Eğer Kenan’san, sana bunun gibi iki yüz nasihat versem yine bana inanmazsın!3365
گر تو کنعانی نداری باورم ** گر دو صد چندین نصیحت پرورم
Bu sözü Kenan’ın kulağı nereden kabul edecek? Onu Tanrı mühürlemiş gitmiş.
گوش کنعان کی پذیرد این کلام ** که برو مهر خدایست و ختام
Tanrının mühürlediği kulağa öğüt mü girer? Sonradan olan şey, ezeli hükmü nasıl değiştirir?
کی گذارد موعظه بر مهر حق ** کی بگرداند حدث حکم سبق
Fakat Kenan değilsin ümidi ile yine sana bir hoş söz söyleyeyim:
لیک میگویم حدیث خوشپیی ** بر امید آنک تو کنعان نهای
Nihayet bunu ikrar edeceksin, bari kendine gel de ilk güne bak, son günü gör!
آخر این اقرار خواهی کرد هین ** هم ز اول روز آخر را ببین
Son günü görebilirsin sen... yalnız sonu gören gözünü yıpratma, kör etme.3370
میتوانی دید آخر را مکن ** چشم آخربینت را کور کهن
Kim kutlucasına işin sonunu görürse hiçbir an yolda sürçmez.
هر که آخربین بود مسعودوار ** نبودش هر دم ز ره رفتن عثار
Her an bu düşüp kalkmayı istemiyorsan bir erin ayak bastığı toprağı gözüne çek.
گر نخواهی هر دمی این خفتخیز ** کن ز خاک پایی مردی چشم تیز
Onun ayağının bastığı toprağı gözüne sürme yap da bu külhaniliği başından at!
کحل دیده ساز خاک پاش را ** تا بیندازی سر اوباش را
Çünkü bu şakirtlikte, bu yokluğa düşmeyle iğne bile olsan Zülfikar kesilirsin.
که ازین شاگردی و زین افتقار ** سوزنی باشی شوی تو ذوالفقار
Her seçilmiş erin ayak bastığı toprağı gözüne sürme gibi çek; o toprak, gözünü hem yakar, hem aydınlatır.3375
سرمه کن تو خاک هر بگزیده را ** هم بسوزد هم بسازد دیده را
Deve gözü ışılansın diye diken yer de onun için gözü nurlar saçar!
چشم اشتر زان بود بس نوربار ** کو خورد از بهر نور چشم خار
Katırın deveye “Ben yol yürürken yüzüstü düşü düşü veriyorum,halbuki sen az düşüyorsun,bu neden diye sorması,devenin cevabı
قصهی شکایت استر با شتر کی من بسیار در رو میافتم در راه رفتن تو کم در روی میآیی این چراست و جواب گفتن شتر او را
Katırın biri bir gün bir deveyle buluştu... ikisi de bir ahıra düştüler.
اشتری را دید روزی استری ** چونک با او جمع شد در آخری
Katır dedi ki: “Ben tepede, düzde, pazarda, köyde çok düşüyorum.
گفت من بسیار میافتم برو ** در گریوه و راه و در بازار و کو
Hele dağ terekesinden aşağı inerken her zaman korkumdan tepe taklak kapanırım.
خاصه از بالای که تا زیر کوه ** در سر آیم هر زمانی از شکوه
Sense yüz üstü pek az düşersin... bu neden? Yoksa senin arı canın devletlik mi ki?3380
کم همیافتی تو در رو بهر چیست ** یا مگر خود جان پاکت دولتیست
Ben her an tepesi üstü düşer, dizimi vurur, yüzümü, dizimi kanlara bularım!
در سر آیم هر دم و زانو زنم ** پوز و زانو زان خطا پر خون کنم
Palanım, yüküm baş aşağı olur; kiracıdan da daima dayak yerim.
کژ شود پالان و رختم بر سرم ** وز مکاری هر زمان زخمی خورم
Hani az akıllı adam gibi... o da aklının kıtlığından günahından tövbe eder... her an da tövbesini bozar.
همچو کم عقلی که از عقل تباه ** بشکند توبه بهر دم در گناه
O tövbe bozan reyindeki, azmindeki gevşekliğinin yüzünden zamanede İblise maskara olur.
مسخرهی ابلیس گردد در زمن ** از ضعیفی رای آن توبهشکن
Her an yükü ağır olan ve taşlık yolda gitmeye savaşan topal beygir gibi tepesi üstüne düşer.3385
در سر آید هر زمان چون اسپ لنگ ** که بود بارش گران و راه سنگ
O ters huylu, tövbesini bozduğu için kafasına gaybtan tokatlar yer durur.
میخورد از غیب بر سر زخم او ** از شکست توبه آن ادبارخو
Sonra tekrar gevşek azmiyle tövbe eder... fakat Şeytan “Ne yaptın?” der demez tövbesini bozar.
