English    Türkçe    فارسی   

5
2635-2684

  • Çünkü kötü yılan, insanın yalnız canını alır. Kötü arkadaşsa insanı cehenneme sürer, orasını adama durak eder. 2635
  • İnsanın, düşüp kalktığı adamla konuşa görüşe, huyiyle huylanır. Gönül arkadaşının huyunu kapar.
  • O sana gölge saldı mı mayasız olduğu için senin mayanı çalar.
  • Aklın, sarhoş bir ejderha bile olsa kötü arkadaş, bil ki zümrüttür.
  • Aklının gözünü çıkarır, kör eder. Onun kınaması, seni taunun eline teslim eder.
  • Tilkinin eşeğe cevap vermesi
  • Tilki dedi ki: Bizim safımızda tortu yoktur. Fakat vehme gelen hayallerde, küçümsenecek şeyler değildir. 2640
  • Ey sâf ve bön adam, bütün bunlar, senin vehmindir. Yoksa sana karşı hiçbir gıllügişim yok.
  • Kötü hayaline kapılıp bana bakma. Dostlara karşı neden kötü zanda bulunuyorsun?
  • Sâf kardeşler hakkında iki zanda bulun. Zahiren onlardan cefa bile görsen haklarında kötü düşünceye kapılma.
  • Bu kötü hayal, bu kötü zan, meydana çıktı mı yüz binlerce dostu birbirinden ayırır.
  • Seni esirgeyen biri, sana cevreder, seni sınarsa hakkında kötü zanna düşmemek gerektir. Akıl kârı budur. 2645
  • Hele ben hiç kötü değilim. Adım kötüye çıkmış ama aldırma. O gördüğüm aslan değildi, tılsımdı.
  • O uğradığın şey kötü bile olduysa yine dostlar, o hatayı affederler.
  • Vehim ve tamahla korku âlemi, yolcuya pek büyük bir settir.
  • Bu nakışlar, bu hayal suretleri, dağ gibi Halil'e bile zarar verdi.
  • Cömert İbrahim bile vehim âlemine düşünce : "Bu, benim rabbimdir" dedi. 2650
  • Tevil incisini delen o zat, yıldızı görünce böyle dedi işte.
  • Gözleri bağlayan vehim ve hayal âlemi, öyle bir dağı bile yerinden oynattı.
  • O bile "Bu, benim rabbimdir" dedi. Artık, eşeği ne hale kor, bir düşün!
  • Dağ gibi akıllar bile vehim deniziyle hayal girdabına gark olur.
  • Bu kötülük tufanı, dağlan bile aşarken Nuh gemisine binenlerden başka kim aman bulur? 2655
  • Yakîn yolunun bekçisi olan bu hayal yüzünden din ehli, tam yetmiş iki fırka oldu.
  • Yalnız yakîn eri, vehim ve hayalden kurtulur. Kaşının kılını yeni ay sanmaz.
  • Fakat bir kimseye Ömerin nuru, dayanç olmadıkça onun eğri kaşı yolunu vurur.
  • Yüz binlerce koskocaman gemi, vehim denizinde paramparça olmuştur.
  • Bunların en aşağısı akıllı ve filozof Firavun'dur. Onun ayı da vehim burcunda tutulup gitti. 2660
  • Hiç kimse orospu kadın kimdir bilmez. Bilen, o kadını iyice tanıyan da hakkında şüpheye düşmez.
  • Vehmin, seni şaşkın bir hale getirdiyse nede öbür vehmin etrafında dönüp dolaşırsın?
  • Ben kendi benliğimden âciz kaldım. Sen neden benlikle dolu bir halde önümde duruyorsun?
  • Canla başla benlikten, varlıktan kurtulmayı istiyorum ki onun o güzelim savlicanına top olayım.
  • Kim benliğinden kurtulursa bütün benlikler onun olur. Kendisine dost olmadığı için herkese dost kesilir. 2665
  • Nakışsız bir ayna haline gelir, değer kazanır| Çünkü bütün nakışları aksettirir.
  • Tanrı sırrını kutlu etsin, Gazneli Şeyh Muhammed-i Serrezi'nin hikâyesi
  • Gazne'de bilgiler emen bir zahit vardı. Adı Muhammed'di, Künyesi Serrezi.
  • Her gece üzüm çotuğunun ucunu yer, onunla iftar ederdi. Yedi yıl bu haldeydi.
  • Varlık padişahından birçok şaşılacak şeyler gördü. Fakat maksadı padişahın cemalini görmekti.
  • O kendine doymuş er, bir dağ başına çıktı. Dedi ki: Ya bana kendini göster, yahut kendimi dağdan atacağım. 2670
  • Tanrı dedi ki: O ihsanın zamanı gelmedi. Kendini atarsan da ölmezsin, ben seni öldürmem.
  • Şeyh, iştiyakından kendisini o yüce dağdan derin bir suya attı.
  • O canına doymuş er ölmedi. Ölümden kurtulduğuna feryadetmeğe başladı.
  • Çünkü bu yaşayış ona ölüm gibi görünmedeydi. İş onca tersineydi.
  • O, gayb âleminden ölüm istiyor, hayatım ölümümdedir deyip duruyordu. 2675
  • Ölümü, hayat gibi kabul etmede, helakine gönül vermedeydi.
  • Ali gibi kılıçla hançer, ona reyhan kesilmiş, nerkisle nesrin, canına düşman olmuştu.
  • Açıklıktan da ileri, gizlilikten de ileri bir duyulmamış ses geldi: Yürü, ovayı bırak, şehire git!
  • Dedi ki: Ey kıldan kıla bütün gizliliklerimi bilen Tanrı, şehirde ne yapayım? Söyle.
  • Tanrı dedi ki: Nefsini alçaltma için Abbas-ı Debs gibi rüsvay ol, dilen. 2680
  • Bir müddet zenginlerden para topla, yoksullara dağıt.
  • Bir müddet hizmetin budur. Şeyh, baş üstüne ey canımın sığındığı Tann dedi.
  • Mahlûkatın Tanrısiyle o zahit arasında birçok sual cevap, birçok macera oldu.
  • Öyle ki yerle gök bunlarla nurlandı. Bütün bu sözler, dillere destan oldu.