Mecbur olandan böyle şeyler aranmayacağı gibi özürlüye de kimse bu çeşit sözler söylemez, vurup dövmez.
این چنین واجستها مجبور را ** کس بگوید یا زند معذور را
Ey yeni, yakası temiz kişi, emir, nehiy, öfke, lütuf ve azarlama, ancak ihtiyacı olanadır.
امر و نهی و خشم و تشریف و عتاب ** نیست جز مختار را ای پاکجیب
Zulümde de ihtiyarımız vardır, sitemde de. Ben, bu Şeytanla nefisten bunu kastettim.
اختیاری هست در ظلم و ستم ** من ازین شیطان و نفس این خواستم
İhtiyar, senin içindedir. O, bir Yusuf görmedikçe elini uzatamaz. 2975
اختیار اندر درونت ساکنست ** تا ندید او یوسفی کف را نخست
İhtiyar ve dilek, nefistedir. Dilediği şeyin yüzünü görür de ondan sonra kol kanad açar.
اختیار و داعیه در نفس بود ** روش دید آنگه پر و بالی گشود
Köpek uyumuş ama ihtiyarı kayboldu sanma. İşkembeyi gördü mü kuyruğunu sallamaya başlar.
سگ بخفته اختیارش گشته گم ** چون شکنبه دید جنبانید دم
At da arpa gördü mü kişnemeye koyulur; kedi de etin oynadığını görünce miyavlamaya başlar.
اسپ هم حو حو کند چون دید جو ** چون بجنبد گوشت گربه کرد مو
İhtiyarın harekete gelmesine sebep görüştür, ateşten kıvılcım çıkaranın körük olduğu gibi.
دیدن آمد جنبش آن اختیار ** همچو نفخی ز آتش انگیزد شرار
Şu halde ihtiyarın, İblis gibi seni oynatır. Sana vasıtalık eder, Vis'in selâmını, haberini getirir. 2980
پس بجنبد اختیارت چون بلیس ** شد دلاله آردت پیغام ویس
Dilediği bir şeyi adama gösterdi mi, uyumuş olan ihtiyar, derhal gözünü açar.
چونک مطلوبی برین کس عرضه کرد ** اختیار خفته بگشاید نورد
Melekler de Şeytanın inadına gönlüne feryatlar salar.
وآن فرشته خیرها بر رغم دیو ** عرضه دارد میکند در دل غریو
Bu suretle hayra olan ihtiyarını harekete getirmek ister. Çünkü bu göstermeden önce sende şu iki huy da uykudadır.
تا بجنبد اختیار خیر تو ** زانک پیش از عرضه خفتست این دو خو
Şu halde ihtiyar damarlarını harekete getirmek için melek de sana yapılacak şeyleri gösterir, Şeytan da.
پس فرشته و دیو گشته عرضهدار ** بهر تحریک عروق اختیار
Sendeki hayır ve şer ihtiyarı, ilham ve vesveselerle birken on olur, on kişinin ihtiyarına sahip olursun. 2985
میشود ز الهامها و وسوسه ** اختیار خیر و شرت ده کسه
A tatlı adam, namazın dışındaki işlerin helâl olması için namazdan çıkarken meleklere selâm vermek gerektir.
وقت تحلیل نماز ای با نمک ** زان سلام آورد باید بر ملک
Bu selâm, sizin güzel ilhamınız ve duanız yüzünden ihtiyarımla şu namazı kıldım demektir.
که ز الهام و دعای خوبتان ** اختیار این نمازم شد روان
Suçtan sonra da tutar, İblise lanet edersin. Çünkü bu eğriliğe onun yüzünden düştün.
باز از بعد گنه لعنت کنی ** بر بلیس ایرا کزویی منحنی
Şeytanla melek, gayıp perdesi ardında gizlice bu kötülükle iyiliği sana gösterir.
این دو ضد عرضه کنندهت در سرار ** در حجاب غیب آمد عرضهدار
Fakat gözünün önünden gayıp perdesi kalktı mı seni hayıra, şerre sevk edenlerin yüzlerini görürsün. 2990
چونک پردهی غیب برخیزد ز پیش ** تو ببینی روی دلالان خویش
Onların sözlerinden, gizlice söz söyleyenlerin bunlar olduğunu tanırsın.
