English    Türkçe    فارسی   

3
2327-2376

  • Halk, “Bu Müslüman doğru söylüyor. Bu dua satan, zalim bir adam.
  • Hiç dua, bir şeye sahip olmaya sebep midir? Bu, şeraitte görülmüş bir şey mi?
  • Ya paranla alarak bir mala sahip olursun, ya birisi sana bir şey bağışlar yahut vasiyet eder yahut da gönlünden kopar, sana verir. Bu çeşit bir şey olmadıkça bir şeye sahip olamazsın ki.
  • Bu yeni şeriat hangi kitapta. Sen ya o öküzü ver, ya hapse git” demekteydi. 2330
  • Adam, yüzünü göğe tutarak dedi ki: “Yarabbi, benim halimi senden başka kimsecikler bilmez.
  • Gönlüme o duayı sen ilham ettin, gönlümde yüzlerce ümit belirttin.
  • Lâf olsun diye dua etmedim ya… Yusuf gibi rüyalar görmüştüm.”
  • Yusuf, güneşle yıldızların, huzurunda kullar gibi secde ettiklerini gördü.
  • O rüyaya adamakıllı inandı, kuyuda da ondan başka bir şey ummuyordu, zindanda da. 2335
  • Ona dayanmakta, onu beklemekteydi. Ondan başka ne kulluktan derdi vardı, ne az çok kınanmaktan!
  • Rüyası, mum gibi gözünün önünde yanmakta, onu aydınlatıp durmaktaydı; rüyasına güveniyordu.
  • Yusuf’u kuyuya attıkları zaman Allah’tan kulağına şu ses gelmişti:
  • Ey yiğit, sen bir gün padişah olacaksın. O vakit seni kıyanların sözlerini, yüzlerine vurursun.
  • Bunu seslenen görünmüyordu ama gönül, söyleyenin eserini tanıyordu. 2340
  • O sesten cana bir kuvvet, bir rahat, bir huzur geliyordu.
  • İbrahim’e ateş nasıl bir gül bahçesi olmuşsa o ses yüzünden kuyu da Yusuf’a gül bahçesi kesilmişti.
  • Gayri ne cefa geldiyse o kuvvetle tahammül etti. Neşeyle çekti.
  • Nitekim Elest sesinin zevki de her müminin gönlünde tâ mahşere kadar sürer gider.
  • Bu yüzden müminler, ne belâya itiraz ederler, ne Hakk’ın emir ve nehyinden sıkılırlar. 2345
  • Başkalarının ağzına acılık veren bir lokmaya benzeyen Allah hükmü, onlara gülbeşeker gelir, tatlı tatlı yerler, hazmederler.
  • Allah hükmünü kabul etmeyip inkâr eden, o lokmayı yese bile kusan kişiyle yaramaz.
  • Elest gününde bir rüya gören, Allah’a ibadet yolunda sarhoş olur.
  • Sarhoş deve gibi bu ibadet çuvalını hiç usanmadan, sıkılmadan çeker durur.
  • Ağzının etrafındaki tasdik köpüğü, onun sarhoşluğuna, coşkunluğuna şahittir. 2350
  • Deve, kuvvetlenip erkek aslan kesildi mi ağır yükler çeker de yine o yüklerin altında az yer, az içer.
  • Dişi deve arzusuyla yüzlerce zahmet ve açlık çeker. Hatta dağ bile ona bir kıl gelir!
  • Elest âleminde böyle bir rüya görmeyen bu dünyada ne kul olur, ne mürit!
  • Olsa bile gönlünde yüzlerce tereddüt vardır. Bir an şükrederse bir yıl şikâyet eder.
  • Din yolunda yüzlerce tereddütle ve inanmayarak öne doğru bir adım atarsa öbür adımı arda doğru gider. 2355
  • Bunu da ileride anlatırım, borcum olsun… Eğer öğrenmekte acele ediyorsan “Elemneşrah” suresini oku!
  • Bu manayı etraflıca anlatmaya kalkışsam ne haddi vardır, ne kenarı. Yürü öküzünü dâva edene doğru eşek sür!
  • Adam dedi ki: “Yarabbi, bu suç yüzünden şu azgın adam, bana kör dedi. Bu ne iblisçe bir kıyas Yarabbi?
  • Ben ne vakit körcesine dua ettim. Allah’tan başka kime ihtiyacımı söyledim?
  • Kör, bilgisizlikle halktan bir şeyler umar. Ben senden umuyorum… Her güç şey sana kolaydır. 2360
  • Asıl kör kendisi ki beni kör saydı, canla başla niyaz ettiğimi görmedi bile!
  • Benim bu körlüğüm, aşk körlüğüdür. Güzelim, sevdiği şey, insanı kör ve sağır yapar derler ya… bu körlük, o körlüktür.
  • Allah’tan başkasını görmüyorum, fakat onu görüyorum. Aşkımın muktezası da bu değil midir? Söyle.
  • Yarabbi, sen görmektesin, beni sen de kör sanma. Senin lütfunun etrafında dönüp dolaşmaktayım, ey lütfunun etrafında dönüp dolaştığım, ey kendisinden ayrılmadığım Allah!
  • Yusuf-ı Sıddıyk’a rüya gösterdin da ona güvendi. 2365
  • Onun gibi lütfun bana da bir rüya gösterdi. O sonsuz dualarım oyuncak değildi ya!
  • Fakat halk, benim sırlarımı bilmiyor da sözlerimi saçma sanıyor.
  • Hakları da var. Gayb sırrını, sırları adamakıllı bilen ve ayıpları tamamıyla örten Allah’tan başka kim bilebilir ki?”
  • Düşmanı dedi ki. “Amca, neye yüzünü göğe çeviriyorsun? Bana çevir de doğru söyle!
  • Delirdin mi ki böyle hatalara düşüyor, aşktan, Allah’a yakınlıktan dem vuruyorsun? 2370
  • Sen, gönlü ölmüş bilirsin... Hangi yüzle yüzünü göklere tutuyorsun?”
  • Bu hâdise yüzünden şehre bir velveledir düştü. O Müslümansa,
  • “Yarabbi, bu kulunu rezil etme. Kötülük yaptıysam bile sırrımı halka açma.
  • Biliyorum, uzun gecelerde yüzlerce tazarrula sana niyaz edip durdum.
  • Halka karşı bunun hiçbir kadri, hiçbir kıymeti yok, onlar bilmez bunu; fakat senin yanında aydın bir mum gibi… Sana aşikâr ” diye niyaz etmekte, yüzünü yerlere vurmaktaydı. 2375
  • Davud aleyhisselâm’ın iki hasmın da sözlerini dinlemesi ve dâva edileni sorguya çekmesi
  • Davut Peygamber, evinden dışarı çıkınca “Bu ne, ne var, ne oldu” dedi.