English    Türkçe    فارسی   

4
2640-2689

  • Mâzâgal basar sırrına nail olan gözleri o karganın açtığı yaralarla dolar, güzel göz, zaten kötü göz yüzünden dertlere, elemlere uğrar! 2640
  • Hâlbuki o öyle engin bir gözdür ki iki âlem bile ona bir kıl kadar görünmektedir.
  • Gözüne binlerce gökyüzü görünse kaynağın denizin yanında kayboluşu gibi kaybolur!
  • O göz, bu duygu âlemine ait şeylerden geçti mi gayb âlemini görür de bu kabiliyet yüzünden öpülür durur!
  • Zaten bir kulak bulamıyorum ki o güzel göze ait bir nükte söyleyeyim!
  • O gözden ulu ve kutlu yaşlar süzülse Cebrail, katrasını kapardı. 2645
  • O güzel gidişli dilber, müsaade ederse bu kaptığı katrayı kanadına, gagasına sürerdi!
  • Doğan der ki: Kocakarının kızgınlığı alevlendi ama kuvvetimi, nurumu, sabrımı ve ilmimi yakmadı ya!
  • Can doğanım, yüzlerce suret dokur, durur, deveyi yaralar, Salih'i değil!
  • Salih, ululukla bir nefes aldı, bir dua etti mi dağdan, o çeşit yüzlerce deve doğar!
  • Gönül der ki: Sus, aklını başına al... Yoksa gayret, varlık nescini çeker, yırtar! 2650
  • Fakat ne çare., padişahlık gururu, öğüt dinletmiyordu; nihayet öğüdü gönlünden koparıp attı.
  • Allah gayretinin yüzlerce gizli hilmi vardır... Yoksa bir anda yüzlerce cihanı yakardı!
  • Mutlaka Haman'la görüşüp danışmam lâzım... Ülke ona dayanmaktadır, ben onunla kuvvet, kudret bulmaktayım, dedi.
  • Mustafa'nın meşveret ettiği zat, Allah Sıddıkıydi. EbucehFe fikir veren Ebuleheb'di!
  • Cinsiyet, onu öyle bir çekti ki o nasihatler, kulağına bile giremedi. 2655
  • Her şey, kendi cinsinden olana yüzlerce kanatla uçar gider, ona ulaşma hayaliyle bağlarını yırtıp yürür!
  • Çocuğu, kayıp oluk üstüne giden ve tehlikeye düşen kadının, Allah yüzünü ululasın, Ali'ye gelerek çare araması
  • Murtaza'nın yanına bir kadın gelip dedi ki; Çocuğum, oluğun üstüne kaydı.
  • Çağırsam ele geçmez. Bıraksam düşüp helak olacağından korkuyorum.
  • Akıllı değil ki tehlikeden kurtul, yanıma gel diyeyim de anlasın.
  • Elle işaret etsem anlamaz, anlasa bile kötülük şu ki dinlemez! 2660
  • Mememi, südumu gösterdim ama benden gözünü, yüzünü çevirip duruyor!
  • Allah hakkı için ey ulular, siz, bu âlemde de âcizlerin ellerinden tutan, onlara yardım eden erlersiniz, o âlemde de!
  • Benim derdime tez bir derman bul ki gönlümün mey vasini kaybedeceğim diye yüreğim titremede!
  • Ali dedi ki: dama bir çocuk çıkar., çocuğun, kendi cinsini görünce,
  • Derhal oluktan dama gelir., cins, cinsine ebedî olarak âşıktır. 2665
  • Kadın öyle yaptı, çocuğu, o çocuğu görünce ona yüz tuttu;
  • Oluktan dama geldi. Her cins, kendi cinsinden olanları çeker, bunu böyle bil!
  • Çocuk, sürtüne sürtüne öbür çocuğun bulunduğu tarafa geldi ve aşağıya düşme tehlikesinden kurtuldu.
  • Peygamberler de, kullan oluktan kurtarmak için insan olarak gönderilmişlerdir.
  • Peygamber, ben de sizin gibi insanım... Kendi cinsinize gelin kaybolmayın buyurdu. 2670
  • Çünkü cinsiyetin acayip bir çekiciliği vardır, nerde birisini ve bir şeyi ariyan varsa onu aratan, o yana çeken cinsiyettir.
  • Isa ve İdris, meleklerle aynı cinstendiler; onun için gökyüzüne çıktılar.
  • Harut'la Marut'sa ten cinsindendiler; yücelerden aşağıya indiler.
  • Kâfirler, şeytanlarla aynı cinsindendir. Canları, şeytanların şakirdi olmuştur.
  • Şeytanlardan yüzbinlerce kötü huylar öğrenmişler, akıl ve gönül gözünü kapamışlardır. 2675
  • Onların kötü huylarından en ehemmiyetsizi hasettir, hani iblis'in boynunu vuran haset!
  • O köpekler, bunlara ululuk ve haset öğretmişlerdir, onlar, halkın ebedî bir mülke, bir devlete nail olmasını istemezler.
  • Kimde sağdan, soldan bir yücelik görürlerse hasetten âdeta kulunçları kabarır, dertlenirler.
  • Çünkü harmanı yanmış talihsiz, kimsenin mumunun yanmasını istemez.
  • Kendine gel de sen de bir yücelik elde et başkalarının yüceliğinden dertlenme! 2680
  • Allah’tan bu hasedin defini dile de Allah, seni cesetten kurtarsın!
  • Sana içten bir meşguliyet versin de ondan baş alamayasın!
  • Allah bir yudumcuk şaraba öyle bir hassa vermiştir ki adamı sarhoş eder, iki âlemden de kurtarır!
  • Bir avuç yeşil ota, esrara öyle bir hassa vermiştir ki bir zaman olsun insanı kendisinden alır!
  • Allah uykuya öyle bir hal vermiştir ki düşünceyi iki âlemden de keser! 2685
  • Mecnun' u, bir deri aşkından öyle bir hale getirmiştir ki dostu düşmandan fark etmez olmuştur.
  • Senin anlayışına havale edilecek bunun gibi yüzbinlerce şarabı vardır onun!
  • Nefsin, kötülük şarapları var ki o kötü kişiyi bunlarla yoldan çıkarır!
  • Aklın, kutluluk şarapları var ki insan onların neşesiyle zevalsiz bir konak bulur.