English    Türkçe    فارسی   

3
1688-1737

  • Ben onun yemininin hürmetini terk ettim, onun adaleti de benim (yeminimi) sağ elimi kestirdi!
  • Ben kötü olduğunu bildiğim halde ahdimden döndüm. Bunun kötülüğü elime geldi.
  • Ey vali, sevgilinin hükmüne elimiz de feda olsun, ayağımız da, beynimiz de, derimiz de! 1690
  • Bu, bana kısmetmiş! Sana helâl ettim. Sen bilmeyerek yaptın, bir suçun yok ki.
  • Halimi bilenin, fermanı yürür. Allah emrine itiraz etmek nerede?”
  • Nice kuş vardır ki uçup tane arar… Boğazı, boğazının kesilmesine sebep olur.
  • Nice kuş vardır ki açlık ve midesi yüzünden dam kenarında, kafes içinde mahpustur.
  • Nice balık vardır ki su içinde her şeyden eminken boğazının hırsı yüzünden oltaya tutulmuştur. 1695
  • Nice namuslu, örtülü kadın vardır ki ferciyle boğazının şomluğundan rüsvay olmuştur.
  • Nice bilgili ve iyi huylu kadı vardır ki boğazının yüzünden rüşvet almış, utanıp yüzü sararmıştır.
  • Hattâ Harut’la Marut bile o şarabı tatmışlardır da o şarap, onların göğe çıkmalarına mâni olmuştur.
  • Bayezid, bu yüzden çekindi, işte. Kendisinde namaz kılma hususunda bir tembellik gördü.
  • O çok akıllı şeyh, sebebini düşündü, fazla su içmesinde buldu. 1700
  • “Tam bir yıl su içmeyeceğim” dedi. Dediğini de yaptı, Allah sabır ve tahammülünü verdi.
  • Onun bu pek ehemmiyetsiz mücahedesi, din içindi, bu yüzden de sultan oldu, arifler kutbu oldu.
  • Şeyhin de eli boğazı yüzünden kesildi ve o zahit adamın şikâyet kapısı bağlandı.
  • Adı halk arasında “Şeyh-i Akta’- eli kesik şeyh-” kaldı, halk onu bu adla tanıdı.
  • Şeyh-i Akta’ın kerameti ve iki elle zembil örmesi
  • Onu birisi ottan, çöpten yapılmış bir gölgelikte ziyaret etti. İki elle zembil örmekte olduğunu gördü. 1705
  • Şeyh ona “Ey canının düşmanı, neden böyle küstahlık edip yanıma geldin?
  • Neden izinsiz içeri girdin?” dedi. Adam, “ Sevgimden fazla iştiyakımdan” deyince,
  • Şeyh gülümsedi de dedi ki: “Öyleyse gel… Fakat ey ulu kişi, bunu gizle.
  • Ben ölmeden ne bir dosta, ne bir sevgiliye ne de bir aşağılık kişiye, hiç ama hiç kimseye söyleme!
  • Bundan sonra bir bölük halk onu iki elle zembili örerken penceresinden gördüler. 1710
  • Şeyh, “Yarabbi, hikmetini sen bilirsin. Ben gizliyorum, sen aşikâr ediyorsun” dedi.
  • Ona şöyle ilham geldi. “ Birkaç kişi, senin elinin kesik olması kınadılar, sana münkir oldular.
  • O herhalde yolda yalancıydı ki Allah, onu bu, taife arasında rüsvay etti dediler.
  • Ben onların kâfir olmasını, bu azgınlıkla, bu sapıklıkla, bu kötü şüpheyle geçip gitmelerini istemem.
  • Ben de şu kerameti aşikâr ettim, iş işlediğin vakit sana iki el ihsan ettiğimi gösterdim. 1715
  • Ki o biçareler, hakkında kötü bir şüpheye düşüp de huzurumdan merdud olmasınlar.
  • Ben sana bu kerametler olmaksızın da daha önce bizzat teselliler verdim.
  • Bu kerametleri ise ancak onlar için verdim, bu mumu ancak onlar için yaktım.
  • Sen, ölümden, bedeninin cüzlerinin ayrılacağından korkmaktan geçtin.
  • Sende, başının, ayağının gideceğine dair korku kalmadı. Vehmi bırakmak, senin için ulu bir siper oldu.” 1720
  • Firavun sihirbazlarının elleriyle ayaklarının kesilmesine aldırış etmemelerindeki sebep
  • Firavun, sihirbazları yeryüzünde öldürmekle tehdit etmedi mi?
  • Sizin ellerinizi, ayaklarınızı çaprazına kestirir sizi asarım, affetmem demedi mi?
  • O, sihirbazların vehme düşeceklerini, korkacaklarının, vesveseye uğrayacaklarını sanıyordu.
  • Titremeye başlayacaklarını, ürküp korkacakların, bu tehditlerden vehmedeceklerini umuyordu.
  • Bilmiyordu ki onlar, bu işlerden kurtulmuşlar, gönül nurunun göründüğü pencerenin önüne oturmuşlar… 1725
  • Gölgelerinin, kendilerinden meydana geldiğini bilmişler, çevik bir hale gelmişlerdir.
  • Bu gül bahçesinde felek havanı, onları yüzlerce defa dövüp ezse bile,
  • Bu terkibin aslını görmüş olduklarından artık vehmin ferilerinden pek korkmazlar.
  • Bu âlem, bir rüyadır, zanna kapılma sen. Rüyada bir el kesilse bile zararı yok.
  • Rüyada başın kesilse de hakikatte yine başın yerindedir, ömrün de uzun olur. 1730
  • Rüyada kendini ikiye biçilmiş görsen bile kalktın mı vücudun da sağlamdır, bir hastalığında yoktur.
  • Hâsılı rüyada vücudunu noksan görmekten ne çıkar? Yüzlerce parçaya ayrılsan bile ne korkacaksın ki?
  • Suretle kaim olan bu cihan hakkında da Peygamber, uyuyanın gördüğü bir rüya dedi.
  • Sen, bu sözü taklit yoluyla kabul ettin, fakat salikler bunu rivayet edilmeden de gözleriyle gördüler.
  • Sen gündüzün de uykudasın. Bu uyku değil deme. Gölge feridir, asıl ise ancak ay ışığından ibarettir. 1735
  • Ey yiğit, bil ki uykun da uyanıklığın da uyuyan adamın rüya içinde rüya görmesine benzer.
  • Bu adam, kendisini uyuyorum sanır ama bilmez ki ikinci uykudadır, iki kat uyku içindedir.