English    Türkçe    فارسی   

4
3357-3406

  • Halbuki ruh dininizde yüzgeçlik hiçmiş... burada Nuh’un gemisine girmekten başka bir çare yokmuş.
  • O peygamberler padişahı da böyle buyurdu: Bu kül denizinde, bu okyanusta gemi benim!
  • Yahut da benim can gözüme varis olan, doğrulukta benim yerime geçen halifemdir.
  • Yiğit, gemiden yüz döndürmemem gerek... işte biz, denizdeki Nuh gemisiyiz! 3360
  • Kenan gibi her dağa gitme... Kuran’dan “Bu gün kurtuluş yoktur “ayetini duy!
  • Gözün bağlı da bu gemi, onun için sana aşağı, düşünce dağın da pek yüksek görünmede!
  • Aman ha aman bu alçacık gemiye hor bakma... Tanrının buna gelip duran ihsanına bak.
  • Düşünce dağının yüceliğine de pek bakma... çünkü onu bir dalga altüst ediverir!
  • Eğer Kenan’san, sana bunun gibi iki yüz nasihat versem yine bana inanmazsın! 3365
  • Bu sözü Kenan’ın kulağı nereden kabul edecek? Onu Tanrı mühürlemiş gitmiş.
  • Tanrının mühürlediği kulağa öğüt mü girer? Sonradan olan şey, ezeli hükmü nasıl değiştirir?
  • Fakat Kenan değilsin ümidi ile yine sana bir hoş söz söyleyeyim:
  • Nihayet bunu ikrar edeceksin, bari kendine gel de ilk güne bak, son günü gör!
  • Son günü görebilirsin sen... yalnız sonu gören gözünü yıpratma, kör etme. 3370
  • Kim kutlucasına işin sonunu görürse hiçbir an yolda sürçmez.
  • Her an bu düşüp kalkmayı istemiyorsan bir erin ayak bastığı toprağı gözüne çek.
  • Onun ayağının bastığı toprağı gözüne sürme yap da bu külhaniliği başından at!
  • Çünkü bu şakirtlikte, bu yokluğa düşmeyle iğne bile olsan Zülfikar kesilirsin.
  • Her seçilmiş erin ayak bastığı toprağı gözüne sürme gibi çek; o toprak, gözünü hem yakar, hem aydınlatır. 3375
  • Deve gözü ışılansın diye diken yer de onun için gözü nurlar saçar!
  • Katırın deveye “Ben yol yürürken yüzüstü düşü düşü veriyorum,halbuki sen az düşüyorsun,bu neden diye sorması,devenin cevabı
  • Katırın biri bir gün bir deveyle buluştu... ikisi de bir ahıra düştüler.
  • Katır dedi ki: “Ben tepede, düzde, pazarda, köyde çok düşüyorum.
  • Hele dağ terekesinden aşağı inerken her zaman korkumdan tepe taklak kapanırım.
  • Sense yüz üstü pek az düşersin... bu neden? Yoksa senin arı canın devletlik mi ki? 3380
  • Ben her an tepesi üstü düşer, dizimi vurur, yüzümü, dizimi kanlara bularım!
  • Palanım, yüküm baş aşağı olur; kiracıdan da daima dayak yerim.
  • Hani az akıllı adam gibi... o da aklının kıtlığından günahından tövbe eder... her an da tövbesini bozar.
  • O tövbe bozan reyindeki, azmindeki gevşekliğinin yüzünden zamanede İblise maskara olur.
  • Her an yükü ağır olan ve taşlık yolda gitmeye savaşan topal beygir gibi tepesi üstüne düşer. 3385
  • O ters huylu, tövbesini bozduğu için kafasına gaybtan tokatlar yer durur.
  • Sonra tekrar gevşek azmiyle tövbe eder... fakat Şeytan “Ne yaptın?” der demez tövbesini bozar.
  • Pek zayıftır... fakat kendisini öyle ulu görür, öyle kibirlenir ki Tanrıya ulaşanlara bile hor bakar!
  • Ey deve, sense mümine benzersin; yüz üstü az düşer, burnunu az vurursun!
  • Sende ne var ki afete uğramıyorsun... sürçmüyor, yüz üstü az düşüyorsun? 3390
  • Deve dedi ki: “Her kutluluk Tanrıdandır ama benimle senin aranda çok fark var!
  • Benim başım yüce, iki gözüm yücelerini görüyor... yüce görüş sahibini zarardan korur.
  • Ben dağın başındayken dağın eteğini görürüm... her çukuru, her düzü kat, kat görürüm.
  • Nitekim o ulu er de eceline kadar başına ne gelecekse gördü.
  • Yirmi yıl sonra neler olacak o iyi huylu bütün bunları bilir. 3395
  • Hattâ o takva sahibi yalnız kendi halini görmez... batıdakilerin halini de görür, doğudakilerin halini de!
  • Nur, onun gözünde, gönlünde yurt tutar... neden mi dedin? Vatan sevgisi yüzünden!
  • Hani Yusuf gibi... o da ayın, güneşin kendisine secde ettiğini önce rüyasında gördü.
  • On yıl önce hattâ daha önce gördükleri Yusuf’un başına geldi.
  • “Mümin Tanrı nuru ile görür” sözü saçma değil... Tanrı nuru, gökleri bile delip geçer. 3400
  • Senin gözünde o nur yok... yürü, sen hayvani duygulara kapılıp kalmışsın!
  • Sen, gözünün zayıflığından ayağının önünü görürüsün... zayıfsın kılavuzun da zayıf!
  • Elle ayağa kılavuzluk eden gözdür... basılacak tutulacak yeri de o görür, basılmayacak tutulmayacak yeri de o!
  • Sonra bir de benim gözüm pek aydındır... bir de şu var: Yaradılışım tertemizdir benim.
  • Çünkü ben, helâlzadeyim... zinadan olma ve sapıklardan değilim ben. 3405
  • Sense şüphe yok ki zinadan olmasın... yay kötü oldu mu ok eğri gider!”
  • Katırın,devenin cevaplarını tasdik edip onun üstünlüğünü ikrar etmesi,ondan yardım dileyip doğru bir yürekle ona sığınması,devenin katıra iltifatı,yol göstermesi ve babacasına,padişahcasına ona yardım etmesi