Borçluları borcundan kurtar. Alem döşemesini yağmur gibi yeşert.
وام داران را ز عهده وا رهان ** همچو باران سبز کن فرش جهان
Bu yıl da işi buydu ancak. Din rabbinin kesesinden boyuna altın verirdi.
بود یک سال دگر کارش همین ** که بدادی زر ز کیسهی رب دین
Kara toprak, elinde altın kesilirdi. Hâtemi Tay, onun safında âdeta bir yoksuldu.
زر شدی خاک سیه اندر کفش ** حاتم طایی گدایی در صفش
Şeyhin, isteyen kişi söylemeden içindekini bilmesi, borçluların ne kadar borcu olduğunu anlaması. Bu "Halkıma benim sıfatlarımla görün" hadîsi kutsinin nişanesidir.
دانستن شیخ ضمیر سایل را بی گفتن و دانستن قدر وام وامداران بی گفتن کی نشان آن باشد کی اخرج به صفاتی الی خلقی
Yoksul, ihtiyacını söylemese de o bilir, ne kadar ihtiyacı varsa verirdi.
حاجت خود گر نگفتی آن فقیر ** او بدادی و بدانستی ضمیر
O beli bükülmüş yoksulun gönlünde ne varsa ne fazla, ne noksan, o kadar verirdi ona.2800
آنچ در دل داشتی آن پشتخم ** قدر آن دادی بدو نه بیش و کم
Ona, ne bildin ki bu kadar istiyor, bunu nerden anladın? derlerdi.
پس بگفتندی چه دانستی که او ** این قدر اندیشه دارد ای عمو
Derdi ki: Gönül evi bomboş, cennet gibi nasıl ki orada da (cennette) fakr ve ihtiyâç yoktur âdeta.
او بگفتی خانهی دل خلوتست ** خالی از کدیه مثال جنتست
Orada yalnız Tanrı sevgisi var. Onun vuslatı hayalinden başka hiç kimsecikler yok.
اندرو جز عشق یزدان کار نیست ** جز خیال وصل او دیار نیست
Ben evi, iyi kötü, her şeyden sildim, süpürdüm. Evim, tek Tanrının sevgisiyle dolu.
خانه را من روفتم از نیک و بد ** خانهام پرست از عشق احد
Orada Tanrıdan başka ne görürsem benim malan değildir, benden bit şey isteyen yoksulun malıdır.2805
هرچه بینم اندرو غیر خدا ** آن من نبود بود عکس گدا
Suda bir hurma fidanı, yahut hurmanın kırılıp eğilmiş, yeni aya dönmüş dalı görününce o akis, dışarıdaki fidanın, dışarıdaki dalın aksidir.
گر در آبی نخل یا عرجون نمود ** جز ز عکس نخلهی بیرون نبود
Suda bir suret görürsen o, dışarıda bulunan şeyin aksidir yiğidim.
در تگ آب ار ببینی صورتی ** عکس بیرون باشد آن نقش ای فتی
Fakat suyun pislikten arınması için beden ırmağını temizlemek, arıtmak şarttır.
لیک تا آب از قذی خالی شدن ** تنقیه شرطست در جوی بدن
Bu suretle onda bir bulanıklık ve çerçöp kalmamalı ki yüzün, içine aksetsin, görünsün.
تا نماند تیرگی و خس درو ** تا امین گردد نماید عکس رو
A adamcağız, bedeninde toprakla karışmış sudan başka ne var? Söyle. A gönül düşmanı, suyu, topraktan arıt.2810
جز گلابه در تنت کو ای مقل ** آب صافی کن ز گل ای خصم دل
Halbuki sen, her an yemekle, içmekle o dereye daha fazla toprak dökmede, o suyu daha fazla bulandırmadasın.
تو بر آنی هر دمی کز خواب و خور ** خاک ریزی اندرین جو بیشتر
Şeyhin, herkesin içinden geçeni bilmesinin sebebi
سبب دانستن ضمیرهای خلق
O suyun içinde hiçbir şeycikler bulunmadığında " yüzler, ona akseder, orada görünür.
چون دل آن آب زینها خالیست ** عکس روها از برون در آب جست
Halbuki senin için temizlenmemiş. Evin, Şeytanla, adam olmayanlarla, canavarlarla dolu.
پس ترا باطن مصفا ناشده ** خانه پر از دیو و نسناس و دده
A eşek, inadından eşeklikte kalakaldın. Nerden Mesih'e ait ruhlardan bir koku alacaksın?
ای خری ز استیزه ماند در خری ** کی ز ارواح مسیحی بو بری
Orada bir hayal başgösterse hangi pusudan çıktığını nerden bileceksin?2815
کی شناسی گر خیالی سر کند ** کز کدامین مکمنی سر بر کند
İçteki hayallerin süpürülmesi için beden, riyazatla hayale döner.
چون خیالی میشود در زهد تن ** تا خیالات از درونه روفتن
Eşeğin hile yüzünden tilkiye alet olması
غالب شدن مکر روبه بر استعصام خر
Eşek bir hayli çalıştı, tilkiden korundu. Fakat köpek gibi acıkmıştı, açlı kendisine eş olmuştu.
خر بسی کوشید و او را دفع گفت ** لیک جوع الکلب با خر بود جفت
Hırsı üstün geldi, sabrı zayıfladı. Ekmek sevdası, nice boğazlan yırtmıştır.
غالب آمد حرص و صبرش بد ضعیف ** بس گلوها که برد عشق رغیف
Kendisine hakikatler keşfedilen Peygamber, onun için "Az kaldı yoksulluk, küfür olayazdi" dedi.
زان رسولی کش حقایق داد دست ** کاد فقر ان یکن کفر آمدست
O eşek, açlığa tutsak olmuştu. Hileyse bile dedi, tut ki öldüm.2820
گشته بود آن خر مجاعت را اسیر ** گفت اگر مکرست یک ره مرده گیر
Bari bu açlık azabından kurtulurum ya. Yaşayış buysa ölüm bence daha iyi.
زین عذاب جوع باری وا رهم ** گر حیات اینست من مرده بهم
Önce tövbe etmiş, and içmişti ama nihayet eşekliğinden tövbesini de bozdu, andını da.
گر خر اول توبه و سوگند خورد ** عاقبت هم از خری خبطی بکرد
Hırs, insanı kör, ahmak eder, bilgisiz bir hale sokar, ölümü kolaylaştırır.
حرص کور و احمق و نادان کند ** مرگ را بر احمقان آسان کند
Halbuki ölüm, eşeklere kolay değildir. Çünkü ebedî canları yoktur ki.
نیست آسان مرگ بر جان خران ** که ندارند آب جان جاودان
Ebedî canı olmadığı için de kötülükte bulunan birisidir. Ecele cüreti, ahmaklıktandır.2825
چون ندارد جان جاوید او شقیست ** جرات او بر اجل از احمقیست
Çalış da ebedî cana ulaş, ölüm gününde de elinde bir azık bulunsun.
جهد کن تا جان مخلد گردد ** تا به روز مرگ برگی باشدت
Kötü kişinin rızık veren Tanrıya güveni yoktur. Gayıptan ona rızkının cömertçe saçıldığına inanmaz.
اعتمادش نیز بر رازق نبود ** که بر افشاند برو از غیب جود
Gerçi zaman zaman ona bir açlık verdi, verdi ama Tanrı ihsanı, şimdiye kadar onu rızıksız bırakmadı.