Memur duymasın, duyarsa o padişaha söyler, sözlerimiz kulağına gider diye fısıltıyla konuşuyorlardı.
تا موکل نشنود بر ما جهد ** خود سخن در گوش آن سلطان برد
Peygamber aleyhisselâm’ın onların kınamalarını dırıltılarını duyması
آگاه شدن پیغامبر علیه السلام از طعن ایشان بر شماتت او
Memur, o sözü duymadı ama Allah bilgisine sahip olan Peygamber’in kulağına vardı.
گرچه نشنید آن موکل آن سخن ** رفت در گوشی که آن بد من لدن
Yusuf’un gömleğini alıp götüren, gömleğin kokusunu duymadı da Yakup duydu.
بوی پیراهان یوسف را ندید ** آنک حافظ بود و یعقوبش کشید
Şeytanlar, gökyüzünün çevresinde döner, dolaşırlar da yine Levh-i Mahvuz’daki gayp sırlarını duyamazlar.4530
آن شیاطین بر عنان آسمان ** نشنوند آن سر لوح غیبدان
Muhammed’se dayanıp yatmış, uyurken o sır gelir, başucunda döner durur!
آن محمد خفته و تکیه زده ** آمده سر گرد او گردان شده
Helvayı kime nasipse o yer; parmakları uzun olan değil!
او خورد حلوا که روزیشست باز ** آن نه کانگشتان او باشد دراز
Delici Şahab, şeytanları, hırsızlığı bırakın da Ahmed’ den sır öğrenin diye kovar, sürer.
نجم ثاقب گشته حارس دیوران ** که بهل دزدی ز احمد سر ستان
Ey iki gözünü de dükkâna dikmiş, ümidini oraya bağlamış adam, kendine gel, mescide yürü de rızkını Allah’tan iste!
ای دویده سوی دکان از پگاه ** هین به مسجد رو بجو رزق اله
Peygamber, onların sözlerini duyup söylediklerini anladı da dedi ki: O gülüş, savaşta galebe ettim diye değil ki.4535
پس رسول آن گفتشان را فهم کرد ** گفت آن خنده نبودم از نبرد
Onlar ölmüşlerdir, yokluk âleminde çürüyüp gitmişlerdir. Bizce ölüyü öldürmeye kalkışmak erlik değildir.
مردهاند ایشان و پوسیدهی فنا ** مرده کشتن نیست مردی پیش ما
Onlar da kim oluyor ki? Ben savaşta ayak diredim mi ay bile yarılır!
خود کیند ایشان که مه گردد شکاف ** چونک من پا بفشرم اندر مصاف
Hani hür olduğumuz, mevki ve şeref sahibi olduğunuz zamanlar yok mu? İşte ben, o vakit sizi böyle bağlanmış zincirlere vurulmuş görüyordum.
آنگهی کزاد بودیت و مکین ** مر شما را بسته میدیدم چنین
Ey malla, mülkle, soyla, sopla nazlanan, sen akıllı kişinin yanında oluk üstündeki devesin!
ای بنازیده به ملک و خاندان ** نزد عاقل اشتری بر ناودان
Ten suretinin leğeni damdan düşünce gelecek gelir çatar sözü gözümün önünde tahakkuk etti, gelecek şeyler geldi çattı!4540
نقش تن را تا فتاد از بام طشت ** پیش چشمم کل آت آت گشت
Üzüme bakıyor, şarabı görüyorum… Yok’a bakıyorum, açıkça var’ı görüyorum.
بنگرم در غوره می بینم عیان ** بنگرم در نیست شی بینم عیان
Sırra bakmakta, daha dünyada Âdem’le Havva vücuda gelmemişken gizli bir âlem görmekteyim.
بنگرم سر عالمی بینم نهان ** آدم و حوا نرسته از جهان
Siz, daha Elest deminde zerrelerden ibarettiniz… Daha vakit ayaklarınız bağlı, baş aşağı ve alçalmış bir haldeydiniz; sizi öyle görüyordum ben.
مر شما را وقت ذرات الست ** دیدهام پا بسته و منکوس و پست
Direksiz, desteksiz gökyüzü yaratılmadan bildiğim şeyler, âlem yaratıldıktan sonra da hep o… hiç artmadı.
از حدوث آسمان بی عمد ** آنچ دانسته بدم افزون نشد
Ben, daha sudan, topraktan vücut bulmamış, bu surete bürünmemişken sizi baş aşağı olmuş görüyordum.4545
من شما را سرنگون میدیدهام ** پیش از آن کز آب و گل بالیدهام
Siz ikbaldeyken de bunu böyle görüyordum. Yeni bir şey görmedim ki sevineyim!
نو ندیدم تا کنم شادی بدان ** این همیدیدم در آن اقبالتان
Gizli bir kahra uğramış, gizli bir kahırla bağlamıştınız. Gayri bu ne kahırdır, bunu kim anlar? Siz şeker yerdiniz de o şeker de zehir olurdu.
بستهی قهر خفی وانگه چه قهر ** قند میخوردید و در وی درج زهر
Böyle zehirlerle dolu şekeri düşman yerse afiyet olsun… Neden ona haset ediyorsun ki?
این چنین قندی پر از زهر ار عدو ** خوش بنوشد چت حسد آید برو
Sizde o zehri neşe ile içiyordunuz: eceliniz, gizlice kulaklarınızı tıkamıştı.
با نشاط آن زهر میکردید نوش ** مرگتان خفیه گرفته هر دو گوش
Ben üst geleyim de dünyayı zapt edeyim diye harp etmiyorum ki.4550
من نمیکردم غزا از بهر آن ** تا ظفر یابم فرو گیرم جهان
Çünkü bu cihan murdardır, pistir. Ben böyle pis bir şeye nasıl haris olurum?
