Hani az akıllı adam gibi... o da aklının kıtlığından günahından tövbe eder... her an da tövbesini bozar.
همچو کم عقلی که از عقل تباه ** بشکند توبه بهر دم در گناه
O tövbe bozan reyindeki, azmindeki gevşekliğinin yüzünden zamanede İblise maskara olur.
مسخرهی ابلیس گردد در زمن ** از ضعیفی رای آن توبهشکن
Her an yükü ağır olan ve taşlık yolda gitmeye savaşan topal beygir gibi tepesi üstüne düşer.3385
در سر آید هر زمان چون اسپ لنگ ** که بود بارش گران و راه سنگ
O ters huylu, tövbesini bozduğu için kafasına gaybtan tokatlar yer durur.
میخورد از غیب بر سر زخم او ** از شکست توبه آن ادبارخو
Sonra tekrar gevşek azmiyle tövbe eder... fakat Şeytan “Ne yaptın?” der demez tövbesini bozar.
باز توبه میکند با رای سست ** دیو یک تف کرد و توبهش را سکست
Pek zayıftır... fakat kendisini öyle ulu görür, öyle kibirlenir ki Tanrıya ulaşanlara bile hor bakar!
ضعف اندر ضعف و کبرش آنچنان ** که به خواری بنگرد در واصلان
Ey deve, sense mümine benzersin; yüz üstü az düşer, burnunu az vurursun!
ای شتر که تو مثال مومنی ** کم فتی در رو و کم بینی زنی
Sende ne var ki afete uğramıyorsun... sürçmüyor, yüz üstü az düşüyorsun?3390
تو چه داری که چنین بیآفتی ** بیعثاری و کم اندر رو فتی
Deve dedi ki: “Her kutluluk Tanrıdandır ama benimle senin aranda çok fark var!
گفت گر چه هر سعادت از خداست ** در میان ما و تو بس فرقهاست
Benim başım yüce, iki gözüm yücelerini görüyor... yüce görüş sahibini zarardan korur.
سر بلندم من دو چشم من بلند ** بینش عالی امانست از گزند
Ben dağın başındayken dağın eteğini görürüm... her çukuru, her düzü kat, kat görürüm.
از سر که من ببینم پای کوه ** هر گو و هموار را من توه توه
Nitekim o ulu er de eceline kadar başına ne gelecekse gördü.
همچنانک دید آن صدر اجل ** پیش کار خویش تا روز اجل
Yirmi yıl sonra neler olacak o iyi huylu bütün bunları bilir.3395
آنچ خواهد بود بعد بیست سال ** داند اندر حال آن نیکو خصال
Hattâ o takva sahibi yalnız kendi halini görmez... batıdakilerin halini de görür, doğudakilerin halini de!
حال خود تنها ندید آن متقی ** بلک حال مغربی و مشرقی
Nur, onun gözünde, gönlünde yurt tutar... neden mi dedin? Vatan sevgisi yüzünden!
نور در چشم و دلش سازد سکن ** بهر چه سازد پی حب الوطن
Hani Yusuf gibi... o da ayın, güneşin kendisine secde ettiğini önce rüyasında gördü.
همچو یوسف کو بدید اول به خواب ** که سجودش کرد ماه و آفتاب
On yıl önce hattâ daha önce gördükleri Yusuf’un başına geldi.
از پس ده سال بلک بیشتر ** آنچ یوسف دید بد بر کرد سر
“Mümin Tanrı nuru ile görür” sözü saçma değil... Tanrı nuru, gökleri bile delip geçer.3400
نیست آن ینظر به نور الله گزاف ** نور ربانی بود گردون شکاف
Senin gözünde o nur yok... yürü, sen hayvani duygulara kapılıp kalmışsın!
نیست اندر چشم تو آن نور رو ** هستی اندر حس حیوانی گرو
Sen, gözünün zayıflığından ayağının önünü görürüsün... zayıfsın kılavuzun da zayıf!
تو ز ضعف چشم بینی پیش پا ** تو ضعیف و هم ضعیفت پیشوا
Elle ayağa kılavuzluk eden gözdür... basılacak tutulacak yeri de o görür, basılmayacak tutulmayacak yeri de o!
پیشوا چشمست دست و پای را ** کو ببیند جای را ناجای را
Sonra bir de benim gözüm pek aydındır... bir de şu var: Yaradılışım tertemizdir benim.
دیگر آنک چشم من روشنترست ** دیگر آنک خلقت من اطهرست
Çünkü ben, helâlzadeyim... zinadan olma ve sapıklardan değilim ben.3405
زانک هستم من ز اولاد حلال ** نه ز اولاد زنا و اهل ضلال
Sense şüphe yok ki zinadan olmasın... yay kötü oldu mu ok eğri gider!”
تو ز اولاد زنایی بیگمان ** تیر کژ پرد چو بد باشد کمان
Katırın,devenin cevaplarını tasdik edip onun üstünlüğünü ikrar etmesi,ondan yardım dileyip doğru bir yürekle ona sığınması,devenin katıra iltifatı,yol göstermesi ve babacasına,padişahcasına ona yardım etmesi
تصدیق کردن استر جوابهای شتر را و اقرار کردن بفضل او بر خود و ازو استعانت خواستن و بدو پناه گرفتن به صدق و نواختن شتر او را و ره نمودن و یاری دادن پدرانه و شاهانه
Katır doğru dedin ey deve dedi... bu sözü söyler söylemez de gözleri yaşlarla doldu.
