English    Türkçe    فارسی   

3
2064-2113

  • Ondan sonra bana “Ey temiz dost, biz namazda sana uymak istiyoruz” dediler.
  • Peki dedim, fakat bir an müsaade edin zamanın devrine ait müşküllerim var. 2065
  • Temiz sohbetinizle o müşküller hal olsun. Topraktan üzüm bile sohbetle biter.
  • İçi dolu olan tane kara toprağa ulaşır, toprakta halvet eder, toprakta sohbet eder,
  • Kendisini toprakta tamamıyla mahveder; nihayet ne sarı, ne kırmızı rengi kalır, kokusu da mahvolur da,
  • Tamamıyla mahvolur kabza eriştikten sonra kol kanat açar, basta erişir, atını sürmeye başlar.
  • Aslının önünde varlığından geçince suret ortadan gider, manası cilvelenir. 2070
  • Hüküm senin diye baş eğdiler. Onların bu baş eğmelerinden öyle hararetlendim, gönlümden öyle bir ateş çıktı ki!
  • Bir zaman o seçilmiş kişilerle murakabeye daldım, kendimden geçtim.
  • O zaman canım, zamandan kurtuldu. Zaman insanı gençken kocaltır.
  • Bütün renkten renge girişler, zamandan meydana gelir. Zamandan kurtulan, renkten renge girmekten de kurtulur.
  • Bir zaman, zamandan, zaman kaydından kurtuldun mu keyfiyet kalmaz, keyfiyetsiz Allah’a mahrem olursun. 2075
  • Zaman zamansızlığı bilmez. Zamansızlık âlemine varmak için hayretten başka yol yoktur.
  • Bu arayıp tarama âleminde herkesi, zamanın bir hususi tavlasına bağlamışlardır.
  • Her tavlaya bir memur dikilmiş… Oranın ehli olmayan, memurdan izinsiz oraya giremez.
  • Bir tavlada bağlı olan, hevese düşüp de bağlarını çözdü, başkalarının tavlasına gitti mi,
  • Hemen ahır memurları onu aramaya koyulur, bulup yularını tutar, çeke çeke yerine getirir! 2080
  • Seni koruyanları görmüyorsan kendine bak! İhtiyarın elinde mi senin?
  • Zahiren ihtiyarın elinde… Elin, ayağın bağlı değil… Peki, ya neden hapistesin, neden,
  • Seni koruyan memuru inkâr etmeye yüz tuttun da dilediğin şeylerden seni alıkoyan nefsin tehditleri adını taktın ha!
  • Dekukî’nin imam olarak öne geçmesi
  • Dekukî’ye “Bu sözün sonu yoktur. Namaz vakti, hemencecik öne geç.
  • Ey tek kişi, bize iki rekât sabah namazı kıldır da zaman seninle bezensin. 2085
  • Ey gözü aydın imam, bize imamlık et… İmam olanın gözü açık olması lâzım.
  • Şeriat de körün imamlığı mekruhtur.
  • Hafız, akıllı ve fakih olsa bile körün imamlığı hoş değil. Sersem ve suçlu olsa bile gözü açık imam bu çeşit körden iyidir.
  • Kör, pisliklerden çekinemez. Çekinmenin asıl sebebi, asıl vesilesi gözdür.
  • Kör yolda yürürken pisliği göremez. Dilerim, hiçbir müminin gözü kör olmasın. 2090
  • Zahiri kör, görünen necasetlere bulaşır. Fakat can gözü kör olan kişi gizli olan, görünmeyen pisliklere bulaşır.
  • Bu görünen pislik bir parça suyla arınır, fakat içte olan pislik, artıkça artar.
  • İçteki pislikler anlaşıldı mı gözyaşından başka bir şeyle temizlenemez.
  • Allah, kâfire “Pis murdar” demiştir. Bu pislik, bu murdarlık, onun dışında değildir.
  • Kâfirin dışı, pisliklere bulaşmıştır. Pislik onun huyundadır, dinindedir. 2095
  • Zahiri pisliğin kokusu yirmi adımlık yerden gelir, bâtıni pisliğin kokusuysa Rey’den tut da Şam’a kadar gider!
  • Hatta göklere çıkar, hurilerle Rıdvan’ın burunlarını doldurur!
  • Bu söylediğin sözler yok mu? Senin anlayışın miktarı ancak… Öldüm iyi ve doğru anlayışın hasretinden!
  • Anlayış sudur, beden testi. Testi kırılınca içindeki su dökülür gider!
  • Bu testinin beş tane büyük deliği vardır, içinde ne su durur ne kar! 2100
  • “Gözlerinizi sımsıkı yumun” emrini duydun da yine ayağını doğru atmadın.
  • Söz söylemem, manasız çan çan etmem, ağzından anlayışını alıp götürür. Kulak kuma benzer, anlayışını içiverir!
  • Öbür deliklerinden de aynı bunun gibidir… O gizli anlayış suyunu çeker, emer.
  • Denizden bile, yerine koymamak şartıyla su alsan nihayet o denizi kurutur, çöl haline getirirsin.
  • Neyleyim ki vakit yok… Yoksa denizden giden sular, o suların yerine karşılık olan suların ne çeşit ve neden geldiğini söylerdim; 2105
  • Denizin suları harcandıktan sonra karşılık olarak yerine gelen suları anlatırdım.
  • Yüz binlerce canlı mahlûk, denizden su içmekte… Bulutlarda ondan su alıyorlar.
  • Sonra yine deniz, onların karşılığını almakta… Nereden alıyor? Bunu akıl ve fikir sahibi olanlar bilir.
  • Bu kitap da birçok hikâyelere başlayıverdik… Fakat onlar noksan kaldı.
  • Ey Hak ziyası cömert Husameddin, feleklerle unsurlar, senin gibi bir padişah doğurmamıştır. 2110
  • Sen, cana da nadir gelirsin, gönüle de. Senin kudumuna karşı bir şey yapamadığından can da mahcuptur, gönül de!
  • Geçmiş kavimleri ne kadar methettim, fakat bütün bunlardan maksadım sensin.
  • Dua, çıktığı evi bilir, sen kimin adını anarsan an, kimi översen öv!