Tilki, eşek hilemizi sınadıysa da bununla bera-berbu hileye yüzlerce sınamayı unutur gider.
تجربه گر دارد او با این همه ** بشکند صد تجربه زین دمدمه
Belki o gevşek huylu tövbesini bozar da bunun seyyiesine uğrar demekteydi.2590
بوک توبه بشکند آن سستخو ** در رسد شومی اشکستن درو
Aht ve tövbeyi bozmak, insanı belâya uğratır. Hattâ çarpar. Nitekim cumartesi günleri, iş işlememeye memur olan yahudilerle İsa'nın maidesini yiyenler hakkında "Onları çarpıp maymun ve domuz haline getirdik" dendi. Bu ümmette, gönül çarpılır, kıyametteyse bedene gönlün suretini verirler.
در بیان آنک نقض عهد و توبه موجب بلا بود بلک موجب مسخ است چنانک در حق اصحاب سبت و در حق اصحاب مایدهی عیسی و جعل منهم القردة و الخنازیر و اندرین امت مسخ دل باشد و به قیامت تن را صورت دل دهند نعوذ بالله
Ahdi, tövbeyi bozmak, sonunda insanı lanete uğratır.
نقض میثاق و شکست توبهها ** موجب لعنت شود در انتها
Cumartesi günlerinde iş işlememeye memur olan Yahudiler, tövbelerini bozdular da çarpılıp helak oldular.
نقض توبه و عهد آن اصحاب سبت ** موجب مسخ آمد و اهلاک و مقت
Tanrı, o kavmi maymun şekline soktu. Çünkü inada girişip Tanrı ahdini bozdular.
پس خدا آن قوم را بوزینه کرد ** چونک عهد حق شکستند از نبرد
Bu ümmette beden çarpılması yoktur. Fakat ey akıllı fikirli adam, gönül, çarpılması vardır.
اندرین امت نبد مسخ بدن ** لیک مسخ دل بود ای بوالفطن
Bir adamın gönlü maymun gönlüne döndü mü bedeni de maymunun gönlünden daha aşağı olur.2595
چون دل بوزینه گردد آن دلش ** از دل بوزینه شد خوار آن گلش
O eşeğin gönlü de hakikatten haberdar olsaydı, bir hünere nail olmuş bulunsaydı sureti yüzünden hor olur muydu hiç?
گر هنر بودی دلش را ز اختبار ** خوار کی بودی ز صورت آن حمار
Ashabı kehf'in köpeğinin huyu iyiydi, fakat sureti, köpek suretindeydi. Fakat bu sureti, ona bir noksan verdi mi?
آن سگ اصحاب خوش بد سیرتش ** هیچ بودش منقصت زان صورتش
Yahudiler, halk zahirî azabı görsün diye zahiren çarpıldılar.
مسخ ظاهر بود اهل سبت را ** تا ببیند خلق ظاهر کبت را
Fakat iç âleminden bunlardan başka yüz binlercesi, tövbesini bozma yüzünden domuz ve eşek oldu.
از ره سر صد هزاران دگر ** گشته از توبه شکستن خوک و خر
Tilkinin, ikinci defa kandırmak üzere o kaçan eşeğin yanına gelmesi
دوم بار آمدن روبه بر این خر گریخته تا باز بفریبدش
Tilki, çabucak eşeğin yanına geldi. Eşek, senin gibi dosttan çekinmek gerek.2600
پس بیامد زود روبه سوی خر ** گفت خر از چون تو یاری الحذر
A adam olmayan dedi, ben sana ne yaptım da beni ejderhanın yanına götürdün?
ناجوامردا چه کردم من ترا ** که به پیش اژدها بردی مرا
Bana kinlenmene sebep neydi? Yaradılışlıdaki kötülükten başka ne sebep vardı buna a inatçı?
موجب کین تو با جانم چه بود ** غیر خبث جوهر تو ای عنود
Ona hiçbir eziyet vermediği, dokunmadığı halde gencin ayağını sokan akrep gibi hani.
همچو کزدم کو گزد پای فتی ** نارسیده از وی او را زحمتی
Yahut da bizden kendisine bir kötülük gelmediği halde can düşmanımız olan Şeytan gibi.
یا چو دیوی کو عدوی جان ماست ** نارسیده زحمتش از ما و کاست
Şeytan, tabiatı bakımından insana düşmandır. İnsanın helak oluşuna sevinir.2605
بلک طبعا خصم جان آدمیست ** از هلاک آدمی در خرمیست
O, her an adamın peşine düşer, bir türlü bırakmaz. Huyunu, çirkin tabiatını bırakır mı hiç.
از پی هر آدمی او نسکلد ** خو و طبع زشت خود او کی هلد
Çünkü onun içindeki kötülük, sebep yokken onu zulme, düşmanlığa çeker.
زانک خبث ذات او بیموجبی ** هست سوی ظلم و عدوان جاذبی
Her an, seni bir kuyuya atmak için bir otağa çağırır.
هر زمان خواند ترا تا خرگهی ** که در اندازد ترا اندر چهی
Baş aşağı havuza yuvarlamak için filân yerde bir havuz var, dereler akıyor der durur.
