English    Türkçe    فارسی   

4
1421-1470

  • Akıl ve zekâ sana kibir ve gurur verir... Aptal ol da gönlün doğru kalsın!
  • Aptallık dediğim halka iki kat maskara olan adamın ahmaklığı değildir... Bu aptallık, ona hayran olan adamın aptallığıdır!
  • Kendilerini unutup Yusuf’un yüzünü görenler, o güzelliğe dalıp kalanlar... bu yüzden ellerini doğrayanlar yok mu işte onlar aptaldır!
  • Aklı, dost aşkında kurban et... Akılların hepsi de o taraftandır, odur!
  • Akıllılar akıllarını o tarafa göndermişlerdir. Yalnız sevgili olmayan ahmak, bu tarafta kalmıştır! 1425
  • Hayretle şu baştan aklın gitti mi başındaki her saç, bir baş, bir akıl kesilir!
  • O tarafta akla, beyne düşünce zahmeti yoktur... Çünkü orada her ova, her bahçe akıl ve beyin bitirir!
  • Bu ovadan geçer, o taraftaki ovaya gelirsen nükteler duyarsın... Oradaki bağlara, bahçelere gelirsen hurma fidanın sulanır, yeşerir!
  • Bu yoldaki köşkü, sayvanı, şöhreti şanı terk et... Kılavuzun hareket etmedikçe hareket etme!
  • Başsız hareket eden, kuyruk olur... Böyle adamın hareketi akrebin hareketine benzer! 1430
  • Eğri gider, geceleri görmez, çirkindir, zehirlidir... İşi gücü, temiz bedenleri dalamak, sokmaktır!
  • Başını ez onun... Huyu hep budur, ahlâkı hep bu... Bu huyundan vazgeçmez o!
  • Onun için en iyi şey, başının ezilmesidir... Çünkü bu suretle can kırıntısı da o kötü tenden kurtulmuş olur!
  • Delinin elinden silâhı al da adalet ve sulh, senden razı olsun!
  • Fakat elinde silâhı olur, aklı da bulunmazsa bağla elini... Yoksa yüzlerce zarar yapar. 1435
  • Kötü yaradılışlı, kişilerin bilgi, mal ve mevki sahibi olmaları kendileri için kötüdür. Çünkü bu, yol kesici eşkıyanın eline kılıç vermek gibidir.
  • Kötü yaradılışlı kişiye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer!
  • Sarhoş zencinin eline kılıç vermek, adam olmayana bilgi belletmekten yeğdir.
  • Bilgi, mal, mevki ve hüküm, kötü yaradılışlı kişilerin elinde fitnedir.
  • Savaş delilerin ellerindeki kılıçları alsınlar diye müminlere farz olmuştur.
  • Onun canı delidir, teni de elindeki kılıçtır... o çirkin huylunun elindeki kılıcı al! 1440
  • Bilgisizlere, geçtikleri mevkiin yaptığı fenalığı, yüzlerce aslan bir araya gelse yapamaz!
  • Çünkü ayıbı gizliyken meydan bulur da yılanı, delikten çıkar, sahralara uğrar!
  • Cahil kötü hükümler yürüten bir padişah oldu mu bütün ova yılanla, akreple dolar!
  • Adam olmayanın eline bir mal ve mevki geçti mi, herkesten önce kendi rezilliğini dileyen kendisidir.
  • Çünkü o ya hasisliğe kalkışır, az verir... Yahut cömertliğe girişir, yersiz ihsanlarda bulunur! 1445
  • Şahı, beydak hanesine kor... Ahmak, ihsanda bulundu mu ihsanı, buna benzer işte!
  • Hüküm, bir sapığın eline geçti mi onu mevki sanır ama hakikatte kuyuya düşmüş demektir!
  • Yol bilmez, kılavuzluk etmeye kalkışır... Kötü ruhu, cihanı yakar, yandırır!
  • Yokluk yolunun çocuğu, pirlik etmeye girişirse ardına düşenler, devletsizlik gulyabanisine çatarlar!
  • Gel de sana ayı göstereyim der ama o nursuz pirsiz, ayı hiç görmemiştir ki! 1450
  • Ömrümde ayın aksini suda bile görmemişken nasıl olurda gösterebilirsin a hamhalat, a bön!
  • Ahmaklar baş oldular da akıllılar başlarını kilime çektiler!
  • Yâ eyyühel Müzemmil’in tefsiri
  • Peygambere bu yüzden “Ey kilime bürünen, ey ürküp kaçan, kilimden çık!
  • Kilime baş çekme, yüzünü örtme... Çünkü âlem şaşkın bir beden, sense bu âleme akılsın!
  • Kendine gel de dâvaya kalkışanlardan arlanıp gizlenme... Çünkü sende vahiy mumunun nurları var! 1455
  • Kendine gel de geceleri kalk, çünkü ey Peygamber, mum geceleri ayakta durur!
  • Senin nurun olmadıkça aydın gün bile gecedir... Sana sığınmadıkça aslan bile Tavşan kesilir!
  • Ey Mustafa, bu nur denizinde kaptanlık et... Çünkü sen, ikinci Nuh’sun!
  • Akıllılara bir yol gösterici lâzım... Hele yol, deniz yolu olursa!
  • Kalk da yolu vurulmuş kervana bak... Her yanda kaptan kesilmiş gül yabanileri gör! 1460
  • Sen, vaktin Hızır’ısın, her geminin imdadına yetişen sensin... Ruhullah gibi yalnız yürümeyi âdet edinme!
  • Bu topluluğun önünde gökyüzündeki ışık gibisin, güneşe benziyorsun... Bunlardan gizlenmeye, halveti bezemeye kalkışma!
  • Halvet zamanı değil topluluğa gel! Ey Peygamber, hidayet, Kaf Dağına benzer, sense Hümasın!
  • Dolunay, gökyüzünde geceleri yürür... Köpeklerin sesi yüzünden yürüyüşünü bırakmaz.
  • Kınayanlar, senin dolunayına karşı köpeklere benzerler... Sana karşı ürüyüp dururlar! 1465
  • Bu köpekler, “Susun, dinleyin” emrine karşı sağırdırlar... Ahmaklıklarından senin dolunayına karşı hav havlayıp durmaktalar!
  • Ey şifa, hastayı terk etme... Ey şifa hastayı terk etme... Sağıra kızıp körün sopasını bırakma!
  • Sen demedin mi ki “Körü, yolda tutup yeden Allah’tan yüzlerce ecir alır, yüzlerce sevaba girer!
  • Kim bir körü kırk adım yederse günahları bağışlanır, doğru yolu bulur!”
  • eksik 1470