English    Türkçe    فارسی   

4
2144-2193

  • Söz buraya gelince dudak yumuldu... Kalem buraya gelince kırıldı, durdu!
  • Fasahat el verdi ama dudağını yum, sus; Allah, doğruyu daha iyi bilir! 2145
  • Ey daimi sarhoş, sen dam kenarındasın... Ya otur, ya aşağıya in vesselam!
  • Ne vakit muradına erersen o hoş zaman dam kıyısına gelişindir, böyle bil bunu.
  • İyi zamanda kork... O zamanı define gibi sakla, açığa vurma.
  • Açığa vurma da sevgiye ansızın bir bela gelip çatmasın... Kendine gel de o gizlilik yerinde korka korka yürü.
  • Neşeli zamanda neşenin geçip gitmesinden korkarsın... İşte bu, gayp damından canın göçüp gitmesidir. 2150
  • Sır damının kenarını, sen görmüyorsun ruh görüyor da tir tir titriyor.
  • Ansızın gelip çatan her belâ, neşe damının korkuluğu kıyısında gelip çatmıştır.
  • İnsan, damın kenarında olmadıkça düşmez Nuh ve Lût kavimlerine bak da ibret al.
  • O boşboğazın Rasul aleyhisselâm huzurunda fasih söz söylemesinin ve çok konuşmasının sebebi
  • Peygamber’in hadsiz sarhoşluğundan o aptala bir ışık vurmuş, onu neşelendirmiş, sarhoş etmişti.
  • Neşesinden çok konuşmaya başladı. Sarhoş, ebedi bırakır, baş aşağı düşer! 2155
  • Fakat her yerde kendinden geçen, kötülük etmez... Şarap zaten edepsiz olanı edepsiz eder.
  • Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur... Kötü huylu ise büsbütün berbat bir hale gelir.
  • Fakat insanların çoğu kötü ve ahlâksız olduğundan şarabı herkese haram ettiler.
  • Rasul aleyhisselâm’ın Huzeyl kabilesine mensup olan genci ihtiyarlara, tecrübelilere üstün tutup seçmesinde ve başbuğ yapmasındaki sebep
  • Hüküm üstünündür halkın çoğu da kötüdür; bu yüzden kılıcı yol kesicilerin elinden aldılar.
  • Peygamber dedi ki: Ey işin dış yüzünü gören, sen onu genç ve hünersiz görme. 2160
  • Nice kara sakallı ihtiyarlar vardır... Nice de gönülleri, zift gibi kapkara aksakallılar.
  • Onun aklını defalarca denedim... O genç işlerde ihtiyarlık etti.
  • İhtiyar, akıl ihtiyarıdır oğlum... Saçın, sakalın ağarmasıyla adam, adam olmaz.
  • İblis’ten daha ihtiyar kim var? Fakat değil mi ki aklı yok, hiçbir şeye yaramaz.
  • Birisi çocuktur ama İsa nefesli, gururdan, hevesten arınmış olursa ona nasıl çocuk diyebilirsin? 2165
  • Saç ağarması, ancak gözü bağlı ve kısa görüşlü kişiye göre pişkinlik alâmetidir.
  • O mukallit, alâmet olarak delilden başka bir şey bilmediği için daima buna yol arar.
  • Onun için bir işe girişeceksen o pire danış dedi.
  • Çünkü o, taklit perdesinden çıkmış kurtulmuştur da ne varsa her şeyi Allah nuru ile görür.
  • Onun pak nuru delilsiz, beyansız deriyi yırtar, içi meydana çıkarır. 2170
  • Yalnız dışı görene göre kalp nedir, geçer altın ne? Hurma sepetinde ne var? O bilir.
  • Nice altınları, hasetçi hırsızların elinden kurtulsun diye dumanla karartmışlardır.
  • Nice bakırlar vardır ki aklı kıt olanlara satsınlar diye onları altın suyuna batırmışlar, altın yaldızla yaldızlamışlardır.
  • Biz bütün ülkelerin iç yüzünü görenleriz... Gönlü görürüz, dış yüzüne bakmayız biz!
  • Zahirin etrafında dönüp dolaşan kadılar, zahiri görünüşe göre hükmederler. 2175
  • Birisi şahadet getirdi, imanını gösteren bir şey yaptı mı bunlar, derhal o adamın mümin olduğuna hükmederler.
  • Bu suretle de nice münafıklar, zahire sığınmışlar... Böylece de yüzlerce iman sahibinin kanını gizlice dökmüşlerdir.
  • Çalış çabala da akıl ve din piri ol... Bu suretle aklı kül gibi iç âlemini gör.
  • O güzelim akıl, yokluktan yüz gösterince Allah ona bir elbisedir giydirdi, binlerce de ad taktı.
  • Bu güzel adların en aşağısı işte şu: O, hiç kimseye muhtaç değildir. 2180
  • Akıl bir kere yüz gösterse, suretini şu âleme izhar etse gündüz bile, onun nuruna karşı kapkaranlık kalırdı.
  • Ahmaklık da meselâ, meydana çıkıverse gecenin karanlığı, onun yanında apaydın kalır.
  • Çünkü o, geceden daha karanlıktır, daha karadır. Fakat ne fayda? Kötü yarasa karanlıların satın alır.
  • Yavaş, yavaş gündüzün ışığına alış... Yoksa yarasa gibi nura kavuşmaz, kalakalırsın!
  • Yarasa nerede bir güçlük, bir müşkül varsa orasını sever... Nerede bir devletlinin ışığı yanıyorsa oraya düşman kesilir. 2185
  • Bilgisi görgüsü daha fazla görünsün diye gönlü daima müşküller arar.
  • O her müşkülle seni oyalar... Kendi kötü tabiatına karşı gaflete daldırır.
  • Tam akılıyla yarı akıllının, tam adamla yarı adamın ve hiçbir şey olmayan mağrur kötü kişinin alâmetleri
  • Akıllı ona derler ki elinde meşalesi vardır... Kafilenin önünde gider, onlara kılavuzluk eder.
  • O önde giden kendi nuruna uymuş, onun ardına düşmüştür... O kendinden geçmiş bir halde yola düşüp giden, kendisine tabidir.
  • O kendisine inanmıştır... Sizde onun canının yayıldığı nura, o nur âlemince inanın. 2190
  • Yarım akıllıda kendisine bir akıllıyı göz etmiş, göz diye bu akıllıyı bilmiş tanımıştır.
  • Körün kendisini yedene sarılması gibi ona el atmıştır... Bu suretle onunla göz sahibi olmuş, çevikleşmiş ululaşmıştır.
  • Bir arpa ağırlığınca bile aklı olmayan eşeğe gelince: Hem aklı yoktur, hem akıllıyı terk etmiştir.