English    Türkçe    فارسی   

5
1919-1968

  • Her gün o güzelim odaya çarığını postunu görmeye giderdi.
  • Çünkü varlık, insanı adamakıllı sarhoş eder, aklını başından alır, utancını gönlünden. 1920
  • Önce gelenlerden nice yüz binlerce taifeyi varlık sarhoşluğu, bu geçitte yere yıktı.
  • İblis de neden Adem benden üstün olsun ki deyip Azazil kesildi.
  • Ben hem hocayım hem hoca oğlu. Yüz binlerce hünere kabiliyetim var, her şeyi yapabilirim.
  • Hüner ve marifette kimseden aşağı değilim ki hizmet etmek üzere düşmanın önünde ayak üstü durayım.
  • Ben ateşten doğdum, o balçıktan. Ateşe karşı balçığın ne değeri vardır ki? 1925
  • Ben alemin en ulusu, zamanın övünülecek kişisiyken o vakit o neredeydi? dedi.
  • "Tanrı,cinleri ateşin dumansız alevinden yarattı" dendiği gibi yine ulu Tanrı İblis hakkında "Şüphe yok ki o, cin tayfasındandı, rabbinin buyruğundan çıktı" buyurmuştur.
  • Şeytanın can ateşi alevlenmede. O bir ateştir ki aslı gibi. “Çocuk babasının sırrıdır” denmiştir.
  • Hayır yanlış söyledim. O ateş Tanrı kahrıdır. Bu hususta bir sebep göstermeye ne hacet?
  • Sebepsiz ve sebeplerle hiçbir münasebeti olmayan bir iş, ezelden beri daima olagelmektedir
  • Onun sebepsiz ve illetsiz pak sanatına, ne sonradan yaratılan bir şeyin sebebi sığar, ne de sonradan yaratılan bir şey. 1930
  • Baba sırrı da ne oluyor? Babamız onun yaratışı. Yaradılış içtir, babaysa deriye benzer bir suret.
  • Bil ki ey aşk fındığı, dostun aşktır. Canını iç haline getirmek ister de derini yırtar, döker.
  • Sevgilisi deri olan kişinin derisini Tanrı, her an değiştirir durur.
  • Manen için, Ateşe hakimdir. Fakat kabukların, Ateşe ancak odun olabilir.
  • Ateşin kudreti, içinde su olan tahta testinin dışındadır. 1935
  • İnsanın sırrı ateşten üstündür. Hiç cehennemin maliki ateşte helak olur mu?
  • Şu halde sen, bedenini çoğaltma, mananın fazla olmasına bak ki Malik gibi ateşten üstün olasın.
  • Halbuki sen deri üstüne deriye bürünüyor, derilere bürünmüş bir kurda dönüyorsun.
  • Ateşin yiyeceği ancak deridir. Tanrı kahrı kibrin derisini yırtar, yüzer.
  • Bu kibirlenme, derinin bir neticesidir. Kibrin mevkii, malı, o sevgiliden, deriden meydana gelir. 1940
  • Bu kibirlenme nedir? İçten haberdar olmamak. Donan suyun güneşten gafil olusu gibi.
  • Fakat su güneşten haberdar oldu mu buzu kalmaz, yumuşar, ısınır akıverir.
  • İçi görmek, bütün bedeni hor etmek, aşık olmaktır. Çünkü bu taktirde bütün beden tamahtan ibaret olur. “Tamah eden alçalır” denmiştir.
  • Fakat içi görmeyen, deriyle kanaat eder. “Kanaat eden yüceldi” bağı, ona zindan olur.
  • Burada yücelik kafirliktir alçalmak din. Taş taşlıktan fani olmadıkça yüzüğe takılır mi? 1945
  • Hem hala taşsın, hem de ben diyor, varlık güdüyorsun. Halbuki senin yoksullanmanın, yok olmanın tam zamanı.
  • Kafir, daima mal ve mevki arar. Çünkü külhan, fışkı ile tavlanır.
  • Bu iki dadı, mal ve mevki, deriyi şişirir, yağla etle, kibirle, benlikle doldurur.
  • Kafirler gözlerini isin içine atmadılar da o yüzden deriyi iç sandılar.
  • Bu yola kılavuz İblistir. Çünkü mevki tuzağına ilk avlanan odur. 1950
  • Mal yılana benzer mevki ise ejderhadır. Tanrı erlerinin gölgesi bu ikisine de zümrüttür.
  • Yılanın o zümrütten gözü kamaşır, kör olur; yolcu da kurtulur.
  • O ulu, yani İblis, önce bu yola diken döşemiştir. Onun için her incinen, lanet şeytana der.
  • Yani bu dert, bana onun hilesinden geldi. Hilede ilk önce ayak olan odur demek ister.
  • Ondan sonra nice zamanlar geçmiş, niceleri gelip gitmiş, fakat herkes, onun yoluna ayak basmıştır. 1955
  • Yiğidim kim bir kötü adet koysa, ondan sonra halk körlüğünden o adete uysa.
  • Bütün o adeti işleyenlerin günahı, o adeti ilk koyana da yazılır. Çünkü o, baştır öbürleri kuyruk.
  • Fakat Adem, ben topraktan yaratıldım diye o çarıkla postu önüne koymuştur.
  • Eyaz gibi o da çarığını göz önünde tuttu, sonunda akıbeti Mahmut oldu.
  • Mutlak varlık yoklukları meydana getirip durur. Yokluktan başka var yaratan is yurdu var mi? 1960
  • Adam, yazılmış kağıda yazı yazar mı, yahut fidan dikilmiş fidanlığa tekrar fidan diker mi?
  • Yazmak için yazılmamış bir kağıt arar. Tohum ekmek için ekilmemiş bir yeri aktarır.
  • Sen de kardeş tohum ekilmemiş bir yol ol, yazılmamış beyaz bir kağıt kesil de,
  • “Nun vel kalem” yazısı ile şeref kazan, sana da o kerem sahibi tohum eksin.
  • Bu paluzeden tatmamış ol. Gördüğün mutfağı görmezlikten gel. 1965
  • Çünkü bu paluze insana sarhoşluk verir de postla çarık hatırından çıkar.
  • Can verme ve ölüm zamanı gelince sonra ah eder, o zaman hırkanı çarığını anarşin.
  • Fakat çirkinlik dalgasına dalmadıkça, sana bir sığınacak bulunmadıkça,