Hâsılı bu Cebir dâvası, Sofistliktir. Onun için de Tann'yı inkâr edişten beterdir.3015
پس تسفسط آمد این دعوی جبر ** لاجرم بدتر بود زین رو ز گبر
Tanrı'yı inkâr eden, âlem vardır, Tanrı yoktur. Yarabbi diyene icabette bulunamaz, yoktur ki der.
گبر گوید هست عالم نیست رب ** یا ربی گوید که نبود مستحب
Halbuki bu, dünya hiç yoktur der. Sofist, tereddütler, ıstıraplar içindedir.
این همی گوید جهان خود نیست هیچ ** هسته سوفسطایی اندر پیچ پیچ
Bütün âlem, ihtiyarı ikrar eder, emrin nehyin, şunu getir, onu getirme demenin hak olduğunu söyler de,
جملهی عالم مقر در اختیار ** امر و نهی این میار و آن بیار
O, daima emir ve nehiy yoktur. Yapılan işler, dileğimizle değildir deyip durur.
او همی گوید که امر و نهی لاست ** اختیاری نیست این جمله خطاست
Arkadaş, duyguyu hayvan bile ikrar eder. Fakat bu husustaki delil, pek incedir.3020
حس را حیوان مقرست ای رفیق ** لیک ادراک دلیل آمد دقیق
Zira biz, ihtiyarımızı duyarız. Bize bir işi teklif etmek, yerindedir.
زانک محسوسست ما را اختیار ** خوب میآید برو تکلیف کار
Bir şey dileyerek yapıp yapmamak, yahut zorda kalmak, öfke, dayanıp hoş görmek, tokluk ve açlık gibi vicdani idrâk, sarıyı o kırmızıdan fark etmek, küçüğü büyükten, acıyı tatlıdan, miski pislikten, dokunma duygusu ile katıyı yumuşaktan, sıcağı soğuktan, yakıcıyı, çok sıcak şeyden, yaşı kurudan ve yine dokunarak duvarı ağaçtan ayırdetme gibi duygu yerine kaimdir. Şu halde vicdanî anlayışı inkâr eden, duyguyu inkâr eder, hattâ bundan da beterdir. Vicdani anlayış, duygudan daha açıktır. Çünkü duyguyu bağlamak ve duymadan menetmek, duygunun meydana geleceği yolu bağlamak mümkündür. Fakat vicdanî anlayışı menetmenin imkânı yoktur. Akıllıya bir işaret yeter.
درک وجدانی چون اختیار و اضطرار و خشم و اصطبار و سیری و ناهار به جای حس است کی زرد از سرخ بداند و فرق کند و خرد از بزرگ و طلخ از شیرین و مشک از سرگین و درشت از نرم به حس مس و گرم از سرد و سوزان از شیر گرم و تر از خشک و مس دیوار از مس درخت پس منکر وجدانی منکر حس باشد و زیاده که وجدانی از حس ظاهرترست زیرا حس را توان بستن و منع کردن از احساس و بستن راه و مدخل وجدانیات را ممکن نیست و العاقل تکفیه الاشارة
Vicdanî anlayış, duygu yerine kaimdir. Her ikisi de bir arktan akar.
درک وجدانی به جای حس بود ** هر دو در یک جدول ای عم میرود
Onun için bu anlayışa yap, yapma diye emir etmek, nehiyde bulunmak, onunla maceralara girişmek, söyleşmek yerindedir.
نغز میآید برو کن یا مکن ** امر و نهی و ماجراها و سخن
Yarın bunu, yahut onu yapayım demek ihtiyara delildir güzelim.
این که فردا این کنم یا آن کنم ** این دلیل اختیارست ای صنم
Yaptığın kötülük yüzünden pişman olman da ihtiyarına delâlet eder, demek ki kendi ihtiyarınla pişman oldun, doğru yolu buldun.3025
وان پشیمانی که خوردی زان بدی ** ز اختیار خویش گشتی مهتدی
Bütün Kur'an, emirdir, nehiydir, korkutmadır. Mermer taşa kim emir verir, bunu kim görmüştür?
جمله قران امر و نهیست و وعید ** امر کردن سنگ مرمر را کی دید
Akıllı bilgili adam, toprak parçasına, taşa hükmeder mi ?
هیچ دانا هیچ عاقل این کند ** با کلوخ و سنگ خشم و کین کند
Ey ölüler, âcizler, böyle yapın, şöyle edin dedim, neden yapmadınız der mi?
که بگفتم کین چنین کن یا چنان ** چون نکردید ای موات و عاجزان
Akıl, tahta parçasına taşa hükmeder mi? Akıl sahibi, resme,
عقل کی حکمی کند بر چوب و سنگ ** عقل کی چنگی زند بر نقش چنگ
Be hey eli bağlı, ayağı kırık yiğit, mızrağı al; da savaşa gel diye el atar, buyruk yürütmeye kalkar mı?3030
کای غلام بسته دست اشکستهپا ** نیزه برگیر و بیا سوی وغا
Peki... Yıldızları ve gökyüzünü yaratan Tanrı,, cahilcesine nasıl emir ve nehiyde bulunur?
خالقی که اختر و گردون کند ** امر و نهی جاهلانه چون کند
Kulda ihtiyar yoktur diye Tanrı'dan güya âciz ihtimalini gidermeye kalkıştın ama onu cahil, ahmak ve aptal yaptın.
احتمال عجز از حق راندی ** جاهل و گیج و سفیهش خواندی
Kader yoktur, kul, kendi ihtiyariyle iş yapar demekte hiç olmazsa aciz yoktur, hattâ olsa bile cahillik, acizlikten beterdir.
عجز نبود از قدر ور گر بود ** جاهلی از عاجزی بدتر بود
Türk, kereminden konuğa der ki, kapıma köpeksiz gel, yırtık hırkayla gelme.
ترک میگوید قنق را از کرم ** بیسگ و بیدلق آ سوی درم
Falan yerden edeplice gel de köpeğim, senden ağzını, dudağını bağlasın.3035
وز فلان سوی اندر آ هین با ادب ** تا سگم بندد ز تو دندان و لب
Sense bu sözün tam aksini tutar, otağın kapısına gidersin. Elbette köpek seni yaralar.
تو به عکس آن کنی بر در روی ** لاجرم از زخم سگ خسته شوی
Kullar nasıl gitmişlerse öyle git ki köpeği, sana karşı kin ve merhametli olsun.
آنچنان رو که غلامان رفتهاند ** تا سگش گردد حلیم و مهرمند
Sen tutar, kendinle beraber bir köpek, yahut tilki götürürsen elbette her çadırın altından bir köpek çıkar, başına üşüşürler.
تو سگی با خود بری یا روبهی ** سگ بشورد از بن هر خرگهی
Tanrı'dan başkasında ihtiyar yoksa suçluya ne kızıyorsun?
غیر حق را گر نباشد اختیار ** خشم چون میآیدت بر جرمدار
Neden düşmana karşı diş biler durursun? Nasıl onun suçunu, kusurunu görürsün?3040
چون همیخایی تو دندان بر عدو ** چون همی بینی گناه و جرم ازو
Evin damından bir odun kırılıp düşse de seni adamakıllı yaralasa,
گر ز سقف خانه چوبی بشکند ** بر تو افتد سخت مجروحت کند