English    Türkçe    فارسی   

4
2110-2159

  • Akıl şahneye benzer... Sultan gelince biçare şahne bir bucağa büzüldü! 2110
  • Akıl Allah gölgesidir, Allah güneş... Gölge, güneşe karşı dayanır, durabilir mi hiç?
  • Peri ve cin, insana üstün olunca insandaki insanlık sıfatı kaybolur...
  • Ne söylerse o peri söyler... Cin tutmuş adam söyler ama hakikatte o sözler, cinindir, perinindir!
  • Perinin bile yolu yordamı böyle olursa o perinin Allah’ı nasıl olur?
  • Varlığı gider insan peri kesilir... İlhama nail olmayan Türk Arapça konuşmaya başlar! 2115
  • Fakat kendine gelince hiçbir lügat bilmez. Peri de bile böyle bir varlık, böyle bir sıfat olduktan sonra,
  • Artık perinin ve insanın Allah’ı, nasıl olur da periden aşağı olur?
  • Aslanı bile tutacak derecede sarhoş olup yiğitleşen kişi, kalkar da erkek aslanın sütünü emerse sen artık bu işi o yapmadı, şarap yaptı dersin!
  • Eski altınlardan söz düzer, mükemmel söz söylerse yine dersin ki o sözü de şarap söylemiştir!
  • Şarapta bile bu zor, bu kuvvet olursa Allah nurunda olmaz mı hiç? 2120
  • Allah nuru, seni tamamı ile senden alır... Sen aşağılarsın, onun sözü üstün olur.
  • Kuran, gerçi Peygamber’in dudağından çıkar ama kim Allah söylemedi derse kâfirdir.
  • Kendinden geçiş hüması uçmaya başlayınca Bayezid yine o söze koyuldu.
  • Aklı şaşkınlık seli kaptı götürdü... O sözü evvelce söylediğinden daha zorlu söyledi.
  • “Hırkamda, varlığımda Allahtan başka bir şey yok... Yerde gökte nice bir arayıp durursun?” dedi. 2125
  • Dervişler deli divane oldular... Bıçaklarını tertemiz bedenine sapladılar.
  • Her biri Girdekûh mülhitleri gibi pervasızca pirlerine bıçak saplamaya koyuldular.
  • Fakat şeyhe kılıç vuranın kılıcı, tersine dönüyor kendisini yaralıyordu.
  • O hünerli şeyhin vücudunda bir eser bile görünmüyordu. Fakat dervişler perişan oldular, kanlara battılar.
  • Boynuna bıçak saplayanın kendi boynu kesildi, ağlaya inleye yıkılıp öldü. 2130
  • Göğsünü yaralayanın göğsü yarıldı, ebedi bir surette geberip gitti.
  • O sahipkıranın mertebesini bilen ise onu yaralamaya hiç yeltenmedi, böyle şeye gönül vermedi.
  • Yarı aklı onun elini bağladı; canını kurtardı... Yoksa oda kendisini perişan ederdi.
  • Sabah oldu o dervişler eksilmişti... Evlerinden bir feryat-ı figan yüceldi.
  • Bayezid huzuruna binlerce kadın, erkek üşüştü. Dediler ki: “Ey iki âlemi de gömleğe sığdıran er! 2135
  • Senin şu bedenin insan bedeni olsaydı insanların bedenleri gibi hançer yaraları ile mahvolur giderdi.
  • Kendisinden olan kendinden geçmişe gelip çattı... Kendisinde olan, kendi gözüne diken batırdı.
  • Ey kendinde olmayanlara Zülfikar vuran, aklını başına al, o Zülfikarı sen, kendi kendine vurmaktasın.
  • Çünkü kendinden gecen fânidir, kurtulmuştur... Ebedi olarak emniyet bucağında oturur.
  • Sureti fânidir; o bir ayna kesilmiştir... O aynada başkalarının yüzünden gayrı bir şey görünmez. 2140
  • Tuh der tükürürsen kendi yüzüne tükürmüş olursun... Aynaya vurursan yine kendine vurursun.
  • Orada çirkin bir surat görürsen gördüğünde sensin... İsa ve Meryem’i görürsen yine gördüklerin senden ibarettir.
  • O ne budur, ne o... her şeyden arı durudur... Yalnız senin önüne senin suretini kor.
  • Söz buraya gelince dudak yumuldu... Kalem buraya gelince kırıldı, durdu!
  • Fasahat el verdi ama dudağını yum, sus; Allah, doğruyu daha iyi bilir! 2145
  • Ey daimi sarhoş, sen dam kenarındasın... Ya otur, ya aşağıya in vesselam!
  • Ne vakit muradına erersen o hoş zaman dam kıyısına gelişindir, böyle bil bunu.
  • İyi zamanda kork... O zamanı define gibi sakla, açığa vurma.
  • Açığa vurma da sevgiye ansızın bir bela gelip çatmasın... Kendine gel de o gizlilik yerinde korka korka yürü.
  • Neşeli zamanda neşenin geçip gitmesinden korkarsın... İşte bu, gayp damından canın göçüp gitmesidir. 2150
  • Sır damının kenarını, sen görmüyorsun ruh görüyor da tir tir titriyor.
  • Ansızın gelip çatan her belâ, neşe damının korkuluğu kıyısında gelip çatmıştır.
  • İnsan, damın kenarında olmadıkça düşmez Nuh ve Lût kavimlerine bak da ibret al.
  • O boşboğazın Rasul aleyhisselâm huzurunda fasih söz söylemesinin ve çok konuşmasının sebebi
  • Peygamber’in hadsiz sarhoşluğundan o aptala bir ışık vurmuş, onu neşelendirmiş, sarhoş etmişti.
  • Neşesinden çok konuşmaya başladı. Sarhoş, ebedi bırakır, baş aşağı düşer! 2155
  • Fakat her yerde kendinden geçen, kötülük etmez... Şarap zaten edepsiz olanı edepsiz eder.
  • Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur... Kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir.
  • Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.
  • Rasul aleyhisselâm’ın Huzeyl kabilesine mensup olan genci ihtiyarlara, tecrübelilere üstün tutup seçmesinde ve başbuğ yapmasındaki sebep
  • Hüküm üstünündür halkın çoğu da kötüdür; bu yüzden kılıcı yol kesicilerin elinden aldılar.