Nurun yağla ne münasebeti var? Fakat yaratıcı sevgi ihsan edici Allah bu münasebeti bağışlamıştır işte!2405
نور را با پیه خود نسبت نبود ** نسبتش بخشید خلاق ودود
İnsan topraktan yaratılmıştır, fakat toprağa benzemez ki... Cinlerin ateşle bir münasebeti yoktur; fakat onlar da ateşten yaratılmışlardır.
آدمست از خاک کی ماند به خاک ** جنیست از نار بیهیچ اشتراک
Perinin aslı ateştir; fakat dikkat edersen ateşe hiç benzemez.
نیست مانندای آتش آن پری ** گر چه اصلش اوست چون میبنگری
Kuş, havadan yaratılmış olmakla beraber havaya nereden benzer? Allah, münasebeti olmayan şeylere münasebet verdi.
مرغ از بادست و کی ماند به باد ** نامناسب را خدا نسبت به داد
Bu feri’lerin asıllarıyla münasebeti vardır... Allah onlara bu münasebeti vermiştir; fakat bu münasebete akıl ermez, keyfiyeti bilinmez!
نسبت این فرعها با اصلها ** هست بیچون ار چه دادش وصلها
İnsan hiçbir değeri olmayan topraktan meydana gelmiştir... Fakat bu oğlun, babası ile ne münasebeti var?2410
آدمی چون زادهی خاک هباست ** این پسر را با پدر نسبت کجاست
Bir münasebeti varsa bile akıldan gizlidir, keyfiyetine akıl ermez; akıl nereden bu münasebeti izleyecek bulacak?
نسبتی گر هست مخفی از خرد ** هست بیچون و خرد کی پی برد
Yele göz vermemiş olsaydı Ad kavmini nasıl fark ederdi?
باد را بی چشم اگر بینش نداد ** فرق چون میکرد اندر قوم عاد
Mümini nasıl olur da düşmandan ayırt eder... Şarabı, nasıl olur da testiden fark ederdi?
چون همی دانست مومن از عدو ** چون همی دانست می را از کدو
Nemrut’un yaktığı ateşe göz olmasaydı Halil’e nasıl olur da, kendisini zahmetlere sokup saygı gösterirdi?
آتش نمرود را گر چشم نیست ** با خلیلش چون تجشم کردنیست
Nil’in gözü olmasaydı, görmeseydi, Kıpti ile İsrail oğullarını nasıl ayırt edebilirdi?2415
گر نبودی نیل را آن نور و دید ** از چه قبطی را ز سبطی میگزید
Dağda taşta görüş yoktu da nasıl Davut’a yar oldu?
گرنه کوه و سنگ با دیدار شد ** پس چرا داود را او یار شد
Bu yeryüzünün can gözü yoktu da Karun’u neden öyle sömürüp yuttu?
این زمین را گر نبودی چشم جان ** از چه قارون را فرو خورد آنچنان
Hannane direğinin gönül gözü olmasaydı o tek kişinin, o eşsiz erin ayrılığını görür müydü?
گر نبودی چشم دل حنانه را ** چون بدیدی هجر آن فرزانه را
Kırık taşlar, görmeselerdi avuç içinde nasıl şahadet ederlerdi?
سنگریزه گر نبودی دیدهور ** چون گواهی دادی اندر مشت در
A akıl, sen kanatlarını aç da “İza zülziletil arzu zilzaleha” suresini oku!2420
ای خرد بر کش تو پر و بالها ** سوره بر خوان زلزلت زلزالها
Kıyamet günü bu yeryüzü, görmeseydi iyiye kötüye nasıl şahadet ederdi ki?
در قیامت این زمین بر نیک و بد ** کی ز نادیده گواهیها دهد
Hâlbuki halini, kendisinde olan haberleri söyleyecek... Yeryüzü bize sırlarını açacak.
که تحدث حالها و اخبارها ** تظهر الارض لنا اسرارها
Beni senin gibi bir padişaha göndermesi de bir delildir... Gönderen bilir ki.
این فرستادن مرا پیش تو میر ** هست برهانی که بد مرسل خبیر
Böyle bir illete böyle bir ilaç lazım bu ilaç, o umulmaz yarayı kolayca iyileştirecek elbet.
کین چنین دارو چنین ناسور را ** هست درخور از پی میسور را
Bundan önce rüyalar görmüştüm... Allah’ın beni seçip göndereceğini anlamıştın.2425
واقعاتی دیده بودی پیش ازین ** که خدا خواهد مرا کردن گزین
Ben elime asayı ve nuru alacak, senin gibi bir küstahın boynuzunu kıracaktım.
من عصا و نور بگرفته به دست ** شاخ گستاخ ترا خواهم شکست
Bunun için kıyamet gününün sahibi olan Allah sana çeşit çeşit rüyalar gösteriyordu.
واقعات سهمگین از بهر این ** گونه گونه مینمودت رب دین
Bunlar senin kötü içine, azgınlığına layık rüyalardı. Bunların sana, senin haline tam uygun olduğunu bildirmek diliyordu.
در خور سر بد و طغیان تو ** تا بدانی کوست درخوردان تو
Allah, sana bunları gösteriyordu ki onun hikmet sahibi ve her şeyden haberdar, aynı zamanda derman kabul etmez dertlerin dermanını ihsan eder bir Allah olduğunu bilesin.
