Bunun sebebi ne? Bana bir söyle de ne yapmalı, nasıl etmeli anlayayım” dedi.
این سبب را باز گو با من که چیست ** تا بدانم من که چون باید بزیست
Deve dedi ki: “Benim gözüm senin gözünden daha kuvvetlidir, daha iyi görür.1750
گفت چشم من ز تو روشنترست ** بعد از آن هم از بلندی ناظرست
Yüce bir dağın başına çıktım mı en son çukuru bile görürüm.
چون برآیم بر سرکوه بلند ** آخر عقبه ببینم هوشمند
Allah, bütün inişleri çıkışları özüme gösterir.
پس همه پستی و بالایی راه ** دیدهام را وا نماید هم اله
Her adımımı nereye atacaksam görür de öyle atarım. Bu yüzden de sürçmekten, düşmekten kurtulurum.
هر قدم من از سر بینش نهم ** از عثار و اوفتادن وا رهم
Sense iki üç adım ötesini görmezsin. Taneyi görürsün de tuzağı görmezsin.
تو ببینی پیش خود یک دو سه گام ** دانه بینی و نبینی رنج دام
Konak, iniş ve yürüyüş yerlerinde hiç körle gözlü bir olur mu?1755
یستوی الاعمی لدیکم والبصیر ** فی المقام و النزول والمسیر
Allah, ana karnında ki çocuğa can verdi mi mizacına vücudunu kuvvetlendirecek cüzüleri çekmek kabiliyetini verir.
چون جنین را در شکم حق جان دهد ** جذب اجزا در مزاج او نهد
Yediği şeylerle bu cüzüleri çeker, bu suretle de cisminin nescini dokur durur.
از خورش او جذب اجزا میکند ** تار و پود جسم خود را میتند
Allah, insana kırk yaşına kadar bu cüzüleri çekme kabiliyetini, bu hırsı verir, o da kendisini yetiştirir büyür, gelişir, kuvvetlenir.
تا چهل سالش بجذب جزوها ** حق حریصش کرده باشد در نما
Ruha, cüzüleri çekmeyi öğreten o tek padişah, nasıl olur da cesedin cüzüleri bir araya getirmeyi bilmez?
جذب اجزا روح را تعلیم کرد ** چون نداند جذب اجزا شاه فرد
Bu ruh zerrelerini bir araya toplayan, sana hayat kabiliyetini veren güneş, gıda vasıtasıyla olmaksızın da varlığının zerrelerini toplayıp bir araya getirmeyi bilir.1760
جامع این ذرهها خورشید بود ** بی غذا اجزات را داند ربود
Uykudan uyanınca senden gitmiş olan akıl ve duyguyu yine sana iade eder.
آن زمانی که در آیی تو ز خواب ** هوش و حس رفته را خواند شتاب
Buna bak da ölünce de bil ki onlar kaybolmaz, Allah geri gel diye ferman etti mi gelirler.
تا بدانی کان ازو غایب نشد ** باز آید چون بفرماید که عد
Uzeyr Aleyhisselâm’ın merkebinin cüc’ülerinin çürüdükden sonra Allah izniyle bir araya gelip Uzeyr’in gözünün önünde dirilmesi
اجتماع اجزای خر عزیر علیه السلام بعد از پوسیدن باذن الله و درهم مرکب شدن پیش چشم عزیر علیه السلام
Allah dedi ki. “Uzeyr, eşeğine bir iyice bak. Çürümüş etleri dökülmüş…
هین عزیرا در نگر اندر خرت ** که بپوسیدست و ریزیده برت
Onun cüz’ülerini gözünün önünde bir araya getirecek, başını, kuyruğunu, kulaklarını, ayaklarını düzüp koşacağım.
پیش تو گرد آوریم اجزاش را ** آن سر و دم و دو گوش و پاش را
Görünürde bir el olmadığı halde bütün cüz’üleri bir araya getiren, cesedin parçalarını bir yere toplayan benim.1765
دست نه و جزو برهم مینهد ** پارهها را اجتماعی میدهد
Şu yama yamama sanatına bak hele. Eski palasları iğnesiz dikip durmada
در نگر در صنعت پارهزنی ** کو همیدوزد کهن بی سوزنی
Diktiği sıralarda ne ip var, ne iğne. Fakat öyle bir diker ki ortada terzi bile görünmez.
ریسمان و سوزنی نه وقت خرز ** آنچنان دوزد که پیدا نیست درز
Gözünü aç da haşri apaşikâr gör… Kıyamette hiçbir şüphen kalmasın.
چشم بگشا حشر را پیدا ببین ** تا نماند شبههات در یوم دین
Varlık zerrelerini nasıl tamamıyla topluyorum, gör de ölürken bu hayata sarılıp titreme.
تا ببینی جامعیام را تمام ** تا نلرزی وقت مردن ز اهتمام
Uykun geldi mi duyguların dağılır, harap bir hale gelir ama mahvolacaklar diye korkup titremezsin”
بر حواس خود نلرزی وقت خواب ** گرچه میگردد پریشان و خراب
Bir şeyhin, oğullarının ölümüne ağlaması
جزع ناکردن شیخی بر مرگ فرزندان خود
Bundan önce yol gösteren bir şeyh vardı. Yeryüzünde adeta göğe mensup bir çırağdı.
بود شیخی رهنمایی پیش ازین ** آسمانی شمع بر روی زمین
Ümmetler içinde peygambere benzer, halka cennet bahçelerinin kapılarını açardı.