وآن سخنشان وا شناسی بیگزند ** که آن سخنگویان نهان اینها بدند
Şeytan, ey tabiat ve ten tutsağı der, ben bunu sana gösterdim, fakat zorlamadım ki.
دیو گوید ای اسیر طبع و تن ** عرضه میکردم نکردم زور من
Melek de, ben sana, bu neşe yüzünden gamın artar demedim mi ?
وآن فرشته گویدت من گفتمت ** که ازین شادی فزون گردد غمت
Falan günde ben sana şöyle demedim mi? Cinler yolu, o tarafa giden yoldur.
آن فلان روزت نگفتم من چنان ** که از آن سویست ره سوی جنان
Biz, senin canına dostuz, ruhuna ruhlar katarız. Senin babana ihlâsla secde etmişiz. 2995
ما محب جان و روح افزای تو ** ساجدان مخلص بابای تو
Şimdi de sana hizmet etmekte, hizmet edilme yoluna seni çağırmadayız.
این زمانت خدمتی هم میکنیم ** سوی مخدومی صلایت میزنیم
Bu şeytanlar, babana da düşmandı. "Secde edin" emrine uymadılar.
آن گره بابات را بوده عدی ** در خطاب اسجدوا کرده ابا
Fakat sen ona uydun da bizi dinlemedin. Hizmet haklarımızı tanımadın bile.
آن گرفتی آن ما انداختی ** حق خدمتهای ما نشناختی
Şimdi biz de meydandayız, onlar da. Sözümüzden, sesimizden tanı, gör der.
این زمان ما را و ایشان را عیان ** در نگر بشناس از لحن و بیان
Gece yarısı dosttan bir sır duydun, onun söz söyleyişini işittin mi, sabahleyin söz söyleyenin o dost olduğunu anlarsın. 3000
نیم شب چون بشنوی رازی ز دوست ** چون سخن گوید سحر دانی که اوست
Geceleyin iki kişi, sana haber getirirse sabahleyin ikisini de seslerinden tanırsın.
ور دو کس در شب خبر آرد ترا ** روز از گفتن شناسی هر دو را
Geceleyin aslan ve köpek seslerini duysan karanlıkta yüzlerini görmezsin ama,
بانگ شیر و بانگ سگ در شب رسید ** صورت هر دو ز تاریکی ندید
Gündüz olunca yine bağırdıkları zaman aklınla o sesleri ayırdeder, hangi hayvanlara ait olduğunu anlarsın.
روز شد چون باز در بانگ آمدند ** پس شناسدشان ز بانگ آن هوشمند
Hâsılı Şeytanla ruh, sana kötülüğü ve iyiliği gösterirler. Her ikisi de ihtiyarın olduğuna delildir.
مخلص این که دیو و روح عرضهدار ** هر دو هستند از تتمهی اختیار
Bizde bir gizli ihtiyar vardır, iki şey gördün mü, artar, harekete gelir. 3005
اختیاری هست در ما ناپدید ** چون دو مطلب دید آید در مزید
Hocalar, çocukları döverler, hiç karataş terbiye kabul eder mi?
اوستادان کودکان را میزنند ** آن ادب سنگ سیه را کی کنند
Hiç taşa yarın gel, gelmezsen seni kötü bir surette cezalandırırım der mi?
هیچ گویی سنگ را فردا بیا ** ور نیایی من دهم بد را سزا
Hiç akıllı adam, bir toprak parçasını döver, bir taşı azarlar mı ?
هیچ عاقل مر کلوخی را زند ** هیچ با سنگی عتابی کس کند
Akıl bakımından cebir, kadere inanmamaktan da daha rezilce bir iştir. Çünkü Cebrî olan, kendi duygusunu inkâr ediyor demektir.
