Onlar, görünüşte dostlar arasında nağmelerle deve sürüyorlar ama iç âleminde gül bahçesinde oturmuşlar, zevk u safa ediyorlar.
شسته در باطن میان گلستان ** ظاهر آحادی میان دوستان
Bahçe, onlar nereye giderse beraber gitmekte... Fakat bu halktan gizli!
بوستان با او روان هر جا رود ** لیک آن از خلق پنهان میشود
Meyveler, beni topla, beni devşir diye yalvarmada... Abıhayat, benden iç diye niyaz etmede!
میوهها لایهکنان کز من بچر ** آب حیوان آمده کز من بخور
Gel de güneş gibi, dolunay gibi, hilâl gibi kolsuz ve kanatsız gökyüzünde dön dolaş!1105
طوف میکن بر فلک بیپر و بال ** همچو خورشید و چو بدر و چون هلال
Yürümeye başladın mı ruh gibi ayaksız yürürsün... Çiğneme zahmetine uğramadan yüzlerce yemekler yersin!
چون روان باشی روان و پای نی ** میخوری صد لوت و لقمهخای نی
Ne gemine gam timsahı çarpar... Ne ölümden kötüleşirsin!
نینهنگ غم زند بر کشتیت ** نی پدید آید ز مردم زشتیت
Sen hem padişahsın, hem asker, hem taht... Sen hem iyi bir bahta nail olursun, hem bizzat baht ve talih kesilirsin!
هم تو شاه و هم تو لشکر هم تو تخت ** هم تو نیکوبخت باشی هم تو بخت
Fakat zahirde bahtın iyi olursa, yüce bir sultan olursa ne fayda... Bu baht başkasınındır, bir gün gelir olur, bahtın döner!
گر تو نیکوبختی و سلطان زفت ** بخت غیر تست روزی بخت رفت
Sen de yoksullar gibi muhtaç bir hale düşersin... ey seçilmiş kişi, sen baht ol, sen devlet kesil!1110
تو بماندی چون گدایان بینوا ** دولت خود هم تو باش ای مجتبی
Ey manevi er, kendin baht olur, talih kesilirsen nasıl olur da bu bahtı, bu talihi kaybedersin?
چون تو باشی بخت خود ای معنوی ** پس تو که بختی ز خود کی گم شوی
Ey güzel huylu, bizzat sen, kendine mal, mülk olursan bunları nasıl olur da kaybedersin... İmkân mı var buna?
تو ز خود کی گم شوی از خوشخصال ** چونک عین تو ترا شد ملک و مال
Süleyman aleyhisselâm’ın Allah’ın bildiği hikmetler yüzünden Mescid-i Aksâ’yı yapması ve apaçık olarak Meleklere cin, şeytan ve insanların yardım etmeleri
بقیهی عمارت کردن سلیمان علیهالسلام مسجد اقصی را به تعلیم و وحی خدا جهت حکمتهایی کی او داند و معاونت ملایکه و دیو و پری و آدمی آشکارا
Ey Süleyman, Mescid-i Aksâ’yı yap, Belkıs’ın kavmi namaza geldi!
ای سلیمان مسجد اقصی بساز ** لشکر بلقیس آمد در نماز
Süleyman, mescidi yapmağa başlayınca cin ve insan, hepsi işe koyuldu.
چونک او بنیاد آن مسجد نهاد ** جن و انس آمد بدن در کار داد
Bir bölüğü aşkla, istekle... Bir bölüğü istemeyerek işe girişti. Tıpkı kulların Allah buyruğuna uymaları, ibadet etmeleri gibi!1115
یک گروه از عشق و قومی بیمراد ** همچنانک در ره طاعت عباد
Halk da cinlere benzer... Şehvet, onları dükkâna, alışverişe, mahsule ve yiyeceğe çeken zincirdir.
خلق دیوانند و شهوت سلسله ** میکشدشان سوی دکان و غله
Bu zincir, korkudan ve şaşkınlıktan yapılmadır... Halkı zincirsiz ve hür sanma!
هست این زنجیر از خوف و وله ** تو مبین این خلق را بیسلسله
Bir bölüğünü kazanca, ava çeker... bir bölüğünü madene, denizlere sürükler!
میکشاندشان سوی کسب و شکار ** میکشاندشان سوی کان و بحار
Onları iyiye, kötüye çeker götürür... Allah “Boynunda liften örülmüş bir ip var...
میکشدشان سوی نیک و سوی بد ** گفت حق فی جیدها حبل المسد
Boyunlarına bir ip attık... O ipi, huylarından ördük, meydana getirdik...1120
قد جعلنا الحبل فی اعناقهم ** واتخذنا الحبل من اخلاقهم
Hiçbir pis ve kötü yahut temiz ve iyi kişi yoktur ki amel defteri boynuna asılmamış olsun “demiştir.
لیس من مستقذر مستنقه ** قط الا طایره فی عنقه
Kötü işe hırsın, ateşe benzer... Kömür, ateşin rengiyle güzelleşir.
حرص تو در کار بد چون آتشست ** اخگر از رنگ خوش آتش خوشست
Kömürün karalığı ateşte gizlenir... Ateş söndü mü karalık meydana çıkar!
آن سیاهی فحم در آتش نهان ** چونک آتش شد سیاهی شد عیان
Kömür, senin hırsından ateş haline geldi, ateş halinde göründü... Fakat hırs geçti mi o kömür, kapkara, berbat bir halde kala kalır!
اخگر از حرص تو شد فحم سیاه ** حرص چون شد ماند آن فحم تباه