English    Türkçe    فارسی   

4
2131-2180

  • Göğsünü yaralayanın göğsü yarıldı, ebedi bir surette geberip gitti.
  • O sahipkıranın mertebesini bilen ise onu yaralamaya hiç yeltenmedi, böyle şeye gönül vermedi.
  • Yarı aklı onun elini bağladı; canını kurtardı... Yoksa oda kendisini perişan ederdi.
  • Sabah oldu o dervişler eksilmişti... Evlerinden bir feryat-ı figan yüceldi.
  • Bayezid huzuruna binlerce kadın, erkek üşüştü. Dediler ki: “Ey iki âlemi de gömleğe sığdıran er! 2135
  • Senin şu bedenin insan bedeni olsaydı insanların bedenleri gibi hançer yaraları ile mahvolur giderdi.
  • Kendisinden olan kendinden geçmişe gelip çattı... Kendisinde olan, kendi gözüne diken batırdı.
  • Ey kendinde olmayanlara Zülfikar vuran, aklını başına al, o Zülfikarı sen, kendi kendine vurmaktasın.
  • Çünkü kendinden gecen fânidir, kurtulmuştur... Ebedi olarak emniyet bucağında oturur.
  • Sureti fânidir; o bir ayna kesilmiştir... O aynada başkalarının yüzünden gayrı bir şey görünmez. 2140
  • Tuh der tükürürsen kendi yüzüne tükürmüş olursun... Aynaya vurursan yine kendine vurursun.
  • Orada çirkin bir surat görürsen gördüğünde sensin... İsa ve Meryem’i görürsen yine gördüklerin senden ibarettir.
  • O ne budur, ne o... her şeyden arı durudur... Yalnız senin önüne senin suretini kor.
  • Söz buraya gelince dudak yumuldu... Kalem buraya gelince kırıldı, durdu!
  • Fasahat el verdi ama dudağını yum, sus; Allah, doğruyu daha iyi bilir! 2145
  • Ey daimi sarhoş, sen dam kenarındasın... Ya otur, ya aşağıya in vesselam!
  • Ne vakit muradına erersen o hoş zaman dam kıyısına gelişindir, böyle bil bunu.
  • İyi zamanda kork... O zamanı define gibi sakla, açığa vurma.
  • Açığa vurma da sevgiye ansızın bir bela gelip çatmasın... Kendine gel de o gizlilik yerinde korka korka yürü.
  • Neşeli zamanda neşenin geçip gitmesinden korkarsın... İşte bu, gayp damından canın göçüp gitmesidir. 2150
  • Sır damının kenarını, sen görmüyorsun ruh görüyor da tir tir titriyor.
  • Ansızın gelip çatan her belâ, neşe damının korkuluğu kıyısında gelip çatmıştır.
  • İnsan, damın kenarında olmadıkça düşmez Nuh ve Lût kavimlerine bak da ibret al.
  • O boşboğazın Rasul aleyhisselâm huzurunda fasih söz söylemesinin ve çok konuşmasının sebebi
  • Peygamber’in hadsiz sarhoşluğundan o aptala bir ışık vurmuş, onu neşelendirmiş, sarhoş etmişti.
  • Neşesinden çok konuşmaya başladı. Sarhoş, ebedi bırakır, baş aşağı düşer! 2155
  • Fakat her yerde kendinden geçen, kötülük etmez... Şarap zaten edepsiz olanı edepsiz eder.
  • Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur... Kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir.
  • Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.
  • Rasul aleyhisselâm’ın Huzeyl kabilesine mensup olan genci ihtiyarlara, tecrübelilere üstün tutup seçmesinde ve başbuğ yapmasındaki sebep
  • Hüküm üstünündür halkın çoğu da kötüdür; bu yüzden kılıcı yol kesicilerin elinden aldılar.
  • Peygamber dedi ki: Ey işin dış yüzünü gören, sen onu genç ve hünersiz görme. 2160
  • Nice kara sakallı ihtiyarlar vardır... Nice de gönülleri, zift gibi kapkara aksakallılar.
  • Onun aklını defalarca denedim... O genç işlerde ihtiyarlık etti.
  • İhtiyar, akıl ihtiyarıdır oğlum... Saçın, sakalın ağarmasıyla adam, adam olmaz.
  • İblis’ten daha ihtiyar kim var? Fakat değil mi ki aklı yok, hiçbir şeye yaramaz.
  • Birisi çocuktur ama İsa nefesli, gururdan, hevesten arınmış olursa ona nasıl çocuk diyebilirsin? 2165
  • Saç ağarması, ancak gözü bağlı ve kısa görüşlü kişiye göre pişkinlik alâmetidir.
  • O mukallit, alâmet olarak delilden başka bir şey bilmediği için daima buna yol arar.
  • Onun için bir işe girişeceksen o pire danış dedi.
  • Çünkü o, taklit perdesinden çıkmış kurtulmuştur da ne varsa her şeyi Allah nuru ile görür.
  • Onun pak nuru delilsiz, beyansız deriyi yırtar, içi meydana çıkarır. 2170
  • Yalnız dışı görene göre kalp nedir, geçer altın ne? Hurma sepetinde ne var? O bilir.
  • Nice altınları, hasetçi hırsızların elinden kurtulsun diye dumanla karartmışlardır.
  • Nice bakırlar vardır ki aklı kıt olanlara satsınlar diye onları altın suyuna batırmışlar, altın yaldızla yaldızlamışlardır.
  • Biz bütün ülkelerin iç yüzünü görenleriz... Gönlü görürüz, dış yüzüne bakmayız biz!
  • Zahirin etrafında dönüp dolaşan kadılar, zahiri görünüşe göre hükmederler. 2175
  • Birisi şahadet getirdi, imanını gösteren bir şey yaptı mı bunlar, derhal o adamın mümin olduğuna hükmederler.
  • Bu suretle de nice münafıklar, zahire sığınmışlar... Böylece de yüzlerce iman sahibinin kanını gizlice dökmüşlerdir.
  • Çalış çabala da akıl ve din piri ol... Bu suretle aklı kül gibi iç âlemini gör.
  • O güzelim akıl, yokluktan yüz gösterince Allah ona bir elbisedir giydirdi, binlerce de ad taktı.
  • Bu güzel adların en aşağısı işte şu: O, hiç kimseye muhtaç değildir. 2180