English    Türkçe    فارسی   

4
3534-3583

  • Yukarı olsun, aşağı olsun onca her yer, hızlı hızlı yürümede... o, taştan topraktan nükteler duymada!
  • Halbuki halka bunların hepsi kapalı... her şey ölü görünmede... ben, bundan daha ziyade şaşılacak bir perde görmedim. 3535
  • Bütün mezarlar bizce bir. Fakat velilerin gözünde kimisi cennet bahçesi, kimisi cehennem çukuru!
  • Halk, Peygamber ekşi suratlı; neden böyle niye zevki yok ki derlerdi.
  • İleri gelenlerse derlerdi ki: Sizin gözünüze öyle görünüyor o.
  • Bir zamancağız bizim gözümüzle bakın da "Heletâ" daki gülüşleri görün hele!
  • O ters şey, armut ağacının üstünde öyle görünür... a genç ağaçtan in de bak! 3540
  • O armut ağacı, varlık ağacıdır... sen orada oldukça sana yeni şey eski görünür.
  • O ağacın üstünde oldukça âlem pis bir dikenlik, kızgın akreplerle, yılanlarla dopdolu bir yer görünür.
  • Fakat ağaçtan inersen derhal âlemi gül yüzlü dilberlerle, dadılarla, tayalarla dolu görürsün!
  • Kötü karının, kocasına o görünen kötü hayaller, armut ağacının üstünden adamın gözüne öyle görünür.. aşağıya in de hayaller gitsin demesi. Birisi, o adamın gördüğü hayal değildi ki derse şu cevabı veririz: Bu misaldir, mesel değil. Misalin bu kadar oluşu da kâfi. Eğer armut ağacına çıkmasaydı ister hayal olsun, ister hakikat gördüklerini görmeyecekti ya!
  • Bir kadın oynaşı ile aptal kocasının gözü önünde sevişip buluşmak istiyordu.
  • Kocasına a iyi talihli kişi, ağaca çıkıp meyve toplamak istiyorum dedi. 3545
  • Ağaca çıkınca kocasına baktı ağlamaya başladı.
  • Dedi ki: A merdut ahlâksız... üstündeki lûti kim?
  • Karı gibi onun altına yatmışsın... meğerse sen ne ibneymişsin!
  • Kocası senin başın döndü galiba... çünkü burada benden başka kimse yok dedi.
  • Kadın o üstüne binen kalpaklı herif kim, söyle hele diye birkaç kere daha sordu, söylendi. 3550
  • Adam,a kadın ağaçtan in; başın döndü; adam akıllı bunadın sen dedi.
  • Kadın, ağaçtan indi; kocası ağaca çıktı. Kadın da oynaşını göğsüne çekti.
  • Kocası bağırdı: A orospu maymun gibi üstüne çıkan o adam kim?
  • Kadın burada benden başka kimse yok ki dedi... kendine gel, senin başın döndü galiba, saçmalama.
  • Adam, bu sözü birkaç kere söylediyse de kadın, "Bu armut ağacından olacak! 3555
  • Ben de armut ağacının üstündeyken öyle şeyler gördüm be hey kaltaban!
  • Aşağıya inde bak... benden başka kimse yok, bütün bu hayaller armut ağacından!
  • Şaka ve lâtife bir şey belletmeye yarar... onu ciddi gibi dinle; görünüşte lâtife oluşuna kapılma!
  • Her ciddi şey, maskaralara göre maskaralık, şakadır... fakat akıllara göre de lâtifeler, ciddidir.
  • Aklı kıt olanlar armut ağacı ararlar... fakat bu armut ağacından o armut ağacına uzun bir yol var! 3560
  • Armut ağacından inde yürümeye koyul... senin gözün de kamaşmış yüzün de!
  • Bu ağaç, benliktir... evvelki varlıktır. İnsan, bu varlıkla kaldıkça gözü şaşı olur, olmayacak şeyler görür.
  • Fakat armut ağacından indin mi düşüncede de bir eğrilik, sapıklık kalmaz, gözde de sözde de!
  • O vakit bu ağacı,dalları yedinci kat göğe kadar yücelmiş büyük bir devlet ağacı olmuş görürsün.
  • Aşağı indin de ondan ayrıldın mı Allah, rahmetiyle o ağacı değiştirir. 3565
  • Bu aşağıya inme, bu tevazu yüzünden Allah gözüne doğru bir görüş kabiliyeti verir.
  • Doğru görüş kolay ve bedava olsaydı Mustafa Allahdan bu görüşü diler miydi?
  • Dedi ki: "Yarabbi, yukarıda olsun, aşağıda olsun, her cüzü bana olduğu gibi göster!"
  • Aşağıya indikten sonra yine o ağaca çık... çünkü artık o ağaç, "OL" emriyle değişmiş yeşermiştir.
  • Musa'nın ağacına dönmüştür bu ağaç! Pılını pırtını Musa'nın bulunduğu yere çekersen görürüsün ki, 3570
  • Bu ağacı ateş yeşertir, neşeli bir hale kor... dalı, "Şüphe yok ben Allahyım der durur!"
  • Gölgesinde bütün hacetler reva olur... işte ilâhî kimya böyledir.
  • Artık o benlik, o varlık helâl olur sana... çünkü onda ululuk ıssı Allahnın sıfatlarını görürüsün!
  • Eğri ağaç doğrulur, Allah'ı gösterir... "Kökü yerdedir dalları budakları gökte!"
  • O ağaca, yani Hz. Musa’ya: “Eğriliği bırak, doğru ol!” diye, mühim bir vahiy gelmiştir. (T.M.) 3575
  • Bu beden ağacı, Musa’nın asası gibidir. Musa’ya, “Onu elinden at” diye, emir gelmiştir. (T.M.)
  • Hz. Musa, onu yere atmadan evvel asa, değnekten başka bir şey değildi. Fakat Hz. Musa, onu emr-i ilahî ile tekrar eline alınca, iyileşti. (T.M.)
  • O asa, evvelce, koyunlara ağaçlardan yaprak çırpmak için kullanılırdı. Musa’nın elinde, Firavun’u ve tebaasını acze düşüren bir mucize oldu. (T.M.)
  • Firavun’a uyanların başına hakim kesildi, sularını kana tebdil etti. Ellerini başlarına vurmaya mecbur etti. (T.M.) 3580
  • Ekinlerini çekirgeler yedikleri için, tarlalarının mahsulü, kıtlık ile ölüm oldu. (T.M.)
  • Nihayet, onların akıbetine nazar eden ve imana gelmeyeceklerini anlayan Hz. Musa’dan, bila ihtiyar bir dua sadır oldu. (T.M.)
  • Bu cemaat doğrulmayacak olduktan sonra, bu kadar çalışmak ve mucizeler göstermek ne içindir? (T.M.)