تا بدانی کو حکیمست و خبیر ** مصلح امراض درمانناپذیر
Fakat sen bu rüyaları tevile kalkıştın... Kör ve sağır kesildin, bunlar; ağır uykudan meydana gelen hayaller dedin.2430
تو به تاویلات میگشتی از آن ** کور و گر کین هست از خواب گران
Doktorlarla müneccimler de kendilerinde olan nur pırıltısı ile tabirini gördüler, fakat tamahlarından hakikati söylemediler.
وآن طبیب و آن منجم در لمع ** دید تعبیرش بپوشید از طمع
Kederlenmek, devletine bir gussa gelmek, senin devletinden, padişahlığından uzaktır.
گفت دور از دولت و از شاهیت ** که درآید غصه در آگاهیت
Ya çeşitli gıdalardan yahut yemekten insan, hep böyle rüyalar görür dediler.
از غذای مختلف یا از طعام ** طبع شوریده همیبیند منام
Çünkü gördüler ki sen öğüt istemiyorsun, kaba ve hoyratsın, kan içicisin... Yok, yoksul huylu değilsin!
زانک دید او که نصیحتجو نهای ** تند و خونخواری و مسکینخو نهای
Padişahlar, bir iş için kan dökerler ama merhametleri kızgınlıklarından üstündür.2435
پادشاهان خون کنند از مصلحت ** لیک رحمتشان فزونست از عنت
Padişahın Allah huyuyla huylanması gerektir. Allah’ın rahmeti, gazabından artıktır.
شاه را باید که باشد خوی رب ** رحمت او سبق دارد بر غضب
Şeytan gibi gazabının üstün olması gerekmez, öyle olursa hile yüzünden lüzum yokken kan döker!
نه غضب غالب بود مانند دیو ** بیضرورت خون کند از بهر ریو
Namussuzların hilmi gibi halim olması da doğru değildir... Çünkü karısı da orospu olur cariyesi de!
نه حلیمی مخنثوار نیز ** که شود زن روسپی زان و کنیز
Hâlbuki sen, gönlünü şeytan evi haline getirdin... Kinini, kendine kıble yaptın.
دیوخانه کرده بودی سینه را ** قبلهای سازیده بودی کینه را
Keskin boynuzların nice ciğerleri deldi... İşte şu asam, senin küstah boynuzunu kırdı!2440
شاخ تیزت بس جگرها را که خست ** نک عصاام شاخ شوخت را شکست
Bu âlemdekilerin, o âlemdekilere saldırmaları, gayb âleminin sınırı olan nesillerine kadar hücum etmeleri, onların pusuda olmalarından gaflete düşmeleri. Zaten gazi de savaşa gitmezse kâfirler, Müslüman ülkesine ılgar eder, çapulda bulunurlar.
حمله بردن این جهانیان بر آن جهانیان و تاختن بردن تا سینور ذر و نسل کی سر حد غیب است و غفلت ایشان از کمین کی چون غازی به غزا نرود کافر تاختن آورد
Cisme mensup askerler, ruhanilerin kalelerine saldırırlar.
حمله بردند اسپه جسمانیان ** جانب قلعه و دز روحانیان
O taraftan tertemiz birisi gelmesin diye gayb derbendine hücum ederler.
تا فرو گیرند بر دربند غیب ** تا کسی ناید از آن سو پاکجیب
Gaziler, savaşa pek gitmediler mi kâfirler, yürür saldırılar.
غازیان حملهی غزا چون کم برند ** کافران برعکس حمله آورند
Gayb gazileri, hilimlerinden sana saldırmazlar kötü gidişli.
غازیان غیب چون از حلم خویش ** حمله ناوردند بر تو زشتکیش
Gayb derbentlerine saldırdın... gayb erlerinin bu tarafa gelmemesini diledin!2445
حمله بردی سوی دربندان غیب ** تا نیایند این طرف مردان غیب
Ata bellerine, ana rahimlerine pençe attın... Kötülükle yolu kesmek istedin!
چنگ در صلب و رحمها در زدی ** تا که شارع را بگیری از بدی
Ululuk ıssı Allahnın soy sop yetişmesi için açtığı ana yolu sen nasıl kapatabilirsin?
چون بگیری شهرهی که ذوالجلال ** بر گشادست از برای انتسال
A inatçı, sen derbentleri tuttun ama körlüğüne rağmen, yine bir er çıktı işte.
سد شدی دربندها را ای لجوج ** کوری تو کرد سرهنگی خروج
İşte o çıkan er benim... Senin maksadını yıkıp yakarım; Allah’ın adı ile senin adını sanını yok ederim!
نک منم سرهنگ هنگت بشکنم ** نک به نامش نام و ننگت بشکنم
Sen var, derbentleri iyice tuta dur... Ne vakte dek sakalına bıyığına gülüp duracaksın?2450
تو هلا در بندها را سخت بند ** چندگاهی بر سبال خود بخند
Kader bıyığını sakalını birer birer yolar... Nihayet kadere karşı çekinmenin fayda vermediğini anlarsın.
سبلتت را بر کند یک یک قدر ** تا بدانی کالقدر یعمی الحذر
Senin bıyığın sakalın mı daha kuvvetlidir, Ad’ın bıyığı sakalı mı? Onların nefesinden şehirler titrer dururdu.
سبلت تو تیزتر یا آن عاد ** که همی لرزید از دمشان بلاد
Sen mi daha inatçısın Semud mu? Varlık âlemine onlar gibisi gelmedi gitti.
تو ستیزهروتری یا آن ثمود ** که نیامد مثل ایشان در وجود
Bunlardan yüz tanesini daha söylesem fayda yok; sen sağırsın... Duyarın da duymazlıktan gelirsin!