باز توبه میکند با رای سست ** دیو یک تف کرد و توبهش را سکست
Pek zayıftır... fakat kendisini öyle ulu görür, öyle kibirlenir ki Tanrıya ulaşanlara bile hor bakar!
ضعف اندر ضعف و کبرش آنچنان ** که به خواری بنگرد در واصلان
Ey deve, sense mümine benzersin; yüz üstü az düşer, burnunu az vurursun!
ای شتر که تو مثال مومنی ** کم فتی در رو و کم بینی زنی
Sende ne var ki afete uğramıyorsun... sürçmüyor, yüz üstü az düşüyorsun?3390
تو چه داری که چنین بیآفتی ** بیعثاری و کم اندر رو فتی
Deve dedi ki: “Her kutluluk Tanrıdandır ama benimle senin aranda çok fark var!
گفت گر چه هر سعادت از خداست ** در میان ما و تو بس فرقهاست
Benim başım yüce, iki gözüm yücelerini görüyor... yüce görüş sahibini zarardan korur.
سر بلندم من دو چشم من بلند ** بینش عالی امانست از گزند
Ben dağın başındayken dağın eteğini görürüm... her çukuru, her düzü kat, kat görürüm.
از سر که من ببینم پای کوه ** هر گو و هموار را من توه توه
Nitekim o ulu er de eceline kadar başına ne gelecekse gördü.
همچنانک دید آن صدر اجل ** پیش کار خویش تا روز اجل
Yirmi yıl sonra neler olacak o iyi huylu bütün bunları bilir.3395
آنچ خواهد بود بعد بیست سال ** داند اندر حال آن نیکو خصال
Hattâ o takva sahibi yalnız kendi halini görmez... batıdakilerin halini de görür, doğudakilerin halini de!
حال خود تنها ندید آن متقی ** بلک حال مغربی و مشرقی
Nur, onun gözünde, gönlünde yurt tutar... neden mi dedin? Vatan sevgisi yüzünden!
نور در چشم و دلش سازد سکن ** بهر چه سازد پی حب الوطن
Hani Yusuf gibi... o da ayın, güneşin kendisine secde ettiğini önce rüyasında gördü.
همچو یوسف کو بدید اول به خواب ** که سجودش کرد ماه و آفتاب
On yıl önce hattâ daha önce gördükleri Yusuf’un başına geldi.
از پس ده سال بلک بیشتر ** آنچ یوسف دید بد بر کرد سر
“Mümin Tanrı nuru ile görür” sözü saçma değil... Tanrı nuru, gökleri bile delip geçer.3400
نیست آن ینظر به نور الله گزاف ** نور ربانی بود گردون شکاف
Senin gözünde o nur yok... yürü, sen hayvani duygulara kapılıp kalmışsın!
نیست اندر چشم تو آن نور رو ** هستی اندر حس حیوانی گرو
Sen, gözünün zayıflığından ayağının önünü görürüsün... zayıfsın kılavuzun da zayıf!
تو ز ضعف چشم بینی پیش پا ** تو ضعیف و هم ضعیفت پیشوا
Elle ayağa kılavuzluk eden gözdür... basılacak tutulacak yeri de o görür, basılmayacak tutulmayacak yeri de o!
پیشوا چشمست دست و پای را ** کو ببیند جای را ناجای را
Sonra bir de benim gözüm pek aydındır... bir de şu var: Yaradılışım tertemizdir benim.
دیگر آنک چشم من روشنترست ** دیگر آنک خلقت من اطهرست
Çünkü ben, helâlzadeyim... zinadan olma ve sapıklardan değilim ben.3405
زانک هستم من ز اولاد حلال ** نه ز اولاد زنا و اهل ضلال
Sense şüphe yok ki zinadan olmasın... yay kötü oldu mu ok eğri gider!”
تو ز اولاد زنایی بیگمان ** تیر کژ پرد چو بد باشد کمان
Katırın,devenin cevaplarını tasdik edip onun üstünlüğünü ikrar etmesi,ondan yardım dileyip doğru bir yürekle ona sığınması,devenin katıra iltifatı,yol göstermesi ve babacasına,padişahcasına ona yardım etmesi
تصدیق کردن استر جوابهای شتر را و اقرار کردن بفضل او بر خود و ازو استعانت خواستن و بدو پناه گرفتن به صدق و نواختن شتر او را و ره نمودن و یاری دادن پدرانه و شاهانه
Katır doğru dedin ey deve dedi... bu sözü söyler söylemez de gözleri yaşlarla doldu.
گفت استر راست گفتی ای شتر ** این بگفت و چشم کرد از اشک پر
Bir müddet ağladı, devenin ayağına kapandı; dedi ki: Ey kulların Tanrısınca seçilmiş er,
ساعتی بگریست و در پایش فتاد ** گفت ای بگزیدهی رب العباد
Lûtfetsen de beni kulluğa kabul etsen ne ziyana girersin?
چه زیان دارد گر از فرخندگی ** در پذیری تو مرا دربندگی