hafız pek azdı.
در صحابه کم بدی حافظ کسی ** گرچه شوقی بود جانشان را بسی
Çünkü bir meyve oldu mu kabuğu adamakıllı incelir, çatlar, dökülür.
زانک چون مغزش در آگند و رسید ** پوستها شد بس رقیق و واکفید
Ceviz, fıstık ve badem bile olunca kabukları incelir.
قشر جوز و فستق و بادام هم ** مغز چون آگندشان شد پوست کم
مغز علم افزود کم شد پوستش ** زانک عاشق را بسوزد دوستش
İstenen, sevilen kişinin vasfı, isteyen, seven kişinin vasıflarının zıddıdır. Vahiy ve nur şimşeği, peygamberi yakar.1390
وصف مطلوبی چو ضد طالبیست ** وحی و برق نور سوزندهی نبیست
Kadîm olan Allah’ın sıfatları tecelli edince hâdisin sıfatlarını yakar, mahveder.
چون تجلی کرد اوصاف قدیم ** پس بسوزد وصف حادث را گلیم
Sahabe arasında birisi Kur’an’ın dörtte birini ezberledi de duyuldu mu, sahabe, bu bizim ulumuzdur derdi.
ربع قرآن هر که را محفوظ بود ** جل فینا از صحابه میشنود
Böyle bir büyük mana ile sureti bir arada cem etmek, hayretlere düşmüş, mest olmuş padişahtan başka kimseye mümkün değildir.
جمع صورت با چنین معنی ژرف ** نیست ممکن جز ز سلطانی شگرف
Böyle bir sarhoşluk âleminde edep kaidelerine riayet etmenin zaten imkânı yoktur, bu imkân bulunsa bile şaşılacak şeydir doğrusu!
در چنین مستی مراعات ادب ** خود نباشد ور بود باشد عجب
İstiğna âleminde niyaza riayet etmek, yuvarlak bir şeyle uzun bir şeyi, zıddoldukları halde bir arada cem etmeye benzer.1395
اندر استغنا مراعات نیاز ** جمع ضدینست چون گرد و دراز
Sopa, esasen körlerin sevgilisidir. Kör, Kur’an sandığına benzer ancak.
خود عصا معشوق عمیان میبود ** کور خود صندوق قرآن میبود
Körlerin sözleri, Mushaf harfleriyle, eski hikâyelerle, korkutuşlarla dolu sandıklardır.
گفت کوران خود صنادیقند پر ** از حروف مصحف و ذکر و نذر
Fakat Kur’an’la dolu sandık, boş sandıktan iyidir elbet.
باز صندوقی پر از قرآن به است ** زانک صندوقی بود خالی بدست
Yüksüz sandık fareler ve yılanlar dolu sandıktan daha iyidir.
باز صندوقی که خالی شد ز بار ** به ز صندوقی که پر موشست و مار
Hâsılı insan, vuslata erdi mi vasıta olan kadın, adamın gözüne soğuk görünmeye başlar.1400
حاصل اندر وصل چون افتاد مرد ** گشت دلاله به پیش مرد سرد
Güzelim istediğin şeye ulaştın mı artık bilgi sahibi olmayı istemek kötüdür.
چون به مطلوبت رسیدی ای ملیح ** شد طلب کاری علم اکنون قبیح
Göklerin damlarına çıktıktan sonra da merdiven aramak manasızdır.
چون شدی بر بامهای آسمان ** سرد باشد جست وجوی نردبان
Hayra ulaşan kişi, dostluk ve başkasına bir şey öğretmek maksatlarından başka bir maksatla yine hayır yolunu arar, o yoldan bahsederse bu iş, soğuk bir şeydir.
جز برای یاری و تعلیم غیر ** سرد باشد راه خیر از بعد خیر
Aydın ayna saf ve cilâlı bir halde iken onu cilâlamaya kalkışmak bilgisizliktir.
آینهی روشن که شد صاف و ملی ** جهل باشد بر نهادن صیقلی
Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturduktan sonra mektup ve elçi araştırmak çirkin bir şeydir.1405
پیش سلطان خوش نشسته در قبول ** زشت باشد جستن نامه و رسول
Bir âşığın, mâşukunun huzurunda aşk mektubu okuması, sevgilinin bu hareketi beğenmemesi, delâlet edilen şey meydana geldikten sonra delil aramak çirkin bir şeydir, bilinen şeye ulaşıldıktan sonra bilgi ile uğraşmak kötü bir şeydir
داستان مشغول شدن عاشقی به عشقنامه خواندن و مطالعه کردن عشقنامه درحضور معشوق خویش و معشوق آن را ناپسند داشتن کی طلب الدلیل عند حضور المدلول قبیح والاشتغال بالعلم بعد الوصول الی المعلوم مذموم
Sevgili âşıklarından birisini huzuruna çağırdı. Âşık aşk mektubunu çıkarıp sevgilisinin huzurunda okumaya başladı.
آن یکی را یار پیش خود نشاند ** نامه بیرون کرد و پیش یار خواند
Mektupta beyitler, övüşler, ihtiyaç ve âciz yoksulluk… Birçok lâflar vardı.
بیتها در نامه و مدح و ثنا ** زاری و مسکینی و بس لابهها
Mâşuk dedi ki: “Eğer bu okuma, benim içinse vuslat zamanı ömür zayi etmektir bu!
گفت معشوق این اگر بهر منست ** گاه وصل این عمر ضایع کردنست