Kıyamet günü bu yeryüzü, görmeseydi iyiye kötüye nasıl şahadet ederdi ki?
در قیامت این زمین بر نیک و بد ** کی ز نادیده گواهیها دهد
Hâlbuki halini, kendisinde olan haberleri söyleyecek... Yeryüzü bize sırlarını açacak.
که تحدث حالها و اخبارها ** تظهر الارض لنا اسرارها
Beni senin gibi bir padişaha göndermesi de bir delildir... Gönderen bilir ki.
این فرستادن مرا پیش تو میر ** هست برهانی که بد مرسل خبیر
Böyle bir illete böyle bir ilaç lazım bu ilaç, o umulmaz yarayı kolayca iyileştirecek elbet.
کین چنین دارو چنین ناسور را ** هست درخور از پی میسور را
Bundan önce rüyalar görmüştüm... Allah’ın beni seçip göndereceğini anlamıştın.2425
واقعاتی دیده بودی پیش ازین ** که خدا خواهد مرا کردن گزین
Ben elime asayı ve nuru alacak, senin gibi bir küstahın boynuzunu kıracaktım.
من عصا و نور بگرفته به دست ** شاخ گستاخ ترا خواهم شکست
Bunun için kıyamet gününün sahibi olan Allah sana çeşit çeşit rüyalar gösteriyordu.
واقعات سهمگین از بهر این ** گونه گونه مینمودت رب دین
Bunlar senin kötü içine, azgınlığına layık rüyalardı. Bunların sana, senin haline tam uygun olduğunu bildirmek diliyordu.
در خور سر بد و طغیان تو ** تا بدانی کوست درخوردان تو
Allah, sana bunları gösteriyordu ki onun hikmet sahibi ve her şeyden haberdar, aynı zamanda derman kabul etmez dertlerin dermanını ihsan eder bir Allah olduğunu bilesin.
تا بدانی کو حکیمست و خبیر ** مصلح امراض درمانناپذیر
Fakat sen bu rüyaları tevile kalkıştın... Kör ve sağır kesildin, bunlar; ağır uykudan meydana gelen hayaller dedin.2430
تو به تاویلات میگشتی از آن ** کور و گر کین هست از خواب گران
Doktorlarla müneccimler de kendilerinde olan nur pırıltısı ile tabirini gördüler, fakat tamahlarından hakikati söylemediler.
وآن طبیب و آن منجم در لمع ** دید تعبیرش بپوشید از طمع
Kederlenmek, devletine bir gussa gelmek, senin devletinden, padişahlığından uzaktır.
گفت دور از دولت و از شاهیت ** که درآید غصه در آگاهیت
Ya çeşitli gıdalardan yahut yemekten insan, hep böyle rüyalar görür dediler.
از غذای مختلف یا از طعام ** طبع شوریده همیبیند منام
Çünkü gördüler ki sen öğüt istemiyorsun, kaba ve hoyratsın, kan içicisin... Yok, yoksul huylu değilsin!
زانک دید او که نصیحتجو نهای ** تند و خونخواری و مسکینخو نهای
Padişahlar, bir iş için kan dökerler ama merhametleri kızgınlıklarından üstündür.2435
پادشاهان خون کنند از مصلحت ** لیک رحمتشان فزونست از عنت
Padişahın Allah huyuyla huylanması gerektir. Allah’ın rahmeti, gazabından artıktır.
شاه را باید که باشد خوی رب ** رحمت او سبق دارد بر غضب
Şeytan gibi gazabının üstün olması gerekmez, öyle olursa hile yüzünden lüzum yokken kan döker!
نه غضب غالب بود مانند دیو ** بیضرورت خون کند از بهر ریو
Namussuzların hilmi gibi halim olması da doğru değildir... Çünkü karısı da orospu olur cariyesi de!
نه حلیمی مخنثوار نیز ** که شود زن روسپی زان و کنیز
Hâlbuki sen, gönlünü şeytan evi haline getirdin... Kinini, kendine kıble yaptın.
دیوخانه کرده بودی سینه را ** قبلهای سازیده بودی کینه را
Keskin boynuzların nice ciğerleri deldi... İşte şu asam, senin küstah boynuzunu kırdı!2440
شاخ تیزت بس جگرها را که خست ** نک عصاام شاخ شوخت را شکست
Bu âlemdekilerin, o âlemdekilere saldırmaları, gayb âleminin sınırı olan nesillerine kadar hücum etmeleri, onların pusuda olmalarından gaflete düşmeleri. Zaten gazi de savaşa gitmezse kâfirler, Müslüman ülkesine ılgar eder, çapulda bulunurlar.
حمله بردن این جهانیان بر آن جهانیان و تاختن بردن تا سینور ذر و نسل کی سر حد غیب است و غفلت ایشان از کمین کی چون غازی به غزا نرود کافر تاختن آورد
Cisme mensup askerler, ruhanilerin kalelerine saldırırlar.
حمله بردند اسپه جسمانیان ** جانب قلعه و دز روحانیان
O taraftan tertemiz birisi gelmesin diye gayb derbendine hücum ederler.
تا فرو گیرند بر دربند غیب ** تا کسی ناید از آن سو پاکجیب
Gaziler, savaşa pek gitmediler mi kâfirler, yürür saldırılar.
غازیان حملهی غزا چون کم برند ** کافران برعکس حمله آورند
Gayb gazileri, hilimlerinden sana saldırmazlar kötü gidişli.
