English    Türkçe    فارسی   

5
2918-2967

  • Tanrı, benden adamakıllı öz doğruluğu istiyormuş. Dileği yerine gelmedikten sonra ne fayda?
  • Nefis ve Şeytan, kendi dileğini yürüttükten sonra Tanrı inayeti kahroldu, paramparça oldu demektir
  • Sen bir köşk, bir saray yaparsın. Onu yüzlerce nakışlarla, resimlerle bezersin. 2920
  • Sen Onun bir hayır yurdu, bir mescit olmasını istersin ama başka biri çıkar gelir, orayı kilise, manastır yapar.
  • Yahut da sen bir kumaş dokur, ondan giyinmek için kendine bir kaftan yapmak istersin.
  • Sen kaftan istersin ama düşman, inadı yüzünden senin rağmine o kumaştan bir şalvar yapar.
  • Kumaş sahibi zebun oldu, kumaşın ne kabahati var? Üstün olana alt olmayan kimdir ki? 2925
  • Birisi, ev sahibinin isteği olmadan sürüp gelir, onun yurduna diken ekerse,
  • Ev sahibi, elbette horluğa düşmek zorundadır. Ona böyle bir horluk, çaresiz gelip çatar.
  • Ben de taze ve yeni isem de ne çare?Hor hakir oldum işte.Sevgili böyle istiyor,ben de hor oluyorum.
  • Nefsin istediği olduktan sonra artık,bir işi Tanrı dilerse olur demek,bir alaydan ibarettir.
  • Ben,Mecusilerin kusuru,yahut kafirsem de Tanrı hakkında yine böyle bir zanda bulunamam. 2930
  • Bir kimse,onun dileği olmadan ülkesinde gezsin,dolaşsın,buyruk yürütsün...buna imkan yoktur.
  • Birisi onu ülkesini ele geçirsin de soluğu yaratan Tanrı,bir nefes bile alamasın,bir şey bile söylemesin, böyle şey olmaz.
  • Eğer Tanrı,bir adamdan şeytanı sürüp kovmak diler de buna rağmen Şeytan,her an o adamın derdini arttırırsa,
  • Bu şeytana kul olmak gerek. Çünkü her mecliste üstün çıkan o.
  • Ben, aman Şeytan bunu benden kapmasın der durursam peki,böyle bir anda o ihsanlar sahibi Tanrı neden elimi tutmaz. 2935
  • Onun dilediği oluyorsa artık benim işim kimden düzelir ki?
  • Şeytanın Tanrı kapısındaki hali
  • Haşa;Tanrı,neyi dilerse o olur. O,mekan aleminde de hakimdir, mekansızlık aleminde de.
  • Hiçbir kimse,onun ülkesinde onun emri olmadıkça bir kılı bile kımıldatamaz.
  • Mülk onundur,ferman onun.Onun kapısında en aşağılık köpek, Şeytandır,
  • Türkmenin, kapısında bir köpeği olsa,o köpek,onun kapısına yüzünü,başını koyup yatsa, 2940
  • Evin çocukları,kuyruğunu bile çekseler aldırmaz, onların ellerinde oyuncak olur.
  • Fakat yoldan bir yabancı geçse erkek arslan gibi ona saldırır.
  • Çünkü 'Kafirlere şiddetlidir',dosta gül gibidir, düşmana diken gibi.
  • Türkmen,ona tutmaç suyu bile verse o, buna razı olur, bekçiliğini yapar.
  • Peki, köpek Şeytanı da Tanrı yaratmıştır. Onda yüzlerce düşünce, yüzlerce hile halk etmiştir. 2945
  • İyinin,kötünün yüzsuyunu gidersin diye yüzsularını ona gıda etmiştir.
  • Halkın yüzsuyu, ona verilen tutmaç suyudur. Şeytan bunu yer,bununla doyar.
  • Böyle olduğu halde nasıl olur da canı, kudret otağının önünde kurban olmaz?
  • İyilerden de,kötülerden de sürü sürü nice kişiler var ki ayaklarını yere döşemiş, köpek gibi o kapıya yönelmiştir.
  • Hepsi de Tanrılık mağarasının eşiğinde köpek gibi yatmışlar, zerre zerre buyruk beklemede,kulak kabartmadalar. 2950
  • Ey köpek Şeytan, halk bu yola ayak bastı mı onları sına.
  • Saldır onlara, onları buraya koma. Bu suretle bak bakalım,doğrulukta hangisi er, hangisi dişi?
  • “Tanrıya sığınırım” neden denir? Köpek, kızıp saldırmaya başlayınca değil mi?
  • Ey Hıta Türkü "Tanrı'ya sığınırım" demek, köpeğe bağır, yolu aç da,
  • Otağının kapısına geleyim, senin cömertliğinden bir hacet dileyeyim demektir. 2955
  • Türk, köpeğin saldırışından âciz olunca bu "Tanrı'ya sığınırım" demek, bu feryadetmek, yerinde bir iş değildir.
  • Türk de "Tanrı'ya sığınırım" bu köpekten. Bu köpeğin yüzünden yurdumda âciz kaldım.
  • Sen, bu kapıya gelmeme yardım etmiyorsun, ben de kapıdan çıkamıyorum derse,
  • Artık, Türkün de başına toprak, konuğun da. Bir köpek, ikisinin de boynunu bağlıyor demek!
  • Hâşa... Tanrı hakkı için Türk, bir nara attı mı köpek kim oluyor? Erkek aslan bile kan kusar. 2960
  • Ey kendine Tanrı aslanı diyen, yıllar oldu, köpeklikte kaldın.
  • Bu köpek, senin için nasıl av avlayabilir ki sen apaçık köpeğe av olmuşsun!
  • Sünni müslümanın Cebrî kâfire cevap verip kulun ihtiyarı olduğuna dair delil göstermesi. Sünnet bir yoldur ki, Tanrı hepsine esenlik versin, peygamberler, o yoldan yürümüş, o yolu ayakları ile çiğneyip açmışlardır. O yolun sağında Cebir çölü vardır. Kul, orada kendisinde ihtiyar görmez, emir ve nehyi inkâr edip tevile sapar. Halbuki emir ve nehyin inkârından, emre uyanların yeri olan cennetle, uymayanların durağı ve cezası olan cehennemi inkâr etmek çıkar. Artık iş nereye varır? Ben söylemeyeyim, akıllıya bir işaret yeter. Yine o yolun solunda da Kader çölü vardır. Buraya sapan da yaratıcının kudretini, halkın kudretinin mağlûbu bilir. Bundan da öyle fesatlar meydana gelir ki o Cebrî Mecusi onları sayıp dökmüştür.
  • Müslüman dedi ki: Ey Cebrî, sözümü dinle, Kendi düşünceni bildirdin, söyleyeceklerini söyledin. Şimdi cevap veriyorum, bana kulak ver.
  • A satranç oynayan, kendi oyununu gördün. Şimdi de uzun uzadıya hasmının oyununu gör.
  • Kendi özür defterini okudun. Sünni'nin defterini de oku, ne diye öyle kalakaldın? 2965
  • Kaza ve kader hususunda cebrice ince sözler söyledin. Şimdi macerayı dinle de onun sırrını benden duy.
  • Şüphe yok ki bizim bir ihtiyarımız vardır. Duyguyu inkâr edemezsin, bu meydandadır.