چون پیمبر درمیان امتان ** در گشای روضهی دار الجنان
Peygamber, “İleri giden şeyh, kavminin arasında peygambere benzer” dedi.
گفت پیغامبر که شیخ رفته پیش ** چون نبی باشد میان قوم خویش
Bir sabah evindekiler ona dediler ki: “A güzel huylu, nasıl da yüreğin katı, neden böylesin sen,1775
یک صباحی گفتش اهل بیت او ** سختدل چونی بگو ای نیکخو
Biz, senin oğullarının ölümünden iki büklüm oluyor, zarı zarı ağlıyoruz da,
ماز مرگ و هجر فرزندان تو ** نوحه میداریم با پشت دوتو
Sen hiç ağlamıyor, feryat etmiyorsun bile. Bu neden ki: Yoksa gönlünde merhamet mi yok.
تو نمیگریی نمیزاری چرا ** یا که رحمت نیست در دل ای کیا
Yüreğinde merhamet yoksa senden ne umabiliriz ki?
چون ترا رحمی نباشد در درون ** پس چه اومیدستمان از تو کنون
Ey ulumuz, rehberimiz, kıyamette bizi bırakmaz diyoruz, ümidimiz sende.
ما به ا اومید تویم ای پیشوا ** که بسنگذاری تو مارا در فنا
Mahşer günü tahtı bezedikleri zaman o şiddetli günde bize sen şefaat edersin diyoruz.1780
چون بیارایند روز حشر تخت ** خود شفیع ما توی آن روز سخت
Öyle bir amansız günde senin ihsanına ümit bağlamışız.
درچنان روز و شب بیزینهار ** ما به اکرام تویم اومیدوار
Hiçbir mücrime aman verilmeyen o gün el bizim, etek senin!
دست ما و دامن تست آن زمان ** که نماند هیچ مجرم را امان
Peygamber, “Kıyamet günü suçluları ağlar, inler bir halde nasıl terk ederiz?
گفت پیغامبر که روز رستخیز ** کی گذارم مجرمان را اشکریز
Ben o gün canla başla onların suçlarını affettirir, onlara şefaat eder, onları ağır işkencelerden kurtarırım.
من شفیع عاصیان باشم بجان ** تا رهانمشان ز اشکنجهی گران
Suçluları, büyük günahlarda bulunanları çalışıp çabalar, ne yapıp yapıp Allah azabından halâs ederim.1785
عاصیان واهل کبایر را بجهد ** وا رهانم از عتاب نقض عهد
Ümmetimin iyileri zaten kurtulurlar, o azap günü benim şefaatime ihtiyaçları olmaz.
صالحان امتم خود فارغاند ** از شفاعتهای من روز گزند
Hatta onlar bile suçlulara şefaat ederler, onların bile sözleri geçer, hükümleri yürür.
بلک ایشان را شفاعتها بود ** گفتشان چون حکم نافذ میرود
Hiç kimse, başkasının suçunu almaz, yükünü yüklenmez… Yüklenmez ama yüklenen ben değilim ki, onların yüklerini alan, onları hafifleten Allah’tır.” dedi.
هیچ وازر وزر غیری بر نداشت ** من نیم وازر خدایم بر فراشت
Civanım, yükü olmayan şeyhtir. Allah onu eldeki yay gibi eline almış, kabul etmiştir.
آنک بی وزرست شیخست ای جوان ** در قبول حق چواندر کف کمان
Şeyh kime derler? İhtiyara, yani saçı sakalı ağarmış adama derler. Fakat ey ümitsiz adam, bunun manasını bil.1790
شیخ کی بود پیر یعنی مو سپید ** معنی این مو بدان ای کژ امید
Kara saç, kara sakal, onun varlığıdır. Varlığından tek bir kıl bile kalmamalı.
هست آن موی سیه هستی او ** تا ز هستیاش نماند تای مو
Birisinin varlığı kalmadı mı pir ona derler. İster saçı sakalı siyah olsun, ister kır.
چونک هستیاش نماند پیر اوست ** گر سیهمو باشد او یا خود دوموست
O kara saç, kara sakal, insanlık sıfatıdır. Söylediğimiz kıl, sakal, bıyık kılları söylediğimiz saç baştaki değildir.
هست آن موی سیه وصف بشر ** نیست آن مو موی ریش و موی سر
İsa, beşikte “Genç olmadan şeyhsiz, piriz” diye bağırır.
عیسی اندر مهد بر دارد نفیر ** که جوان ناگشته ما شیخیم و پیر
Oğul, insan, insanlık sıfatlarının bir kısmından kurtuldu mu şeyh olmaz, fakat olgun bir adam olur.1795
گر رهید از بعض اوصاف بشر ** شیخ نبود کهل باشد ای پسر
İnsanlık sıfatlarından bir tek kara kıl bile kalmadı mı şeyh olur, Allah’a makbul bir adam haline gelir.
چون یکی موی سیه کان وصف ماست ** نیست بر وی شیخ و مقبول خداست
Fakat bir adam yaşlansa da saçı sakalı ağarsa hakikatte ne pirdir, ne Allah hası!
چون بود مویش سپید ار با خودست ** او نه پیرست و نه خاص ایزدست
Varlığında insanlık sıfatlarından bir tek kıl bile kalsa mensup olamaz, âlem halkından birisidir o!
ور سر مویی ز وصفش باقیست ** او نه از عرش است او آفاقیست