که فلان جا حوض آبست و عیون ** تا در اندازد به حوضت سرنگون
Vahye nail olan, gözü açık bulunan Âdem'i bile o melun, kötülüğe, şerre düşürdü.2610
آدمی را با همه وحی و نظر ** اندر افکند آن لعین در شور و شر
Âdem'in geçmişte bir suçu yoktu, ona bir zarar vermemişti, bir haksızlıkta bulunmamıştı.
بیگناهی بیگزند سابقی ** که رسد او را ز آدم ناحقی
Tilki dedi ki: O bir büyü, bir tılsımdı, senin gözüne aslan göründü.
گفت روبه آن طلسم سحر بود ** که ترا در چشم آن شیری نمود
Yoksa ben, beden bakımından senden zayıfım, öyle olduğu halde gece gündüz orada otlamaktayım..
ورنه من از تو به تن مسکینترم ** که شب و روز اندر آنجا میچرم
O çeşit bir tılsım yapmasalar da her obur, doğru oraya koşardı.
گرنه زان گونه طلسمی ساختی ** هر شکمخواری بدانجا تاختی
Fillerle, ejderhalarla dolu aç bir dünya durup dururken hiç tılsım olmadıkça yazı, öyle yemyeşil durur mu?2615
یک جهان بینوا پر پیل و ارج ** بیطلسمی کی بماندی سبز مرج
Ben, öyle korkunç bir şey görürsen sakın korkma diyecektim ama,
من ترا خود خواستم گفتن به درس ** که چنان هولی اگر بینی مترس
Gönlüm, haline yandı, o derde daldım da aklımdan çıktı.
لیک رفت از یاد علم آموزیت ** که بدم مستغرق دلسوزیت
Seni köpek gibi acıkmış, perişan bir hakle görünce koşa koşa gelsin diye seğirttim.
دیدمت در جوع کلب و بینوا ** میشتابیدم که آیی تا دوا
Yoksa sana tılsımı anlatacak, sana bir hayal görünür ama aslı yoktur diyecektim.
ورنه با تو گفتمی شرح طلسم ** که آن خیالی مینماید نیست جسم
Eşeğin tilkiye cevabı
جواب گفتن خر روباه را
Eşek dedi ki: Hadi ey düşman, çekil önümden, çekil de çirkin suratını görmeyeyim.2620
گفت رو رو هین ز پیشم ای عدو ** تا نبینم روی تو ای زشترو
Seni kötü talihli bir hale getiren Tanrı, çirkin suratını da kerih ve pek berbat bir hale soktu.
آن خدایی که ترا بدبخت کرد ** روی زشتت را کریه و سخت کرد
Bana hangi suratla geliyorsun? Gergedanın yüzü bile bu kadar kalın derili değildir.
با کدامین روی میآیی به من ** این چنین سغری ندارد کرگدن
Seni çayıra götüreyim diye apaçık canıma kastettin.
رفتهای در خون جانم آشکار ** که ترا من رهبرم تا مرغزار
Azrail'i gözlerimle gördüm. Sonra da yine bana düzen kurmaya, beni kandırmaya savaşıyorsun ha!
تا بدیدم روی عزرائیل را ** باز آوردی فن و تسویل را
Ben ister eşek olayım, ister eşeklerin kusuru. Nihayet benim de canım var. Bunu nasıl feda edebilirim?2625
گرچه من ننگ خرانم یا خرم ** جانورم جان دارم این را کی خرم
O gördüğüm amansız korkuyu çocuk görseydi derhal kocalırdı.
آنچ من دیدم ز هول بیامان ** طفل دیدی پیر گشتی در زمان
O korkudan, o heybetten kendimi cansız, gönülsüz bir halde dağdan baş aşağı attım.
بیدل و جان از نهیب آن شکوه ** سرنگون خود را در افکندم ز کوه
O perdesiz azabı görür görmez ayağım, kakıldı kaldı.
بسته شد پایم در آن دم از نهیب ** چون بدیدم آن عذاب بیحجاب
Tanrıya ahdettim. Yarabbi dedim, ayağımdaki şu bağı çöz.
عهد کردم با خدا کای ذوالمنن ** برگشا زین بستگی تو پای من
Bundan böyle kimsenin vesvesesine kanmayayım, ey lûtuflar sahibi Tanrı, ey yardımcım, ahtım olsun, nezrim olsun! 2630
تا ننوشم وسوسهی کس بعد ازین ** عهد کردم نذر کردم ای معین
Tanrı, o anda ayağımın bağını çözdü. O dua ve sızlanma, o niyaz yüzünden ayağım çözüldü.
حق گشاده کرد آن دم پای من ** زان دعا و زاری و ایمای من
Yoksa o erkek aslan bana yetişseydi halim ne olurdu? Aslanın pençesi altında eşek ne hale gelir?
ورنه اندر من رسیدی شیر نر ** چون بدی در زیر پنجهی شیر خر
Yine o aç aslan hileyle seni bana yolladı değil mi a kötü arkadaş?
باز بفرستادت آن شیر عرین ** سوی من از مکر ای بس القرین
Herkesin, kendisine muhtaç olduğu ihtiyacı bulunmayan pâk Tann'nın zatına and olsun ki kötü yılan bile kötü arkadaştan yeğdir.
حق ذات پاک الله الصمد ** که بود به مار بد از یار بد
Çünkü kötü yılan, insanın yalnız canını alır. Kötü arkadaşsa insanı cehenneme sürer, orasını adama durak eder.2635
مار بد جانی ستاند از سلیم ** یار بد آرد سوی نار مقیم