English    Türkçe    فارسی   

4
3463-3512

  • İnadından Kuran, sana nasıl gelirse Şehname yahut Kilile ve Demine de öyle gelir!
  • İnayet sürmesi gözünü aydınlatır, açarsa doğrucuyla mecazı o vakit ayırt eder, anlarsın!
  • Yoksa koku almayan adama mis de bir, fışkı da... değil mi ki koku almıyor! 3465
  • Ululuk ıssı Tanrının sözünü okumaktan maksat kendini usançtan, elemden kurtarmaktır.
  • Çünkü vesvese ve gussa ateşi, bu sözle yatışır... bu söz, insanın derdine deva olur.
  • Bu kadar bir ateşi söndürmede akılca duru ve temiz su da birdir, sidik de!
  • Vesvese ateşini, su da sidik de... her ikisi de uykunun, dert ve gussa ateşini söndürmesi gibi söndürür.
  • Fakat Tanrının ruhlu sözü olan bu temiz suyun, 3470
  • Candan bütün vesveseleri tamamı ile giderdiğini bilsen gönül, gül bahçesinin yolunu bulur, o bahçeye varır.
  • Çünkü Tanrı kitaplarının sırrından bir koku alan, bağlarda, dere kıyılarında uçar durur.
  • Sen yoksa velilerin yüzünü de bizim gördüğümüz gibi midir sanırsın?
  • Peygamber bile müminler nasıl oluyor da benim yüzümü göremiyorlar diye hayrette kaldı.
  • Halk, nasıl oluyor da yüzümün nurunu görmüyorlar? Halbuki o nur, doğu güneşinin nurunu bile aştı... 3475
  • Yok, görüp duruyorlarsa bu şaşırma nedir? diyordu. Nihayet o yüz, gizlilikler âlemindedir diye vahiy geldi.
  • Yüzünü kâfirler görmesin diye sence ay ama halka göre bulut.
  • Bu şaraptan halk ve ileri gelenler içmesin diye sence tane ama halka göre tuzak!
  • Tanrı, “Onlar sana bakarlar” fakat hamam duvarındaki resimlere benzerler... “Bakarlar da görmezler” dedi.
  • Ey resme tapan, resim de o iki sönük gözle sana bakar,öyle görünür. 3480
  • Onun huzurunda terbiyeni takınırsın... fakat onun hiç aldırış etmediğini görünce neden bana riayet etmiyor ki diye hayretlere düşersin.
  • Neden bu güzel resim, sorularına cevap vermiyor... neden verdiğim selâmı almıyor?
  • Ben, ona yüzlerce secde ettiğim halde neden o, bir lûtfedip başını, sakalını oynatmıyor dersin?
  • Tanrı da dış âlemde görünmez, baş oynatmaz ama buna karşılık içine öyle bir zevk verir ki,
  • O zevk, iki yüz baş sallamaya değer... işte akıl ve can böyle baş sallar! 3485
  • Çalışıp çabalar akla hizmet edersen aklın sana yapacağı şey şudur: Seni doğru yola ulaştırır; bu yola ulaşma vesilelerini arttırır.
  • Tanrı sana açıkça baş sallamaz ama seni başlara başbuğ yapar!
  • Tanrı, sana gizlice öyle bir şey verir ki bütün dünyadakiler sana secde ederler.
  • Nitekim bir taşa da değer verdi mi o taş, yani altın, halka göre yüce olur.
  • Bir katra su, tanrı lûtfuna nail olur da inci kesilir, altını bile geçer. 3490
  • Beden topraktır, fakat Tanrı ona bir ışık verdi mi âlemi kaplamada, dünyayı zapt etmede ay gibi üstat olur.
  • Kendine gel... bu hükümdarlar, bir tılsımdan, ölü bir resimden ibarettirler. Fakat bakar gibi görünürler de ahmakların yollarını keserler.
  • Bakar, göz kırpar gibi görünürler de aptallar, onlara bir varlık verir, onları delil edinirler!
  • Kıpti’nin,İsrailoğlundan hayır dua dilemesi,İsrailoğlunun da Kıpti’ye hayır duada bulunması,duasının kerem sahiplerinin kerem sahibi,merhametlilerin merhametlisi Tanrı tarafından kabul edilmesi
  • Kıpti dedi ki: Sen bana bir duada bulun... çünkü benim gönlüm kapkara, bu yüzden de o ağız yok!
  • Dua et de belki bu gönlün kilidi açılır... çirkin, güzeller meclisinde yer alır. 3495
  • Çarpılmış kişi dua bereketiyle güzelleşir... yahut da bir şeytan, yeniden melek olur!
  • Yahut da kuru dal, Meryem’in elindeki kuvvetle misler kokar, yaş bir hale gelir, meyve verir!
  • İsrailoğlu o anda secdeye kapandı da dedi ki: Ey Tanrı, ey aşikâr ve gizli işleri bilen!
  • Kul, senden başka kimin huzurunda el kavuşturur? Dua da senden, duayı kabul etmede senden!
  • Önce duaya meyil veren de sensin... sonradan duayı kabul eden de sen! 3500
  • Evvel de sensin, âhır da sen... bizse arada söze bile gelmeyecek hiçin hiçi!   
  • Böyle söylenip dururken nihayet leğeni damdan düştü... gönlü kendinden geçti.
  • Dua ederken tekrar kendisine geldi... "İnsan, ancak çalıştığını elde eder!"
  • O dua ile meşgulken Kıpti'nin yüreği coştu. Ansızın bir nara attı, bir kükredi.
  • Dedi ki: "Durma, hemen bana iman ederken ne diyeceğini öğret de derhal eski zünnarımı keseyim! 3505
  • Canıma bir ateştir saldılar... bir şeytana , candan bir iltifattır ettiler.
  • Senin dostunum seni görmeden duramam... Allahya hamt olsun bu dostluk, nihayet elimi tuttu.
  • Sohbetlerin bir kimya idi herhalde... gönül evinden ayağın eksik olmasın!
  • Sen cennet fidanından bir daldın... ona yapıştım da beni cennete dek götürdü.
  • Bedenimi kapıp götüren bir seldi... bu sel, beni de lûtuf ve ihsan denizinin kıyısına dek iletti. 3510
  • Su ümidiyle sele doğru gittim; fakat denizi gördüm, kile kile inciler elde ettim."
  • İsrailoğlu ona hadi, şimdi su al diye tas getirdi. Kıpti dedi ki: Yürü git sular gözümde hor hakîr oldu.