English    Türkçe    فارسی   

5
1363-1412

  • Kadının keçileri, sanki bini bulmuştu, öyle neşelendi. Eşeğin şehvet ateşiyle kararsız bir hale düştü.
  • Hatta ne keçisi? O yakınlaşma kadını keçi haline getirdi. Ahmağı keçi haline getirmeye, hor hakir bir hale sokmaya şaşılmaz ki!
  • Şehvet isteği, gönlü sağır ve kör yaptı mı eşeği bile Yusuf gibi nurdan meydana gelmiş bir ateş parçası gösterir. 1365
  • Nice ateşten sarhoş olmuşlar vardır ki ateş ararlar, kendilerini de mutlak nur sanırlar.
  • Yalnız Tanrı kulu böyle değildir. yahut da Tanrı birisini çeker çevirir de yola getirir, yaprağı döndürür bu da başka!
  • Böyle olan o ateş hayali bilir, o hayalin yolda eğreti olduğunu anlar.
  • Hırs çirkinleri güzel gösterir. Yol afetleri içinde şehvetten beteri yoktur.
  • Şehvet yüz binlerce iyi adı kötüye çıkarmıştır. Yüz binlerce akıllı, fikirli adamı şaşkın bir hale getirmiştir. 1370
  • Bir eşeği bile Mısır Yusuf’u gibi güzel gösterdikten sonra o çıfıt, bir Yusuf’u nasıl gösterir?
  • Pisliği afsunu ile sana bal göstermede, iş inada bindi mi balı nasıl gösterir? Bir düşün artık.
  • Şehvet yemeden olur, az ye. Yahut bir kadın nikahla da kötülükten kaç.
  • Yedin içtin mi şehvet, seni harama çeker. Ele gireni elbet harcetmek gerektir.
  • Şu halde nikah Lâhavle okumaya benzer. Oku, yani bir kadın nikahla da şehvet, seni belaya düşürmesin. 1375
  • Madem ki, yemeye içmeye hırsın var, çabuk bir kadın al evlen. Yoksa bil ki kedi gelir yağlı kuyruğu kapar.
  • Sıçrayan eşeğin sırtına taş yükü vur, o kaçmadan, sıçramadan önce sırtına yükü yükle.
  • Ateşin ne yaptığını bilmezsin, savul oradan. Bu çeşit bilginle ateşin çevresinde dönüp dolaşma.
  • Ateşe çömleği koyup çorba pişirmeyi bilmiyorsan bil ki ne çömlek kalır, ne çorba.
  • Su hazır olmalı, ahçılığı da bilmelisin ki o tenceredeki çorba, dökülmeden, bozulmadan pişsin. 1380
  • Demircilik sanatını bilmiyorsan demirci ocağından geçerken sakalını bıyığını yakarsın.
  • Kadın kapıyı kapadı, sevine, sevine eşeği kendisine çekti, cezasını da tattı ya!
  • Eşeği çeke, çeke ahırın ortasına getirdi. O erkek eşeğin altına yattı.
  • O kahpe de muradına ermek üzere halayığın yattığını gördüğü sekiye yatmıştı.
  • Eşek ayağını kaldırıp aletini daldırdı. Eşeğin aletinden kadının içine bir ateştir düştü. 1385
  • Alışmış eşek kadına abandı, aletini ta hayalarına kadar sokar sokmaz kadın da geberdi.
  • Eşeğin aletinin hızından ciğeri parçalandı, damarları koptu birbirinden ayrıldı.
  • Soluk bile alamadan derhal can verdi. Seki bir yana düştü o bir yana.
  • Ahırın içi kanla doldu, kadın baş aşağı yıkıldı, öldü. Kötü bir ölüm, kadının canını aldı.
  • Kötü ölüm, yüzlerce rezillikle gelip çattı babacığım. Sen hiç eşeğin aletinden şehit olmuş insan gördün mü? 1390
  • Kuran’dan rezillikle azap edilmeyi duy da böyle kepazelikle can verme.
  • Bil ki bu hayvan nefis bir erkek eşektir. Onun altına düşmekse ondan daha kötü ve ayıp bir şeydir.
  • Nefis yolunda benlikle ölürsen bil ki hakikatte sen de o kadın gibisin.
  • Tanrı, nefsimize eşek sureti vermiştir. Çünkü suretler, huylara uygundur.
  • Kıyamette sırların açığa çıkması budur. Tanrı hakkı için eşeğe benzeyen nefisten kaç. 1395
  • Tanrı, kafirleri ateşle korkutmuştur. Onlar da ateşe utançtan hayırlıdır demişlerdir.
  • Tanrı hayır demiştir, o ateş, utançların aslıdır. Bu kadını öldüren şu ateş gibi.
  • Hırsından doyacak kadar yemek yemedi, daha fazla yemek istedi. Kötü ölüm lokması boğazına durdu.
  • A haris adam doyacak kadar ye, hatta yemeğin helva ve palüze bile olsa.
  • Tanrı, teraziye dil verdi. Aklını başına devşir de Kuran’dan Rahman suresini oku. 1400
  • Kendine gel de hırsından teraziyi bırakma. Hırs ve tamah seni azdıran bir düşmandır.
  • Hırs, hepsini ister fakat bütün lezzetlerden mahrum olur. A turp oğlu turp hırsa tapma.
  • O halayıkcağız hem gidiyor, hem de ah diyordu; a kadın sen ustayı yola saldın.
  • Ustasız is yapmak istedin. Bilgisizlikle canınla oynamaya kalkıştın.
  • Benden bir bilgidir çaldın, çaldın ama tuzağın ahvalini sormaya arlandın. 1405
  • Kuş, hem harmanından tane toplamalıydı, hem de boynuna ip dolaşmamalıydı.
  • Taneyi az ye bu kadar pis boğaz olma. “Yiyin” emrini okudunsa “İsraf etmeyin” emrini de oku.
  • Bu suretle tane yemekle beraber tuzağa da düşme. Bilgi ve kanaat ancak bunu icap ettirir.
  • Akıllı kişi dünyanın gamını yemez, nimetini yer. Bilgisizlerse nedamet içinde mahrum kalırlar.
  • Boğazlarına tuzağın ipi dolaştı mi tane yemek, hepsine haram olur. 1410
  • Kuş, tuzaktaki taneyi nasıl yer? Yemeye kalkışırsa tuzaktaki tane zehre döner.
  • Tuzaktaki taneyi gafil kuş yer, halkın bu dünya tuzağındaki nimetleri yemesi gibi.