غازیان غیب چون از حلم خویش ** حمله ناوردند بر تو زشتکیش
Gayb derbentlerine saldırdın... gayb erlerinin bu tarafa gelmemesini diledin!2445
حمله بردی سوی دربندان غیب ** تا نیایند این طرف مردان غیب
Ata bellerine, ana rahimlerine pençe attın... Kötülükle yolu kesmek istedin!
چنگ در صلب و رحمها در زدی ** تا که شارع را بگیری از بدی
Ululuk ıssı Allahnın soy sop yetişmesi için açtığı ana yolu sen nasıl kapatabilirsin?
چون بگیری شهرهی که ذوالجلال ** بر گشادست از برای انتسال
A inatçı, sen derbentleri tuttun ama körlüğüne rağmen, yine bir er çıktı işte.
سد شدی دربندها را ای لجوج ** کوری تو کرد سرهنگی خروج
İşte o çıkan er benim... Senin maksadını yıkıp yakarım; Allah’ın adı ile senin adını sanını yok ederim!
نک منم سرهنگ هنگت بشکنم ** نک به نامش نام و ننگت بشکنم
Sen var, derbentleri iyice tuta dur... Ne vakte dek sakalına bıyığına gülüp duracaksın?2450
تو هلا در بندها را سخت بند ** چندگاهی بر سبال خود بخند
Kader bıyığını sakalını birer birer yolar... Nihayet kadere karşı çekinmenin fayda vermediğini anlarsın.
سبلتت را بر کند یک یک قدر ** تا بدانی کالقدر یعمی الحذر
Senin bıyığın sakalın mı daha kuvvetlidir, Ad’ın bıyığı sakalı mı? Onların nefesinden şehirler titrer dururdu.
سبلت تو تیزتر یا آن عاد ** که همی لرزید از دمشان بلاد
Sen mi daha inatçısın Semud mu? Varlık âlemine onlar gibisi gelmedi gitti.
تو ستیزهروتری یا آن ثمود ** که نیامد مثل ایشان در وجود
Bunlardan yüz tanesini daha söylesem fayda yok; sen sağırsın... Duyarın da duymazlıktan gelirsin!
صد ازینها گر بگویم تو کری ** بشنوی و ناشنوده آوری
Söylediğim sözden tövbe ettim; tam senin ilacını yaptım.2455
توبه کردم از سخن که انگیختم ** بیسخن من دارویت آمیختم
Bu ilacı senin ham sakalına korum da pişer yahut da yanar... Sen de ebedi olarak yaralı kalırsın.
که نهم بر ریش خامت تا پزد ** یا بسوزد ریش و ریشهت تا ابد
Bu suretle de bilirsin ki Allah, her şeyi bilir... Her şeye, ona layık olan ilacı verir ey düşman.
تا بدانی که خبیرست ای عدو ** میدهد هر چیز را درخورد او
Ne vakit bir eğrilik ettin, ne zaman bir kötülükte bulundun da onun ardından derhal layığını görmedin?
کی کژی کردی و کی کردی تو شر ** که ندیدی لایقش در پی اثر
Ne zaman gökyüzüne bir nefes bir dua gönderdin de ardınca ona benzer bir iyilik gelmedi?
کی فرستادی دمی بر آسمان ** نیکیی کز پی نیامد مثل آن
Dikkat etsen, uyanık olsan her an, yaptığın işin cevabını görürsün!2460
گر مراقب باشی و بیدار تو ** بینی هر دم پاسخ کردار تو
Dikkat ederde ipe sarılırsan senin için kıyametin gelmesine hacet yok.
چون مراقب باشی و گیری رسن ** حاجتت ناید قیامت آمدن
Remiz ve işareti gören kişiye açık söz söylemeye ihtiyaç var mı?
آنک رمزی را بداند او صحیح ** حاجتش ناید که گویندش صریح
Bu bela sana aptallığından gelir... Nükteleri remizleri anlamazsın!
این بلا از کودنی آید ترا ** که نکردی فهم نکته و رمزها
Gönül kötülük yüzünden karardı da kapkara oldu mu artık anla... Burada sersemleşmenin lüzumu yok!
از بدی چون دل سیاه و تیره شد ** فهم کن اینجا نشاید خیره شد
Yoksa o karalık sana bir ok olur... Sersemliğinin cezası sana erişir!2465
ورنه خود تیری شود آن تیرگی ** در رسد در تو جزای خیرگی
Ok gelmezse lütuf ve kerem yüzünden gelmez; o kötülük görülmediğinden değil.
ور نیاید تیر از بخشایش است ** نه پی نادیدن آلایش است
Kendine gel de eğer sana gönül gerekse dikkat et... Çünkü her işin ardından senin için bir şey meydana gelir!
هین مراقب باش گر دل بایدت ** کز پی هر فعل چیزی زایدت
Himmetin bundan fazla olursa dikkatle işin, daha yücelir!
ور ازین افزون ترا همت بود ** از مراقب کار بالاتر رود
İnsanın topraktan yaratılan bedenî, cevheri iyi bir demire benzer, ayna olmaya kabiliyeti vardır, onda dünyada da cennet, cehennem, kıyamet vesaire görünür, hem de apaçık ve doğru olarak, hayal yoluyla değil!
بیان آنک تن خاکی آدمی همچون آهن نیکو جوهر قابل آینه شدن است تا درو هم در دنیا بهشت و دوزخ و قیامت و غیر آن معاینه بنماید نه بر طریق خیال
Sen de görünüşte kapkara bir demire benzersin ama kendini cilala, cilala!