گفت استر راست گفتی ای شتر ** این بگفت و چشم کرد از اشک پر
Bir müddet ağladı, devenin ayağına kapandı; dedi ki: Ey kulların Tanrısınca seçilmiş er,
ساعتی بگریست و در پایش فتاد ** گفت ای بگزیدهی رب العباد
Lûtfetsen de beni kulluğa kabul etsen ne ziyana girersin?
چه زیان دارد گر از فرخندگی ** در پذیری تو مرا دربندگی
دادی انصاف و رهیدی از بلا ** تو عدو بودی شدی ز اهل ولا
Kötü huy zaten senin aslında yoktu... aslı kötü olandan inattan, kötülükten başka bir şey gelmez.
خوی بد در ذات تو اصلی نبود ** کز بد اصلی نیاید جز جحود
Fakat aslında kötülük olmayan ve iğreti olarak kötü huylara sahip olan, kötülüğünü ikrar eder, tövbe etmeyi diler.
آن بد عاریتی باشد که او ** آرد اقرار و شود او توبهجو
Âdem peygamber gibi. Onun işlediği o pek ehemmiyetsiz suç da iğretiydi de derhal tövbe etti.
همچو آدم زلتش عاریه بود ** لاجرم اندر زمان توبه نمود
Fakat İblisin suçu, asli olduğundan canım tövbeye yol yoktu ona.3415
چونک اصلی بود جرم آن بلیس ** ره نبودش جانب توبهی نفیس
Yürü, kendinden de kurtuldun, kötü huydan da, cehennem alevinden de halâs oldun, yırtıcı hayvanların dişlerinden de!
رو که رستی از خود و از خوی بد ** واز زبانهی نار و از دندان دد
Yürü, şimdicik devleti elde ettin, kendini ebedi bir kutluluğa attın.
رو که اکنون دست در دولت زدی ** در فکندی خود به بخت سرمدی
“Kullarımın arasına katıl” devletine eriştin, “Cennetime gir” kumaşını dokudun!
ادخلی تو فی عبادی یافتی ** ادخلی فی جنتی در بافتی
Kulları arasına girmeye yol buldun, gizli bir yolda ebedi cennete sokuldun.
در عبادش راه کردی خویش را ** رفتی اندر خلد از راه خفا
“Bize doğru yolu göster” dedin; doğru yolda elini tuttu seni ta cennete kadar götürdü.3420
اهدنا گفتی صراط مستقیم ** دست تو بگرفت و بردت تا نعیم
Ey aziz kişi, ateştin, nur oldun... koruktun yaş ve kuru üzüm oldun.
نار بودی نور گشتی ای عزیز ** غوره بودی گشتی انگور و مویز
Tanrı doğrusunu daha iyi bilir ya, yıldızdın güneş kesildin...neşelen artık!
اختری بودی شدی تو آفتاب ** شاد باشد الله اعلم بالصواب
Ey Hak ziyası Hüsamettin, balını tut, süt havuzuna at da,
ای ضیاء الحق حسامالدین بگیر ** شهد خویش اندر فکن در حوض شیر
O süt, bozulmadan kurtulsun... lezzet denizinde lezzeti büsbütün fazlalaşsın.
تا رهد آن شیر از تغییر طعم ** یابد از بحر مزه تکثیر طعم
Elest denizinde ulaşsın. Deniz oldu mu her türlü bozulmadan kurtuldu demektir.3425
متصل گردد بدان بحر الست ** چونک شد دریا ز هر تغییر رست
Süt, bal denizine akacak bir yol bulursa da artık hiçbir âfete uğramaz, ekşiyip kesilmez.
منفذی یابد در آن بحر عسل ** آفتی را نبود اندر وی عمل
Ey Tanrı aslanı, aslancasına bir kükre de o kükreyiş ta yedinci göğe çıksın!
غرهای کن شیروار ای شیر حق ** تا رود آن غره بر هفتم طبق
Fakat usanmış bıkmış canın ne haberi olur ki? Fare, aslan kükreyişini ne bilsin?
چه خبر جان ملول سیر را ** کی شناسد موش غرهی شیر را
Gönlü deniz gibi engin ve yaradılışı iyi olanların istifadesi için ahvalini altın suyu ile yaz!
برنویس احولا خود با آب زر ** بهر هر دریادلی نیکوگهر
Bu cana canlar katan söz, Nil suyudur... Yarabbi sen onu Kipti’nin gözüne kan göster!3430
آب نیلست این حدیث جانفزا ** یا ربش در چشم قبطی خون نما
Kıpti’nin, Beni İsrail kabîlelerinden birine mensup olan bir adama “Dostluk ve kardeşlik hatırı için kendi niyetine Nil’den bir testi doldur,dudağıma dayada içeyim.Çünkü siz İsrailoğulları,kaplarınızı kendiniz için doldurdunuz mu arı duru su oluyor,biz Kıpti’ler doldurduk mu kan kesiliyor”diye yalvarması
لابه کردن قبطی سبطی را کی یک سبو بنیت خویش از نیل پر کن و بر لب من نه تا بخورم به حق دوستی و برادری کی سبو کی شما سبطیان بهر خود پر میکنید از نیل آب صاف است و سبوکی ما قبطیان پر میکنیم خون صاف است
Duydum ki bir kıpti, susuzluktan bunalıp İsrail oğullarının birisinin evine geldi;
من شنیدم که در آمد قبطیی ** از عطش اندر وثاق سبطیی
Dedi ki: Seninle dostum, arkadaşım... bugün de bir hacetim var, senden istemeye geldim.
گفت هستم یار و خویشاوند تو ** گشتهام امروز حاجتمند تو