English    Türkçe    فارسی   

3
1359-1408

  • Hiç kimseciğe bakmam, bakmam bile o bakış bahanedir, gördüğüm sensin.
  • Şükür, zamanında da senin yaptığın işe, sana âşığım, sabır zamanında da. Kâfir gibi hiç senin yarattığına âşık olur muyum? 1360
  • Allah hükmüne âşık olan nurlanır, yarattığına âşık olansa kâfir olur, diye cevap verdi.
  • Küfre razı olma küfürdür, hadisiyle kaza ve kaderine razı olmayan benden başka bir Allah arasın hadisinin manalarını birleştirmek
  • Dün mübahaseyi seven birisi, bana bir sual sordu.
  • Dedi ki: “Küfre razı olmak küfürdür.” Bunu Peygamber söyledi, onun söylediği söz de doğrudur, yerindedir.
  • Sonra da yine “Müslüman olan kişinin her türlü kazaya razı olması lazımdır” buyurdu.
  • Kâfirlik ve münafıklık da Allah’ın kaza ve kaderiyle değil mi? Fakat buna razı olursak (ilk hadise göre) kötülük etmiş olmaz mıyız? 1365
  • Razı olmazsak o da suç… Peki, ikisinin arasında hangi çareye başvuralım.”
  • Ona dedim ki: “Bu küfür, Allah’ın takdiriyledir ama Allah’ın hükmüyle, Allah’ın emir ve rızasıyla değildir. Bu küfür yalnız kaza ve kaderin eserlerindendir.
  • Hocam, Allah’ın kaza ve kaderini, Allah’ın bilgisi olarak bil de şüphe ve tereddüdün kalmasın.
  • Küfrede razıyız, çünkü Allah’ın bilgisine muvafıktır, fakat bizim fenalığımızdan, bizim kötülüğümüzden meydana geldiğinden de razı değiliz.
  • Küfür Allah bilgisi olmak bakımından küfür değildir, Hakk’a kâfir deme, burada dur! 1370
  • Küfür, cahillikten meydana gelir, fakat küfrün takdiri, Allah’ın bilgisidir, (Allah, kâfirin kâfirliğini ezelde bilir, bildiği gibi de zuhur eder). Rüya ve mülayimlik manasına gelen hilm ile sümük manasına gelen hilm nasıl bir olur?
  • Çirkin resim, ressamın çirkinliğini icap ettirmez ya. Çirkini de yaptığına, yapabildiğine bir delil olur ancak.
  • Hatta hem çirkin resmi, hem de güzel resmi yapabildiğinden ressamın, kuvvetli bir ressam olduğuna delildir.
  • Bu bahsi açar, düzüp koşarsam sual ve cevaplar uzar gider.
  • Ben de aşk nüktesinin zevkini kaybederim. Allah’a hizmet, başka bir şekle döner, maksat hidayetten dalâlet olur. 1375
  • Hayretin, mübahase ve düşünceye mâni olduğuna dair misal
  • Saçı sakalı kır bir adam, iyi bir berberin önüne gider de,
  • “Yiğidim, saçımdaki sakalımdaki akları ayır, yol. Bir yeni gelin aldım der.
  • Berber, adamın sakalını dipten tıraş ederek kılları önüne kor da der ki: “Benim bir işim çıktı sen ayırıver!”
  • İşte bunun gibi bu sual, şu da cevabı, artık sen ayırıver… Din kaygısı, bunlarla uğraşmaya vakit bırakmaz.
  • Birisi Zeyd’e bir sille vurur. Zeyd de hileye sapıp onu dövmek üzere üstüne saldırınca, 1380
  • Adam: “Dur, senden bir şey soracağım, cevabını ver, sonra beni döv.
  • Senin kafana vurunca şırak diye bir sestir çıktı. Şimdi burada dostça senden bir sualim var:
  • Bu şırak sesi benim elimden mi çıktı, yoksa senin kafandan mı ey uluların öğündüğü ulu zat?” dedi.
  • Adamcağız dedi ki: “Acıdan kurtulmadım ki bu düşünceye dalayım.
  • Senin derdin yok, sen düşüne dur.” Dert sahibi böyle düşüncelere saplanamaz, kendine gel! 1385
  • Hikâye
  • Sahabenin ruhlarında Kuran’a karşı fevkalâde bir iştiyak vardı ama aralarında hafız pek azdı.
  • Çünkü bir meyve oldu mu kabuğu adamakıllı incelir, çatlar, dökülür.
  • Ceviz, fıstık ve badem bile olunca kabukları incelir.
  • İlmin hakikati de kemâle gelince kışrı azalır. Zira sevgilisi, âşıkı yakar, yandırır.
  • İstenen, sevilen kişinin vasfı, isteyen, seven kişinin vasıflarının zıddıdır. Vahiy ve nur şimşeği, peygamberi yakar. 1390
  • Kadîm olan Allah’ın sıfatları tecelli edince hâdisin sıfatlarını yakar, mahveder.
  • Sahabe arasında birisi Kur’an’ın dörtte birini ezberledi de duyuldu mu, sahabe, bu bizim ulumuzdur derdi.
  • Böyle bir büyük mana ile sureti bir arada cem etmek, hayretlere düşmüş, mest olmuş padişahtan başka kimseye mümkün değildir.
  • Böyle bir sarhoşluk âleminde edep kaidelerine riayet etmenin zaten imkânı yoktur, bu imkân bulunsa bile şaşılacak şeydir doğrusu!
  • İstiğna âleminde niyaza riayet etmek, yuvarlak bir şeyle uzun bir şeyi, zıddoldukları halde bir arada cem etmeye benzer. 1395
  • Sopa, esasen körlerin sevgilisidir. Kör, Kur’an sandığına benzer ancak.
  • Körlerin sözleri, Mushaf harfleriyle, eski hikâyelerle, korkutuşlarla dolu sandıklardır.
  • Fakat Kur’an’la dolu sandık, boş sandıktan iyidir elbet.
  • Yüksüz sandık fareler ve yılanlar dolu sandıktan daha iyidir.
  • Hâsılı insan, vuslata erdi mi vasıta olan kadın, adamın gözüne soğuk görünmeye başlar. 1400
  • Güzelim istediğin şeye ulaştın mı artık bilgi sahibi olmayı istemek kötüdür.
  • Göklerin damlarına çıktıktan sonra da merdiven aramak manasızdır.
  • Hayra ulaşan kişi, dostluk ve başkasına bir şey öğretmek maksatlarından başka bir maksatla yine hayır yolunu arar, o yoldan bahsederse bu iş, soğuk bir şeydir.
  • Aydın ayna saf ve cilâlı bir halde iken onu cilâlamaya kalkışmak bilgisizliktir.
  • Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturduktan sonra mektup ve elçi araştırmak çirkin bir şeydir. 1405
  • Bir âşığın, mâşukunun huzurunda aşk mektubu okuması, sevgilinin bu hareketi beğenmemesi, delâlet edilen şey meydana geldikten sonra delil aramak çirkin bir şeydir, bilinen şeye ulaşıldıktan sonra bilgi ile uğraşmak kötü bir şeydir
  • Sevgili âşıklarından birisini huzuruna çağırdı. Âşık aşk mektubunu çıkarıp sevgilisinin huzurunda okumaya başladı.
  • Mektupta beyitler, övüşler, ihtiyaç ve âciz yoksulluk… Birçok lâflar vardı.
  • Mâşuk dedi ki: “Eğer bu okuma, benim içinse vuslat zamanı ömür zayi etmektir bu!