English    Türkçe    فارسی   

4
3311-3360

  • Bu aklın ileri görüşü,mezara kadardır... fakat gönül sahibinin aklı sur üfürülünceye dek olacak şeyleri görür.
  • Bu akıl, mezardan, topraktan ileriye geçemez... bu ayak, şaşılacak şeylerin bulunduğu sahaya gidemez.
  • Bu ayaktan, bu akıldan bez, yürü... kendine gaybı görür bir göz ara da berhudar ol.
  • Üstada bağlanan kitap şakirdi olan kişi, Musa gibi yeninden, yakasından parlayacak nuru nereden bulacak?
  • Bu bakış, bu akıl, adama ancak baş dönmesi verir... bırak görüşü artık da bekle bakalım! 3315
  • Söz söylemeden yücelik aramayın... bekleyen kişiye dinlemek söylemekten yeğdir.
  • Belletme mevkii de bir nevi şehvettir ve her çeşit şehvet, yolda puttur.
  • Her fuzuli kişi, Tanrının fazlına, ihsanına erişebilseydi Tanrı, bunca peygamber yollar mıydı?
  • Cüz-i akıl, şimşek ve aydınlık gibidir... şimşeğin verdiği aydınlıkla vahye erişebilir misin hiç?
  • Şimşeğin ışığı yol göstermeye yaramaz... o ağla diye buluta bir emirdir! 3320
  • Bizim akıl şimşeğimiz de ağlamak içindir... yokluğun, varlık iştiyaki ile ağlamasına yarar.
  • Çocuğun aklı, yazı yazanların etrafında dön dolaş der ama insan, kendi kendine bir şey belleyemez.
  • Hastanın aklı hastayı doktora çeker, götürür ama kendisi, derdine derman olamaz!
  • İşte bak... şeytanlar gökyüzüne çıkmak ister, kulaklarını yukarı âlemdeki surlara dikerler.
  • O sırlardan az bir miktarını çalarken hemen gökten şahaplar gelir, onları sürer. 3325
  • Gidin de onlara; gidin... yeryüzüne peygamber gelmiştir; ne istiyorsanız ondan isteyin, ondan elde edin.
  • Değer biçilmez inciler istiyorsanız “Evlere kapılarından girin!”
  • Kapı halkasını dövün, kapıda durun... gökyüzü damından sizlere yol yok!
  • İhtiyacınızı bu uzun yoldan gideremezsiniz... biz, sırların sırlarını topraktan yaratılan kulumuza verdik.
  • Hain değilseniz onun huzuruna gelin... boş kamışsanız bile onun himmetiyle şeker kamışı olun! 3330
  • O kılavuz, senin toprağından yeşillikler bitirir... bu, Cebrail’in atının nalından uzak bir iş değil!
  • Bir Cebrail’in atının ayağına toprak olursan yeşillik kesilir, yenilenir tazelenirsin!
  • Samiri, buzağı hamuruna canlar bağışlayan yeşilliği koydu da o yeşillik, altından yapılan o buzağıda bir inci haline geldi, buzağı adeta canlandı!
  • Canlandı da içindeki o yeşillik öyle bir ses verdi ki düşmanlara bir sınama oldu!
  • Sır ehline emin olarak gelirseniz doğan gibi başınıza geçirilen külâhtan kurtulursunuz. 3335
  • Doğanı miskin ve çaresiz bir hâle getiren ve gözünü, kulağını örten üsküf,
  • Doğanın bütün meyli, kendi cinsine olduğundan gözünü bağlamak, kendi cinsini göstermemek içindir.
  • Fakat doğan, kendi cinsinden vazgeçti de padişaha dost oldu mu doğancı, onun gözünü açar, başından üsküfünü çıkarır.
  • Tanrı da şeytanları, gözetleme yerinden...aklı cüz-iyi kendi müstakil reyinden,
  • Pek başbuğluk davasında bulunma... sen, reyinde müstakil değilsin, ancak gönlün şakirdisin ve istidadın var diye sürer! 3340
  • Der ki: Yürü gönüle git... çünkü sen gönlün cüzüsün; kendine gel, sen âdil padişahın kulusun!
  • Ona kulluk etmek, sultanlıktan iyidir... çünkü “Ben ondan hayırlıyım” sözü, şeytan sözüdür.
  • Be aşağılık, Âdem’in kulluğu ile İblis’in kibrine bak da aradaki farkı gör.
  • Âdem’in kulluğunu seç. Yol güneşi olan peygamber bile “Nefsini aşağılayan kişiye ne mutlu” dedi.
  • Tuba gölgesini gör de güzelce uyu... o gölgeye baş koy da serkeşlik etmeden uykuya dal! 3345
  • Nefsi aşağılama gölgesi, güzel bir yatılacak yerdir... o arılığa istidadı olana hoş bir uyku verir.
  • Bu gölgeyi bırakır da benlik tarafına gidersen çabucak asi olur, azar, yolunu kaybeder gidersin!
  • “Ey inanlar,Tanrı ve rasulü hükmetmeden önce bir işe hükmetmeyin,kesip atmayın”âyeti.Peygamber değilsen ümmet ol..Padişah değilsen tebaa ol!
  • Şu halde yürü şeyhin, emrinin gölgesi altına git; sus emre uy!
  • Böyle yapmadın mı istidat ve kabiliyet sahibi bile olsan kâmilik davasına kalkıştığından değişir, çarpılır, istidat ve kabiliyetini kaybedersin!
  • Sır bilen ve haberdar olan üstada serkeşlik edersen istidattan da olursun! 3350
  • Şimdilik ayakkabı dikiciliğine razı ol, sabret... yoksa sabretmezsen yamacı, eskici olur kalırsın!
  • Eskicilerde sabır ve hilm olsaydı hepsi de öğrenir, yeni ayakkabı diker, ayakkabıcı olurlardı.
  • Çok çalışır, çok didinirsen nihayet usanır da sen kendin, akıl bir bağmış meğerse dersin!
  • Felsefeye kapılan adam gibi hani... o da ölüm gününde aklı, kolsuz kanatsız gördü de,
  • Kararsızca itiraf etti o zaman... dedi ki: Zeka ile atımızı saçma ve asılsız yerlere sürdük! 3355
  • Gururlandık aldandık da erlerden baş çektik... hayal denizinde yüzdük durduk.
  • Halbuki ruh dininizde yüzgeçlik hiçmiş... burada Nuh’un gemisine girmekten başka bir çare yokmuş.
  • O peygamberler padişahı da böyle buyurdu: Bu kül denizinde, bu okyanusta gemi benim!
  • Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
  • Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz! 3360