English    Türkçe    فارسی   

3
273-322

  • Bu yere küstahça gelenlerin kemiklerini, kellelerini gör!
  • Ey seçilmiş kişi, mezarlığa var da onların kemiklerine başlarından geçenleri sor!
  • O kör sarhoşlara bak da aldanış kuyusuna baş aşağı nasıl düştüler, açıkça gör! 275
  • Gözün varsa körcesine gelme, gözün yoksa eline bir sopa al.
  • Tedbir ve ihtiyat sopan yoksa bir gözlüyü kılavuz edin.
  • Tedbir ve ihtiyat sopan yoksa kılavuzsuz her yolun başında durma.
  • Körün adım atması gibi ihtiyatla adım at da ayağın kuyudan da kurtulsun, köpekten de.
  • Kör, bir kazaya uğramayayım diye titreye, titreye korkar ve ihtiyatlı adım atar. 280
  • Ey dumandan kaçıp ateşe düşen… Lokma ararken yılana lokma olan,
  • Seba’lılar ve nimetten azmaları
  • Seba halkının macerasını okumadın mı? Belki de okudun... Okudun ama sesten başka bir şey duymadın.
  • O dağ, sesi anlamaz ki... Dağın aklı manaya gidemez ki.
  • Dağ, akılsız, kulaksız ses verir durur. Fakat sen sustun mu o da susar.
  • Allah Seba’lılara pek büyük bir genişlik ve rahatlık verdi, yüz binlerce köşk, hayvan ve bağ ihsan etti. 285
  • O kötü yaradılışlı adamlar buna şükretmediler. Vefada köpekten de aşağı oldular.
  • Köpeğe bir kapıdan bir lokma ekmek verilse o kapıya bağlanır, hizmetkâr olur.
  • Kapıya bekçi kesilir. Ona eziyet edilse yiyeceği lâyıkıyla verilmese bile o kapıyı bırakmaz.
  • Orada karar eder, başka bir kapıya gitmez.
  • Oraya bir garip köpek gelse oradaki köpekler, onu gece gündüz tedibederler. 290
  • İlk konağına git. Oradan nimetlendin, o nimetin hakkı, gönlünü oraya rehin etmendir derler.
  • Yerine git, o nimetin hakkını bundan fazla terk etme diye onu ısırırlar.
  • Sen de gönül ve gönül ehlinin kapısından bir hayli âbıhayat içtin, gözlerin açıldı.
  • Canın, ehlin diller gönlünden nice şükür, vecit ve kendinden geçiş gıdaları yedi.
  • Sonra da yine hırs yüzünden bu kapıyı bıraktın, hırs yüzünden her dükkânın etrafında dönüp dolaşmadasın. 295
  • O çömleği yağlı ihsan sahiplerinin kapısına, arda kalasıca bir tirit için koşup duruyorsun.
  • Bil ki can, asıl burada yağlanır, ümitsiz bir hâle düşenin işi burada düzelir.
  • Hastaların, duasıyla şifa dilemek, şifa bulmak için her sabah İsa aleyhisselam’ın ibadet ettiği yerin kapısına toplanmaları
  • İsa’nın ibadet yeri, gönül ehlinin sofrasıdır. Kendine gel, kendine ey derde müptelâ, sakın bu kapıyı bırakma.
  • Halk her taraftan toplanır, kör, çolak, kötürüm, topal… Hepsi.
  • Sabahleyin İsa’nın ibadet ettiği yerin kapısına gelir, onun nefesiyle illetten kurtulmayı umarak bekleşirdi. 300
  • İsa, o güzel gidişli, evradını bitirince kuşluk çağı dışarı çıkar.
  • Zayıf, perişan birçok dertlinin şifa ümidiyle kapıya oturup bekleştiğini görür.
  • Dua ederde “Allah, hepinizin muradını verdi, maksatlarınıza eriştiniz.
  • Şimdilik illetsiz zahmetsiz yürüyün, Allah’ın yargılama ve kerem etmesine doğrulun” der.
  • Hepsi ayaklara bağlı develere benzerken himmet edip bağlarını çözer. 305
  • Onlar da hemencecik sıhhat bulup onun duasıyla neşelenerek yürür giderlerdi.
  • Sen de bunca âfetlere uğradın, hepsinden tecrübeler gördün… Padişah meşrepli erlerden sıhhat buldun.
  • Topallığın kaç kere düzeldi, canın kaç defa gamdan, mihnetten kurtuldu.
  • Sense gâfilcesine kendini de kaybetmemek için ayağına bir ip bağlamış durmaktasın be herif!
  • Şükretmiyorsun, nail olduğun nimetleri unutmuşsun. Bu unutuş, o bal yediğin zamanları hatırına bile getirmiyor. 310
  • Hulâsa o yol, sana bağlandı. Çünkü gönül ehlinin gönlü, senden incindi, sana darıldı.
  • Çabuk onları bul, kusur dile, tövbe et. Bulut gibi ağla, inle.
  • De sana onların gül bahçeleri açılsın, sana olgun meyveler saçılsın.
  • O kapıda dön, dolaş Eshabı Kehf’in köpeğiyle kapı yoldaşıysan köpekten aşağı olma.
  • Köpekler bile, gönlünü ilk eve bağla diye köpeklere nasihat ederler. 315
  • Kemik yediğin ilk kapıya sıkı bağlan, hak gözetmeyi terk etme derler.
  • Edeplensin de oraya gitsin, kurtuluşu o ilk kapıda bulsun diye onu ısırırlar.
  • Isırırken şöyle derler "A azgın köpek, velinimetine isyan etme.
  • Halka gibi o kapıya bağlan. O kapıda bekçilik et, o kapıda çevik davran, o kapıda sıçra.
  • Vefasızlığını apaçık gösterme, beyhude yere vefasızlığı fâş etme. 320
  • Köpeklerin âdeti vefakârlıktır. Yürü be, bari köpeklerin adını kötüye çıkarma."
  • Ulu Allah bile vefakârlıkla öğündü de “ Bizden gayrı ahdine kim vefa eder ki?” dedi.