کین جهان جیفهست و مردار و رخیص ** بر چنین مردار چون باشم حریص
Köpek değilim ki ölünün perçemini çekip koparayım. Ben İsa’yım, ölüyü diriltmeye gelirim.
سگ نیم تا پرچم مرده کنم ** عیسیام آیم که تا زندهش کنم
Sizi helak olmaktan kurtarayım diye savaş saflarını yarmaktayım.
زان همیکردم صفوف جنگ چاک ** تا رهانم مر شما را از هلاک
İnsanların başlarını; yüceleyim, devlete erişeyim diye kesmem.
زان نمیبرم گلوهای بشر ** تا مرا باشد کر و فر و حشر
Kessem kessem bütün âlem kurtulsun diye birkaç baş keserim.4555
زان همیبرم گلویی چند تا ** زان گلوها عالمی یابد رها
Çünkü siz, bilgisizliğinizden pervane gibi ateşe atılmaktasınız.
که شما پروانهوار از جهل خویش ** پیش آتش میکنید این حمله کیش
Bense sizi ateşe düşmeyesiniz diye sarhoşçasına iki elimle ateşten kovmaktayım.
من همیرانم شما را همچو مست ** از در افتادن در آتش با دو دست
Siz kendinizi fetihler elde ettiniz, üst geldiniz sanıyorsunuz ama asıl o vakit bahtsızlık tohumu ekiyordunuz.
آنک خود را فتحها پنداشتید ** تخم منحوسی خود میکاشتید
Hadi gayret, hadi gayret diye birbirinizi teşvik ediyordunuz ama âdeta ejderhanın üstüne at sürüyordunuz.
یکدگر را جد جد میخواندید ** سوی اژدرها فرس میراندید
Gûya kahır ediyordunuz, hâlbuki kahrın ta kendisine çatmıştınız… Asıl siz zaman aslanının kahrıyla kahrolmuştunuz!4560
قهر میکردید و اندر عین قهر ** خود شما مقهور قهر شیر دهر
Azgın, âlemi kahrederken kahrolmuş, üst gelmişken esir düşmüş demektir
بیان آنک طاغی در عین قاهری مقهورست و در عین منصوری ماسور
Hırsız, ev sahibini kahreder, altın çalar… Hırsızlıkla meşgulken valinin adamları gelip çatar.
دزد قهرخواجه کرد و زر کشید ** او بدان مشغول خود والی رسید
Eğer o anda ev sahibinden kaçsaydı vali, ona o adamları yollar mıydı hiç?
گر ز خواجه آن زمان بگریختی ** کی برو والی حشر انگیختی
Hırsızın kahredişi, kahrolmasıdır; çünkü onun kahredişi, kendi başını kapar.
قاهری دزد مقهوریش بود ** زانک قهر او سر او را ربود
Ev sahibine üstün oluşu, hırsıza bir tuzaktır... Bu suretle vali gelir, hırsızı kısas eder.
غالبی بر خواجه دام او شود ** تا رسد والی و بستاند قود
Sen halka galip geldin, savaşta üst oldun ama,4565
ای که تو بر خلق چیره گشتهای ** در نبرد و غالبی آغشتهای
Allah, seni çeke çeke zincire vurmak için onları mahsustan mağlûp etmiştir.
آن به قاصد منهزم کردستشان ** تا ترا در حلقه میآرد کشان
Kendine gel de mağlûp olanın ardını bırak, dizginini kas, pek at sürme… Ezilir, paralanırsın sonra!
هین عنان در کش پی این منهزم ** در مران تا تو نگردی منخزم
Seni bu suretle tuzağa düşürdü mü ondan sonra o kalabalığın saldırışını görürsün sen.
چون کشانیدت بدین شیوه به دام ** حمله بینی بعد از آن اندر زحام
Akıl, bu üstünlükte bozgunluğu görürken nasıl olur da sevinir?
عقل ازین غالب شدن کی گشت شاد ** چون درین غالب شدن دید او فساد
İleriyi gören akıl gözü keskindir. Allah, o gözü kendi sürmesiyle sürmelemiştir.4570
تیزچشم آمد خرد بینای پیش ** که خدایش سرمه کرد از کحل خویش
Peygamber, “Cennet ehli olanlar, bazı şeyler yüzünden savaşlarda, düşmanlıklarda mağlup ve zebun olurlar” dedi.
گفت پیغامبر که هستند از فنون ** اهل جنت در خصومتها زبون
Bu alt oluş, bu zebunluk; noksan yüzünden, gönüllerinin kötülüğünden yahut da din zayıflığından değil, son derecede ihtiyata riayet ettiklerinden, düşüncelerine inanmadıklarındandır.
از کمال حزم و س الظن خویش ** نه ز نقص و بد دلی و ضعف کیش
Peygamber, Hudeybiye’de kâfirlere üstün gelmişken gizlice “İman etmiş erler olmasaydı” hikmetini işitti.
در فره دادن شنیده در کمون ** حکمت لولا رجال مومنون
Müminlerin halâs olması için melûn kâfirlerden el çekmek farz oldu.
دستکوتاهی ز کفار لعین ** فرض شد بهر خلاص مومنین
Hudeybiye ahdi nasıl oldu, oku da “Allah, kâfirlerin ellerini çekti, size dokunamadılar” ne demektir tamamıyla anla!4575
قصهی عهد حدیبیه بخوان ** کف ایدیکم تمامت زان بدان
Peygamber galip gelmişken bile kendisini Allah tuzağında mağlup olmuş gördü de
نیز اندر غالبی هم خویش را ** دید او مغلوب دام کبریا