Hâsılı insan, vuslata erdi mi vasıta olan kadın, adamın gözüne soğuk görünmeye başlar.1400
حاصل اندر وصل چون افتاد مرد ** گشت دلاله به پیش مرد سرد
Güzelim istediğin şeye ulaştın mı artık bilgi sahibi olmayı istemek kötüdür.
چون به مطلوبت رسیدی ای ملیح ** شد طلب کاری علم اکنون قبیح
Göklerin damlarına çıktıktan sonra da merdiven aramak manasızdır.
چون شدی بر بامهای آسمان ** سرد باشد جست وجوی نردبان
Hayra ulaşan kişi, dostluk ve başkasına bir şey öğretmek maksatlarından başka bir maksatla yine hayır yolunu arar, o yoldan bahsederse bu iş, soğuk bir şeydir.
جز برای یاری و تعلیم غیر ** سرد باشد راه خیر از بعد خیر
Aydın ayna saf ve cilâlı bir halde iken onu cilâlamaya kalkışmak bilgisizliktir.
آینهی روشن که شد صاف و ملی ** جهل باشد بر نهادن صیقلی
Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturduktan sonra mektup ve elçi araştırmak çirkin bir şeydir.1405
پیش سلطان خوش نشسته در قبول ** زشت باشد جستن نامه و رسول
Bir âşığın, mâşukunun huzurunda aşk mektubu okuması, sevgilinin bu hareketi beğenmemesi, delâlet edilen şey meydana geldikten sonra delil aramak çirkin bir şeydir, bilinen şeye ulaşıldıktan sonra bilgi ile uğraşmak kötü bir şeydir
داستان مشغول شدن عاشقی به عشقنامه خواندن و مطالعه کردن عشقنامه درحضور معشوق خویش و معشوق آن را ناپسند داشتن کی طلب الدلیل عند حضور المدلول قبیح والاشتغال بالعلم بعد الوصول الی المعلوم مذموم
Sevgili âşıklarından birisini huzuruna çağırdı. Âşık aşk mektubunu çıkarıp sevgilisinin huzurunda okumaya başladı.
آن یکی را یار پیش خود نشاند ** نامه بیرون کرد و پیش یار خواند
Mektupta beyitler, övüşler, ihtiyaç ve âciz yoksulluk… Birçok lâflar vardı.
بیتها در نامه و مدح و ثنا ** زاری و مسکینی و بس لابهها
Mâşuk dedi ki: “Eğer bu okuma, benim içinse vuslat zamanı ömür zayi etmektir bu!
گفت معشوق این اگر بهر منست ** گاه وصل این عمر ضایع کردنست
Ben yanımdayım, sen mektup okuyorsun. Bu âşıklık alâmeti değil ki!”
من به پیشت حاضر و تو نامه خوان ** نیست این باری نشان عاشقان
Âşık dedi ki: “Doğru, sen buradasın ama ben, istediğim zevki, istediğim gibi bulamıyorum ki,1410
گفت اینجا حاضری اما ولیک ** من نمییایم نصیب خویش نیک
Geçen yıl senden aldığım zevki, şimdi vuslatına erişmiş olduğum halde alamıyorum.
آنچ میدیدم ز تو پارینه سال ** نیست این دم گرچه میبینم وصال
Ben bu kaynaktan arı, duru su içtim, o suyla gözümü de yeniledim, gönlümü de.
من ازین چشمه زلالی خوردهام ** دیده و دل ز آب تازه کردهام
Şimdi kaynağı görüyorum ama su yok. Yoksa suyolumu birisi mi kesti” dedi.
چشمه میبینم ولیکن آب نی ** راه آبم را مگر زد رهزنی
Mâşuk dedi ki: “Şu halde ben, senin sevgilin değilim. Ben Bulgar Türküyüm, sen Katu Türkü istiyorsun.
گفت پس من نیستم معشوق تو ** من به بلغار و مرادت در قتو
Sen bana değil, bir hale âşıksın. Fakat yiğidim, hal elde kalmaz ki.1415
عاشقی تو بر من و بر حالتی ** حالت اندر دست نبود یا فتی
Senin tamamıyla istediğin ben değilim. Âlemde istediğin şeyin bir kısımcağızı da ben de var.