English    Türkçe    فارسی   

5
1618-1667

  • Ey ümit hemen kalk, belini sıkıca bağla. Kalk ey ağlayan daima gül.
  • Çünkü ulu Tanrı üstünlük bakımından gözyaşını, şehitlerin kanları ile bir tutmadadır.
  • Tanrının, Adem aleyhisselam'ın bedenini yaratmak üzere bir avuç toprak alması için İsrafil aleyhisselam'ı yeryüzüne göndermesi.
  • Tanrımız bunun üzerine İsrafil’e, yürü dedi, avucunu toprakla doldur gel. 1620
  • İsrafil yeryüzüne geldi ama toprak, ağlayıp inlemeye başladı.
  • Dedi ki: Ey sür meleği, ey hayat denizi! Ölüler senin nefeslerinle dirilir.
  • Sür’u öyle bir kuvvetli üflersin ki halk, çürümüşken dirilir, mahşere gelir, o ovayı doldurur.
  • Su’ru üfler, haydin ey Kerbela şehitleri, kalkın!
  • Ey ölüm kılıcı ile helak olanlar, dallar, yapraklar gibi topraktan baş kaldırın dersin. 1625
  • Senin merhametin ve o tesirli nefesin yüzünden şu alem, dirilerle dolar.
  • Sen rahmet meleğisin, merhamet edersin. Sen Arşı taşımaktasın, ihsan ve lütufların kıblesisin.
  • Arş, ihsan ve adalet madenidir. Onun altıdan yargılamalarla dolu dört tane ırmak akmaktadır.
  • Süt, ebedi olan bal, şarap ve akar su ırmakları.
  • Bunlar arştan cennetlere giderler. Alemde o ırmaklardan çok az bir şey görünür. 1630
  • Gerçi o dört ırmağın burada görünen cüzleri bulanıktır ya. Neden? Acı yokluk zehrinden.
  • O dört ırmaktan şu kara toprağa bir yudumcuk serptiler de bir fitnedir kopardılar.
  • Bu suretle aşağılık kişiler, onların aslını arasınlar, bunu dilediler. Fakat adam olmayanlar bunlara kani olup gittiler.
  • Tanrı çocukları beslemek, yetiştirmek için sütü verdi, her kadının göğsünü bu süt ırmağına kaynak yaptı.
  • Şarap ırmağını, gamı defetmek, düşünceyi gidermek ve insana kuvvet ve cesaret vermek için üzümden akıttı. 1635
  • Bal ırmağına da arının için kaynak etti, o ırmağı bedendeki hastalıkları gidermek için akıttı.
  • Suyu da temizlenmek ve içip kanmak için herkese ihsan etti.
  • Bu suretle de bunları görüp asıllarını izlemeni diledi. Fakat ey herzevekil, sen bunlara kani oluverdin.
  • Şimdi toprağın başından geçenleri dinle. Bak, o kudret sahibi İsrafil’e ne efsunlar okuyor.
  • İsrafil’e karşı suratını ekşitti, yüzlerce şekilde yalvarıp yakardı. 1640
  • Ululuk ıssı pak Tanrı hakkı için dedi, bana bu kahrı helal görme.
  • Ben bu işten bir koku alıyorum, kafama bir kötü şüphedir girdi.
  • Sen rahmet meleğisin, merhamet edersin. Çünkü hama kuşu, hiçbir kuşu incitmez.
  • Ey dertlilere şifa ve rahmet olan melek, sen de o iki kişinin yaptıklarını yap.
  • İsrafil, çabucak padişahın tapısına döndü, özür getirdi olanları anlattı. 1645
  • Dedi ki: Yarabbi, görünüşte toprağı al diye emrettin ama içine onun aksini ilham ettin.
  • Kulağıma, toprağı al dedin, aklıma da bunun aksini emrettin.
  • Rahmet gazaptan fazladır, üstündür, üstün geldi ey işleri essiz, örneksiz olan ve iyi işler işleyen Tanrı.
  • Tanrının çevik Adem'in aleyhisselam’ın bedenini yoğurmak üzere bir avuç toprak alması için azim ve şiddet sahibi bir melek olan Azrail aleyhisselam'ı yollaması.
  • Tanri, Azrail’e “Çabuk git, o hayallere kapılmış toprağın halini gör.
  • O arık zalimi bul, hemen bir avuç torak al, gel” dedi. 1650
  • Kaza ve kader çavuşu Azrail, buyruğu yerine getirmek üzere toprak yuvarlağına geldi.
  • Toprak adeti veçhile yine feryada, ant vermeye başladı. Bir çok yeminler verdi.
  • “Ey has kul, ey arşı taşıyan, ey arşta da, ferste de emrine itaat edilen!
  • Tek ve merhametli Tanrı’nın rahmeti hakkı için git. Sana lütuflarda bulunan Tanrı hakkı için git.
  • Kendisinden başka tapılan bulunmayan, huzurunda kimsenin ağlayıp sızlanması ret edilmeyen padişah hakkı için” dedi. 1655
  • Fakat Azrail dedi ki: Bu afsunla gizli, aşikar buyruk sahibi olandan yüz çevirmem ben.
  • Toprak, O, ilim sahibi olmayı da emretti. İkisi de emir. Bilgi yolu ile lütfet de halim ol, o emri tut dedi ama,
  • Azrail, O, ya tevildir, ya kıyas. Apaçık emirde öyle tevile, kıyasa az uy.
  • Kendi düşünceni tevil etsen daha iyi. Başka hiçbir emre benzemeyen bu açık emri tevil etmekten daha yeğ.
  • Yalvarmana içim yanıp durmada. Acı gözyaşlarından gönlüm kanla doldu. 1660
  • Merhametsiz değilim, hatta o üç temiz melekten daha merhametliyim ben, senin derdinle dertleniyorum.
  • Ben bir yetime tokat atsam, halim bir adam da ona tatlı bir şey verse,
  • Bu tokat onun tatlısından daha hoştur. Eyvah Eğer o tatlıya kanarsa.
  • Feryadından ciğerim yanıyor. Fakat Tanri, bana başka bir çeşit lütuf öğretmede.
  • Gizli lütuf, kahırlar içindedir; değer biçilmez akikin pislik içinde oluşu gibi. 1665
  • Tanrı’nın kahrı, benim ilmimden yüz kat iyidir. Tanrı’dan canını esirgemek can çekişmektir.
  • Onun en kötü kahrı, iki alemin de ilminden iyidir. Ne güzeldir alemlerin rabbi ve ne iyidir onun yardımı.