English    Türkçe    فارسی   

5
1927-1976

  • Şeytanın can ateşi alevlenmede. O bir ateştir ki aslı gibi. “Çocuk babasının sırrıdır” denmiştir.
  • Hayır yanlış söyledim. O ateş Tanrı kahrıdır. Bu hususta bir sebep göstermeye ne hacet?
  • Sebepsiz ve sebeplerle hiçbir münasebeti olmayan bir iş, ezelden beri daima olagelmektedir
  • Onun sebepsiz ve illetsiz pak sanatına, ne sonradan yaratılan bir şeyin sebebi sığar, ne de sonradan yaratılan bir şey. 1930
  • Baba sırrı da ne oluyor? Babamız onun yaratışı. Yaradılış içtir, babaysa deriye benzer bir suret.
  • Bil ki ey aşk fındığı, dostun aşktır. Canını iç haline getirmek ister de derini yırtar, döker.
  • Sevgilisi deri olan kişinin derisini Tanrı, her an değiştirir durur.
  • Manen için, Ateşe hakimdir. Fakat kabukların, Ateşe ancak odun olabilir.
  • Ateşin kudreti, içinde su olan tahta testinin dışındadır. 1935
  • İnsanın sırrı ateşten üstündür. Hiç cehennemin maliki ateşte helak olur mu?
  • Şu halde sen, bedenini çoğaltma, mananın fazla olmasına bak ki Malik gibi ateşten üstün olasın.
  • Halbuki sen deri üstüne deriye bürünüyor, derilere bürünmüş bir kurda dönüyorsun.
  • Ateşin yiyeceği ancak deridir. Tanrı kahrı kibrin derisini yırtar, yüzer.
  • Bu kibirlenme, derinin bir neticesidir. Kibrin mevkii, malı, o sevgiliden, deriden meydana gelir. 1940
  • Bu kibirlenme nedir? İçten haberdar olmamak. Donan suyun güneşten gafil olusu gibi.
  • Fakat su güneşten haberdar oldu mu buzu kalmaz, yumuşar, ısınır akıverir.
  • İçi görmek, bütün bedeni hor etmek, aşık olmaktır. Çünkü bu taktirde bütün beden tamahtan ibaret olur. “Tamah eden alçalır” denmiştir.
  • Fakat içi görmeyen, deriyle kanaat eder. “Kanaat eden yüceldi” bağı, ona zindan olur.
  • Burada yücelik kafirliktir alçalmak din. Taş taşlıktan fani olmadıkça yüzüğe takılır mi? 1945
  • Hem hala taşsın, hem de ben diyor, varlık güdüyorsun. Halbuki senin yoksullanmanın, yok olmanın tam zamanı.
  • Kafir, daima mal ve mevki arar. Çünkü külhan, fışkı ile tavlanır.
  • Bu iki dadı, mal ve mevki, deriyi şişirir, yağla etle, kibirle, benlikle doldurur.
  • Kafirler gözlerini isin içine atmadılar da o yüzden deriyi iç sandılar.
  • Bu yola kılavuz İblistir. Çünkü mevki tuzağına ilk avlanan odur. 1950
  • Mal yılana benzer mevki ise ejderhadır. Tanrı erlerinin gölgesi bu ikisine de zümrüttür.
  • Yılanın o zümrütten gözü kamaşır, kör olur; yolcu da kurtulur.
  • O ulu, yani İblis, önce bu yola diken döşemiştir. Onun için her incinen, lanet şeytana der.
  • Yani bu dert, bana onun hilesinden geldi. Hilede ilk önce ayak olan odur demek ister.
  • Ondan sonra nice zamanlar geçmiş, niceleri gelip gitmiş, fakat herkes, onun yoluna ayak basmıştır. 1955
  • Yiğidim kim bir kötü adet koysa, ondan sonra halk körlüğünden o adete uysa.
  • Bütün o adeti işleyenlerin günahı, o adeti ilk koyana da yazılır. Çünkü o, baştır öbürleri kuyruk.
  • Fakat Adem, ben topraktan yaratıldım diye o çarıkla postu önüne koymuştur.
  • Eyaz gibi o da çarığını göz önünde tuttu, sonunda akıbeti Mahmut oldu.
  • Mutlak varlık yoklukları meydana getirip durur. Yokluktan başka var yaratan is yurdu var mi? 1960
  • Adam, yazılmış kağıda yazı yazar mı, yahut fidan dikilmiş fidanlığa tekrar fidan diker mi?
  • Yazmak için yazılmamış bir kağıt arar. Tohum ekmek için ekilmemiş bir yeri aktarır.
  • Sen de kardeş tohum ekilmemiş bir yol ol, yazılmamış beyaz bir kağıt kesil de,
  • “Nun vel kalem” yazısı ile şeref kazan, sana da o kerem sahibi tohum eksin.
  • Bu paluzeden tatmamış ol. Gördüğün mutfağı görmezlikten gel. 1965
  • Çünkü bu paluze insana sarhoşluk verir de postla çarık hatırından çıkar.
  • Can verme ve ölüm zamanı gelince sonra ah eder, o zaman hırkanı çarığını anarşin.
  • Fakat çirkinlik dalgasına dalmadıkça, sana bir sığınacak bulunmadıkça,
  • O doğru düzen gemiyi aklına bile getirmez, çarık ve pöstekine göz bile atmazsın.
  • Fakat yokluk denizine daldın da aciz oldun mu sevgi davasına düşer,“Rabbimiz kendimize zulmettik” demeye kalkışırsın. 1970
  • Şeytan der ki: Hele şu hama bakin. Şu vakitsiz öten horozun kesin başını.
  • Bu huy Eyaz’ın zekasından uzaktır. Yalvarıp yakarmadan namaz kılmaz o.
  • O, önceden de gökteki horozdur. Onun nazarları tam zamanındadır.
  • "Her şeyi, nasılsa bize öyle göster" hadisiyle "Perde kalksa, bildiğimden, gördüğümden fazla bir şey görmez ve bilmezdim" sözünün ve "Kime kötü gözle bakarsan bil ki kendi varlık dairenden bakmada, sen fena olduğundan onu fena görmedesin" beytinin manası. Eğri merdiven basamağının gölgesi eğri olur.
  • Ey horozlar, ötmeyi para için değil, Tanrı için ötenden öğrenin.
  • Yalancı sabah gelir, onu aldatamaz. Yalancı sabahı, ona iyilik ve kötülük alemidir. 1975
  • Dünya ehlinin aklı, noksan olduğundan yalancı sabahı, sahici sabah sanırlar.