Türk de "Tanrı'ya sığınırım" bu köpekten. Bu köpeğin yüzünden yurdumda âciz kaldım.
ترک هم گوید اعوذ از سگ که من ** هم ز سگ در ماندهام اندر وطن
Sen, bu kapıya gelmeme yardım etmiyorsun, ben de kapıdan çıkamıyorum derse,
تو نمییاری برین در آمدن ** من نمیآرم ز در بیرون شدن
Artık, Türkün de başına toprak, konuğun da. Bir köpek, ikisinin de boynunu bağlıyor demek!
خاک اکنون بر سر ترک و قنق ** که یکی سگ هر دو را بندد عنق
Hâşa... Tanrı hakkı için Türk, bir nara attı mı köpek kim oluyor? Erkek aslan bile kan kusar.2960
حاش لله ترک بانگی بر زند ** سگ چه باشد شیر نر خون قی کند
Ey kendine Tanrı aslanı diyen, yıllar oldu, köpeklikte kaldın.
ای که خود را شیر یزدان خواندهای ** سالها شد با سگی در ماندهای
Bu köpek, senin için nasıl av avlayabilir ki sen apaçık köpeğe av olmuşsun!
چون کند این سگ برای تو شکار ** چون شکار سگ شدستی آشکار
Sünni müslümanın Cebrî kâfire cevap verip kulun ihtiyarı olduğuna dair delil göstermesi. Sünnet bir yoldur ki, Tanrı hepsine esenlik versin, peygamberler, o yoldan yürümüş, o yolu ayakları ile çiğneyip açmışlardır. O yolun sağında Cebir çölü vardır. Kul, orada kendisinde ihtiyar görmez, emir ve nehyi inkâr edip tevile sapar. Halbuki emir ve nehyin inkârından, emre uyanların yeri olan cennetle, uymayanların durağı ve cezası olan cehennemi inkâr etmek çıkar. Artık iş nereye varır? Ben söylemeyeyim, akıllıya bir işaret yeter. Yine o yolun solunda da Kader çölü vardır. Buraya sapan da yaratıcının kudretini, halkın kudretinin mağlûbu bilir. Bundan da öyle fesatlar meydana gelir ki o Cebrî Mecusi onları sayıp dökmüştür.
جواب گفتن مومن سنی کافر جبری را و در اثبات اختیار بنده دلیل گفتن سنت راهی باشد کوفتهی اقدام انبیا علیهم السلام بر یمین آن راه بیابان جبر کی خود را اختیار نبیند و امر و نهی را منکر شود و تاویل کند و از منکر شدن امر و نهی لازم آید انکار بهشت کی جزای مطیعان امرست و دوزخ جزای مخالفان امر و دیگر نگویم بچه انجامد کی العاقل تکفیه الاشاره و بر یسار آن راه بیابان قدرست کی قدرت خالق را مغلوب قدرت خلق داند و از آن آن فسادها زاید کی آن مغ جبری بر میشمرد
Müslüman dedi ki: Ey Cebrî, sözümü dinle, Kendi düşünceni bildirdin, söyleyeceklerini söyledin. Şimdi cevap veriyorum, bana kulak ver.
گفت مؤمن بشنو ای جبری خطاب ** آن خود گفتی نک آوردم جواب
A satranç oynayan, kendi oyununu gördün. Şimdi de uzun uzadıya hasmının oyununu gör.
بازی خود دیدی ای شطرنجباز ** بازی خصمت ببین پهن و دراز
Kendi özür defterini okudun. Sünni'nin defterini de oku, ne diye öyle kalakaldın?2965
نامهی عذر خودت بر خواندی ** نامهی سنی بخوان چه ماندی
Kaza ve kader hususunda cebrice ince sözler söyledin. Şimdi macerayı dinle de onun sırrını benden duy.
نکته گفتی جبریانه در قضا ** سر آن بشنو ز من در ماجرا
Şüphe yok ki bizim bir ihtiyarımız vardır. Duyguyu inkâr edemezsin, bu meydandadır.
اختیاری هست ما را بیگمان ** حس را منکر نتانی شد عیان
Kimse taşa gel buraya demez. Kimse bir toprak parçasından vefa ummaz. -
سنگ را هرگز بگوید کس بیا ** از کلوخی کس کجا جوید وفا
Kimse adama hadi uç demediği gibi köre de gel, beni gör diye bir teklifte bulunmaz.
آدمی را کس نگوید هین بپر ** یا بیا ای کور تو در من نگر
Tanrı, "Köre teklif yok" dedi. Hiç güçlükleri açan Tanrı, kimseyi güce sokar mı?2970
گفت یزدان ما علی الاعمی حرج ** کی نهد بر کس حرج رب الفرج
Kimse taşa geç geldin, yahut sopaya neden bana vurdun demez.
کس نگوید سنگ را دیر آمدی ** یا که چوبا تو چرا بر من زدی
Mecbur olandan böyle şeyler aranmayacağı gibi özürlüye de kimse bu çeşit sözler söylemez, vurup dövmez.
این چنین واجستها مجبور را ** کس بگوید یا زند معذور را
Ey yeni, yakası temiz kişi, emir, nehiy, öfke, lütuf ve azarlama, ancak ihtiyacı olanadır.
امر و نهی و خشم و تشریف و عتاب ** نیست جز مختار را ای پاکجیب
Zulümde de ihtiyarımız vardır, sitemde de. Ben, bu Şeytanla nefisten bunu kastettim.
اختیاری هست در ظلم و ستم ** من ازین شیطان و نفس این خواستم
İhtiyar, senin içindedir. O, bir Yusuf görmedikçe elini uzatamaz.2975
اختیار اندر درونت ساکنست ** تا ندید او یوسفی کف را نخست
İhtiyar ve dilek, nefistedir. Dilediği şeyin yüzünü görür de ondan sonra kol kanad açar.
اختیار و داعیه در نفس بود ** روش دید آنگه پر و بالی گشود
Köpek uyumuş ama ihtiyarı kayboldu sanma. İşkembeyi gördü mü kuyruğunu sallamaya başlar.