در خرد جبر از قدر رسواترست ** زانک جبری حس خود را منکرست
Kaderi inkâr eden hiç olmazsa duyguyu inkâr etmiyor. Oğul, Tanrı işi, duyguya sığmaz ya. 3010
منکر حس نیست آن مرد قدر ** فعل حق حسی نباشد ای پسر
Fakat ulu Tanrının işini inkâr edense âdeta delilin delâlet ettiği şeyi inkâr ediyor demektir.
منکر فعل خداوند جلیل ** هست در انکار مدلول دلیل
Kaderi inkâr eden, duman vardır da ateş yoktur, kandilin ışığı,, hiçbir ışık olmaksızın aydındır demektir.
آن بگوید دود هست و نار نی ** نور شمعی بی ز شمعی روشنی
Cebri ise ateşi görür de inadina ateş yok der.
وین همیبیند معین نار را ** نیست میگوید پی انکار را
Ateş, eteğini tutuşturur, yakar, yine ateş yoktur der. Karanlik, eteğini dolaştırır, yere kapaklanır, yine karanlık yok eder.
جامهاش سوزد بگوید نار نیست ** جامهاش دوزد بگوید تار نیست
Hâsılı bu Cebir dâvası, Sofistliktir. Onun için de Tann'yı inkâr edişten beterdir. 3015
پس تسفسط آمد این دعوی جبر ** لاجرم بدتر بود زین رو ز گبر
Tanrı'yı inkâr eden, âlem vardır, Tanrı yoktur. Yarabbi diyene icabette bulunamaz, yoktur ki der.
گبر گوید هست عالم نیست رب ** یا ربی گوید که نبود مستحب
Halbuki bu, dünya hiç yoktur der. Sofist, tereddütler, ıstıraplar içindedir.
این همی گوید جهان خود نیست هیچ ** هسته سوفسطایی اندر پیچ پیچ
Bütün âlem, ihtiyarı ikrar eder, emrin nehyin, şunu getir, onu getirme demenin hak olduğunu söyler de,
جملهی عالم مقر در اختیار ** امر و نهی این میار و آن بیار
O, daima emir ve nehiy yoktur. Yapılan işler, dileğimizle değildir deyip durur.
او همی گوید که امر و نهی لاست ** اختیاری نیست این جمله خطاست
Arkadaş, duyguyu hayvan bile ikrar eder. Fakat bu husustaki delil, pek incedir. 3020
حس را حیوان مقرست ای رفیق ** لیک ادراک دلیل آمد دقیق
Zira biz, ihtiyarımızı duyarız. Bize bir işi teklif etmek, yerindedir.
زانک محسوسست ما را اختیار ** خوب میآید برو تکلیف کار
Bir şey dileyerek yapıp yapmamak, yahut zorda kalmak, öfke, dayanıp hoş görmek, tokluk ve açlık gibi vicdani idrâk, sarıyı o kırmızıdan fark etmek, küçüğü büyükten, acıyı tatlıdan, miski pislikten, dokunma duygusu ile katıyı yumuşaktan, sıcağı soğuktan, yakıcıyı, çok sıcak şeyden, yaşı kurudan ve yine dokunarak duvarı ağaçtan ayırdetme gibi duygu yerine kaimdir. Şu halde vicdanî anlayışı inkâr eden, duyguyu inkâr eder, hattâ bundan da beterdir. Vicdani anlayış, duygudan daha açıktır. Çünkü duyguyu bağlamak ve duymadan menetmek, duygunun meydana geleceği yolu bağlamak mümkündür. Fakat vicdanî anlayışı menetmenin imkânı yoktur. Akıllıya bir işaret yeter.
درک وجدانی چون اختیار و اضطرار و خشم و اصطبار و سیری و ناهار به جای حس است کی زرد از سرخ بداند و فرق کند و خرد از بزرگ و طلخ از شیرین و مشک از سرگین و درشت از نرم به حس مس و گرم از سرد و سوزان از شیر گرم و تر از خشک و مس دیوار از مس درخت پس منکر وجدانی منکر حس باشد و زیاده که وجدانی از حس ظاهرترست زیرا حس را توان بستن و منع کردن از احساس و بستن راه و مدخل وجدانیات را ممکن نیست و العاقل تکفیه الاشارة