Kendine gel bu gün o üç günün ilki. Bu gün zafer günü; firuze günü değil.
هین که امروز اول سه روزه است ** روز پیروزست نه پیروزه است
Padişahın derdine düşen her gönle anbean ay başı var. 1890
هر دلی که اندر غم شه میبود ** دم به دم او را سر مه میبود
Deli oldum da Mahmut’un hikayesiyle Eyaz’ın vasıflarını söyleyemedim kaldı gitti işte.
قصهی محمود و اوصاف ایاز ** چون شدم دیوانه رفت اکنون ز ساز
Söylenenler, hikayenin suretinden ibarettir, sureti anlayabileceklerin anlayışına, onların tasavvur aynalarına göre söylenmiştir. Bu hikayenin haki katındaki mukaddesliğe iner de söylemeye kalkışırsam utancımdan baş da kaybolur, sakal da, kalem de. Akıllı olana bir işaret yeter.
بیان آنک آنچ بیان کرده میشود صورت قصه است وانگه آن صورتیست کی در خورد این صورت گیرانست و درخورد آینهی تصویر ایشان و از قدوسیتی کی حقیقت این قصه راست نطق را ازین تنزیل شرم میآید و از خجالت سر و ریش و قلم گم میکند و العاقل یکفیه الاشاره
Çünkü filim rüyada Hindistan’ı gördü. Köy harab oldu, haraçtan ümidini kes.
زانک پیلم دید هندستان به خواب ** از خراج اومید بر ده شد خراب
Aklım fikrim zayi olduktan sonra nasıl nazım düzebilir, kafiyeye riayet edebilirim?
کیف یاتی النظم لی والقافیه ** بعد ما ضاعت اصول العافیه
Dertlerle deliliğim bir değil ki. Bende delilik içinde delilik var, delilik içinde delilik.
ما جنون واحد لی فی الشجون ** بل جنون فی جنون فی جنون
Yoklukta varlığı göreli bedenim gizli işaretlerden eridi bitti.1895
ذاب جسمی من اشارات الکنی ** منذ عاینت البقاء فی الفنا
Ey Eyaz aşkınla kıla döndüm, hikayeyi söylemeden kaldım, Artık sen benim hikayemi söyle.
ای ایاز از عشق تو گشتم چو موی ** ماندم از قصه تو قصهی من بگوی
Ben aşkla senin hikayeni çok söyledim. Artık ben hikayeye döndüm, sen benim hikayemi oku.
بس فسانهی عشق تو خواندم به جان ** تو مرا که افسانه گشتستم بخوان
Ey uyduğum zat, zaten okursun, ben okuyamam. Ben Tur dağına benzerim, sen Musa’sın bu da ses.
خود تو میخوانی نه من ای مقتدی ** من که طورم تو موسی وین صدا
Biçare dağ söz nedir, ne bilsin? Dağ, bomboştur, sözü Musa bilir.
کوه بیچاره چه داند گفت چیست ** زانک موسی میبداند که تهیست
Dağ, bilse bilse kadrince bilir. Beden ruh letafetinden çok az bir şeye maliktir.1900
کوه میداند به قدر خویشتن ** اندکی دارد ز لطف روح تن
Ten, hesaplarsan usturlaba benzer, güneşe benzeyen ruhun bir delilidir.
تن چو اصطرلاب باشد ز احتساب ** آیتی از روح همچون آفتاب
Gözü iyi görmeyen müneccimin usturlaba müracaatı zaruridir.
آن منجم چون نباشد چشمتیز ** شرط باشد مرد اصطرلابریز
Güneşi usturlapla hesaplaması lazımdır ki güneşin nerede bulunduğundan bir koku alsın.
تا صطرلابی کند از بهر او ** تا برد از حالت خورشید بو
Doğruyu usturlapla arayan can, gökyüzünü ve güneşi ne kadar bilebilir?
جان کز اصطرلاب جوید او صواب ** چه قدر داند ز چرخ و آفتاب
Sen göz usturlabı ile bakıp gördükçe alemi pek dar görürüsün. 1905
تو که ز اصطرب دیده بنگری ** درجهان دیدن یقین بس قاصری
Sen alemi gözünün alabildiği kadar görebilirsin. Halbuki alem nerede, sen neredesin? Neye bıyığını buruyorsun ya?
تو جهان را قدر دیده دیدهای ** کو جهان سبلت چرا مالیدهای
Ariflerin bir sürmesi vardır, onu ara da dereye benzeyen su gözün deniz kesilsin.
عارفان را سرمهای هست آن بجوی ** تا که دریا گردد این چشم چو جوی
Zerrece aklım fikrim varsa bu ne sevdadır, bu ne dağınık söz?
ذرهای از عقل و هوش ار با منست ** این چه سودا و پریشان گفتنست
Aklım, fikrim başımda yoksa benim bunda ne günahım var?
چونک مغز من ز عقل و هش تهیست ** پس گناه من درین تخلیط چیست
Benim günahım yok ama aklimi alan sevgilinin de günahı yok. Bütün akılların aklı onun huzurunda ölüp gitmede.1910
نه گناه اوراست که عقلم ببرد ** عقل جملهی عاقلان پیشش بمرد
Ey akıllara fitne salan, onları hayran eden, akılların senden başka sığınacağı yer yok.
یا مجیر العقل فتان الحجی ** ما سواک للعقول مرتجی
Beni çıldırttığın demden beri aklı hiç arzulamadım. Beni süsleyip bezediğin zamandan beri güzelliğe hiç haset etmedim.
ما اشتهیت العقل مذ جننتنی ** ما حسدت الحسن مذ زینتنی
Senin sevdana düşüp çıldırmam hoş ve iyi değil mi? Tanrı sana hayırlar versin, evet iyi de!
