Cevher ona derler ki varlığı, kendi kendine olsun... Onunla var olan, onun feri bulunan şey, arazdır.
جوهر آن باشد که قایم با خودست ** آن عرض باشد که فرع او شدست
Sen de Âdemoğluysan onun gibi ol, bütün zürriyetleri kendinde gör!
گر تو آدمزادهای چون او نشین ** جمله ذریات را در خود ببین
Testide ne vardır ki nehirde olmasın... Evde ne vardır ki şehirde bulunmasın!810
چیست اندر خم که اندر نهر نیست ** چیست اندر خانه که اندر شهر نیست
Bu âlem bir testidir, gönül de ırmak suyuna benzer. Bu âlem odadır, gönülse görülmedik ve şaşılacak şeylerle dolu bir şehir!
این جهان خمست و دل چون جوی آب ** این جهان حجرهست و دل شهر عجاب
Süleyman aleyhisselâm’ın, benim senin imana gelmeni istemem; ancak Allah rızası içindi; ne nefsinde, ne güzelliğinde, ne de saltanatında bir zerre garezim yok. Allah nuruyla gözüm açılsın, sen de görürsün demesi
پیدا کردن سلیمان علیهالسلام کی مرا خالصا لامر الله جهدست در ایمان تو یک ذره غرضی نیست مرا نه در نفس تو و حسن تو و نه در ملک تو خود بینی چون چشم جان باز شود به نورالله
Hemencecik gel... Ben, seni davet eden bir elçiyim... Ecel gibi şehveti öldürücüyüm, şehvete esir değil!
هین بیا که من رسولم دعوتی ** چون اجل شهوتکشم نه شهوتی
Hatta şehvetin olsa bile şehvette emîrim... Bir güzelin yüzünü görüp şehvet esiri olmam ben!
ور بود شهوت امیر شهوتم ** نه اسیر شهوت روی بتم
Aslımızın aslı, Halil ve bütün peygamberler gibi putları kıran kişilerdir.
بتشکن بودست اصل اصل ما ** چون خلیل حق و جمله انبیا
Ey esir, biz put haneye girsek bile puta secde etmeyiz, put bize secde eder.815
گر در آییم ای رهی در بتکده ** بت سجود آرد نه ما در معبده
Ahmed de put haneye gitti, Ebu Cehil de... Fakat bunun gitmesiyle onun gitmesi arasında pek büyük bir fark var!
احمد و بوجهل در بتخانه رفت ** زین شدن تا آن شدن فرقیست زفت
Bu put haneye girdi mi putlar baş kor, secdeye kapanır... O girdi mi ümmetler gibi putlara secde eder!
این در آید سر نهند او را بتان ** آن در آید سر نهد چون امتان
Şehvete mensup olan bu âlem de put hanedir... Hem peygamberlere yuvadır, hem kâfirlere!
این جهان شهوتی بتخانهایست ** انبیا و کافران را لانهایست
Fakat şehvet, pak kişilere kuldur... Halis altını ateş yakmaz!
لیک شهوت بندهی پاکان بود ** زر نسوزد زانک نقد کان بود
Kâfirler kalptır, temiz kişilerse altına benzerler. Her iki kısım da bu potanın içindedir.820
کافران قلباند و پاکان همچو زر ** اندرین بوته درند این دو نفر
Potaya kalp olan girdi mi hemen kararır... Altın girdi mi altınlığı belli olur.
قلب چون آمد سیه شد در زمان ** زر در آمد شد زری او عیان
Altın, elini kolunu açar da potaya atılır, ateş içinde hoş bir surette gülümser durur!
دست و پا انداخت زر در بوته خوش ** در رخ آتش همی خندد رگش
Âlemde cismimiz, bizim yüzümüzü örtmektedir... Biz, samanla örtülü deniz gibiyiz!
جسم ما روپوش ما شد در جهان ** ما چو دریا زیر این که در نهان
Din padişahına toprak diye bakma a bilgisiz! Melûn Şeytan da Âdem’e bu bakışla bakmıştı.
شاه دین را منگر ای نادان بطین ** کین نظر کردست ابلیس لعین
Sen söyle bana bakayım... Hiç bu güneş, balçıkla sıvanabilir mi?825
کی توان اندود این خورشید را ** با کف گل تو بگو آخر مرا
Nura yüzlerce toz toprak döksen yine görünür, yine baş gösterir, parlar!
گر بریزی خاک و صد خاکسترش ** بر سر نور او برآید بر سرش
Saman da nedir ki suyun yüzünü örtsün! Toprak da kim oluyor ki güneşi kapatabilsin!
که کی باشد کو بپوشد روی آب ** طین کی باشد کو بپوشد آفتاب
Kalk ey Belkıs, Ethem gibi padişâhcasına şu iki üç günlük saltanat dumanını dağıt!
خیز بلقیسا چو ادهم شاهوار ** دود ازین ملک دو سه روزه بر آر
Allah sırrını kutlasın, İbrahim Edhem’in arta kalan hikâyesi
باقی قصهی ابراهیم ادهم قدسالله سره
O iyi adlı, iyi sanlı padişah, bir gece tahtında otururken damda bir tıkırtı, bir hay huy duydu.
بر سر تختی شنید آن نیکنام ** طقطقی و های و هویی شب ز بام
Sarayın damında sert sert adımlar atılıyordu... Kendi kendine kimin ne haddine dedi.830
گامهای تند بر بام سرا ** گفت با خود این چنین زهره کرا
Sarayın penceresinden “Kim o... bu, insan olamaz, peri olmalı herhalde” diye seslendi.
بانگ زد بر روزن قصر او که کیست ** این نباشد آدمی مانا پریست
Hiç görülmemiş bir bölük halk, damdan başlarını indirdiler... Dediler ki: Kaybımız var, gece vakti onu arayıp duruyoruz.
سر فرو کردند قومی بوالعجب ** ما همی گردیم شب بهر طلب
İbrahim Edhem “Ne arıyorsunuz?” dedi. Dediler ki: Develerimizi! İbrahim Edhem “Damda deve arandığını kim görmüş?” deyince,
هین چه میجویید گفتند اشتران ** گفت اشتر بام بر کی جست هان
Dediler ki: “Peki... Öyleyse sen taht üstünde oturur, padişahlık ederken Allah’ı bulmayı nasıl arıyor, nasıl umuyorsun?”
پس بگفتندش که تو بر تخت جاه ** چون همی جویی ملاقات اله
İşte bu oldu, bundan sonra bir daha İbrahim Edhem’i kimse görmedi... Peri gibi insanların gözünden kayboldu!835
خود همان بد دیگر او را کس ندید ** چون پری از آدمی شد ناپدید
Kendisi, halkın gözü önündeydi ama manası gizliydi... Halk, sakaldan, hırkadan başka neyi görür ki?
معنیاش پنهان و او در پیش خلق ** خلق کی بینند غیر ریش و دلق
Kendi gözünden de kayboldu, halkın gözünden de... İşte ondan sonra zümrüdü anka gibi âlemde meşhur oldu.
چون ز چشم خویش و خلقان دور شد ** همچو عنقا در جهان مشهور شد
Hangi kuşun canı, Kaf dağına geldiyse bütün âlem onu söyler, ondan bahseder.
جان هر مرغی که آمد سوی قاف ** جملهی عالم ازو لافند لاف
Bu doğu nuru da Sebe’e vurunca Belkıs’a da, oradaki halka da bir velveledir düştü!
چون رسید اندر سبا این نور شرق ** غلغلی افتاد در بلقیس و خلق