هل جنونی فی هواک مستطاب ** قل بلی والله یجزیک الثواب
O ister Arapça söylesin ister Farsça. Nerede bir kulak nerede bir akıl ki o sözleri anlasın.
گر بتازی گوید او ور پارسی ** گوش و هوشی کو که در فهمش رسی
Onun şarabı, her aklın harcı değil. Onun küpesi her kulağın oyuncağı değil. 1915
بادهی او درخور هر هوش نیست ** حلقهی او سخرهی هر گوش نیست
Bir kere daha delicesine geldim işte. Yürü, yürü ey can, çabuk bir zincir getir.
باز دیگر آمدم دیوانهوار ** رو رو ای جان زود زنجیری بیار
Fakat sevgilimin zülfünden başka iki yüz tane zincir olsa kırarım ha.
غیر آن زنجیر زلف دلبرم ** گر دو صد زنجیر آری بردرم
"İnsana bak, neden yaratıldı", hükmünce çarık ve kürke bakmanın sebebi
حکمت نظر کردن در چارق و پوستین کی فلینظر الانسان مم خلق
Yine Eyaz’ın aşk hikayesine dön. Çünkü o hikaye sırlarla dopdolu bir hazinedir.
بازگردان قصهی عشق ایاز ** که آن یکی گنجیست مالامال راز
Her gün o güzelim odaya çarığını postunu görmeye giderdi.
میرود هر روز در حجرهی برین ** تا ببیند چارقی با پوستین
Çünkü varlık, insanı adamakıllı sarhoş eder, aklını başından alır, utancını gönlünden. 1920
زانک هستی سخت مستی آورد ** عقل از سر شرم از دل میبرد
Önce gelenlerden nice yüz binlerce taifeyi varlık sarhoşluğu, bu geçitte yere yıktı.
صد هزاران قرن پیشین را همین ** مستی هستی بزد ره زین کمین
İblis de neden Adem benden üstün olsun ki deyip Azazil kesildi.
شد عزرائیلی ازین مستی بلیس ** که چرا آدم شود بر من رئیس
Ben hem hocayım hem hoca oğlu. Yüz binlerce hünere kabiliyetim var, her şeyi yapabilirim.
خواجهام من نیز و خواجهزادهام ** صد هنر را قابل و آمادهام
Hüner ve marifette kimseden aşağı değilim ki hizmet etmek üzere düşmanın önünde ayak üstü durayım.
در هنر من از کسی کم نیستم ** تا به خدمت پیش دشمن بیستم
Ben ateşten doğdum, o balçıktan. Ateşe karşı balçığın ne değeri vardır ki? 1925
من ز آتش زادهام او از وحل ** پیش آتش مر وحل را چه محل
Ben alemin en ulusu, zamanın övünülecek kişisiyken o vakit o neredeydi? dedi.
او کجا بود اندر آن دوری که من ** صدر عالم بودم و فخر زمن
"Tanrı,cinleri ateşin dumansız alevinden yarattı" dendiği gibi yine ulu Tanrı İblis hakkında "Şüphe yok ki o, cin tayfasındandı, rabbinin buyruğundan çıktı" buyurmuştur.
خلق الجان من مارج من نار و قوله تعالی فی حق ابلیس انه کان من الجن ففسق
Şeytanın can ateşi alevlenmede. O bir ateştir ki aslı gibi. “Çocuk babasının sırrıdır” denmiştir.
شعله میزد آتش جان سفیه ** که آتشی بود الولد سر ابیه
Hayır yanlış söyledim. O ateş Tanrı kahrıdır. Bu hususta bir sebep göstermeye ne hacet?
نه غلط گفتم که بد قهر خدا ** علتی را پیش آوردن چرا
Sebepsiz ve sebeplerle hiçbir münasebeti olmayan bir iş, ezelden beri daima olagelmektedir
کار بیعلت مبرا از علل ** مستمر و مستقرست از ازل
Onun sebepsiz ve illetsiz pak sanatına, ne sonradan yaratılan bir şeyin sebebi sığar, ne de sonradan yaratılan bir şey.1930
در کمال صنع پاک مستحث ** علت حادث چه گنجد یا حدث
Baba sırrı da ne oluyor? Babamız onun yaratışı. Yaradılış içtir, babaysa deriye benzer bir suret.
سر آب چه بود آب ما صنع اوست ** صنع مغزست و آب صورت چو پوست
Bil ki ey aşk fındığı, dostun aşktır. Canını iç haline getirmek ister de derini yırtar, döker.
عشق دان ای فندق تن دوستت ** جانت جوید مغز و کوبد پوستت
Sevgilisi deri olan kişinin derisini Tanrı, her an değiştirir durur.
دوزخی که پوست باشد دوستش ** داد بدلنا جلودا پوستش
Manen için, Ateşe hakimdir. Fakat kabukların, Ateşe ancak odun olabilir.
معنی و مغزت بر آتش حاکمست ** لیک آتش را قشورت هیزمست
Ateşin kudreti, içinde su olan tahta testinin dışındadır. 1935
کوزهی چوبین که در وی آب جوست ** قدرت آتش همه بر ظرف اوست
İnsanın sırrı ateşten üstündür. Hiç cehennemin maliki ateşte helak olur mu?
معنی انسان بر آتش مالکست ** مالک دوزخ درو کی هالکست
Şu halde sen, bedenini çoğaltma, mananın fazla olmasına bak ki Malik gibi ateşten üstün olasın.
پس میفزا تو بدن معنی فزا ** تا چو مالک باشی آتش را کیا
Halbuki sen deri üstüne deriye bürünüyor, derilere bürünmüş bir kurda dönüyorsun.
پوستها بر پوست میافزودهای ** لاجرم چون پوست اندر دودهای