English    Türkçe    فارسی   

5
3019-3068

  • O, daima emir ve nehiy yoktur. Yapılan işler, dileğimizle değildir deyip durur.
  • Arkadaş, duyguyu hayvan bile ikrar eder. Fakat bu husustaki delil, pek incedir. 3020
  • Zira biz, ihtiyarımızı duyarız. Bize bir işi teklif etmek, yerindedir.
  • Bir şey dileyerek yapıp yapmamak, yahut zorda kalmak, öfke, dayanıp hoş görmek, tokluk ve açlık gibi vicdani idrâk, sarıyı o kırmızıdan fark etmek, küçüğü büyükten, acıyı tatlıdan, miski pislikten, dokunma duygusu ile katıyı yumuşaktan, sıcağı soğuktan, yakıcıyı, çok sıcak şeyden, yaşı kurudan ve yine dokunarak duvarı ağaçtan ayırdetme gibi duygu yerine kaimdir. Şu halde vicdanî anlayışı inkâr eden, duyguyu inkâr eder, hattâ bundan da beterdir. Vicdani anlayış, duygudan daha açıktır. Çünkü duyguyu bağlamak ve duymadan menetmek, duygunun meydana geleceği yolu bağlamak mümkündür. Fakat vicdanî anlayışı menetmenin imkânı yoktur. Akıllıya bir işaret yeter.
  • Vicdanî anlayış, duygu yerine kaimdir. Her ikisi de bir arktan akar.
  • Onun için bu anlayışa yap, yapma diye emir etmek, nehiyde bulunmak, onunla maceralara girişmek, söyleşmek yerindedir.
  • Yarın bunu, yahut onu yapayım demek ihtiyara delildir güzelim.
  • Yaptığın kötülük yüzünden pişman olman da ihtiyarına delâlet eder, demek ki kendi ihtiyarınla pişman oldun, doğru yolu buldun. 3025
  • Bütün Kur'an, emirdir, nehiydir, korkutmadır. Mermer taşa kim emir verir, bunu kim görmüştür?
  • Akıllı bilgili adam, toprak parçasına, taşa hükmeder mi ?
  • Ey ölüler, âcizler, böyle yapın, şöyle edin dedim, neden yapmadınız der mi?
  • Akıl, tahta parçasına taşa hükmeder mi? Akıl sahibi, resme,
  • Be hey eli bağlı, ayağı kırık yiğit, mızrağı al; da savaşa gel diye el atar, buyruk yürütmeye kalkar mı? 3030
  • Peki... Yıldızları ve gökyüzünü yaratan Tanrı,, cahilcesine nasıl emir ve nehiyde bulunur?
  • Kulda ihtiyar yoktur diye Tanrı'dan güya âciz ihtimalini gidermeye kalkıştın ama onu cahil, ahmak ve aptal yaptın.
  • Kader yoktur, kul, kendi ihtiyariyle iş yapar demekte hiç olmazsa aciz yoktur, hattâ olsa bile cahillik, acizlikten beterdir.
  • Türk, kereminden konuğa der ki, kapıma köpeksiz gel, yırtık hırkayla gelme.
  • Falan yerden edeplice gel de köpeğim, senden ağzını, dudağını bağlasın. 3035
  • Sense bu sözün tam aksini tutar, otağın kapısına gidersin. Elbette köpek seni yaralar.
  • Kullar nasıl gitmişlerse öyle git ki köpeği, sana karşı kin ve merhametli olsun.
  • Sen tutar, kendinle beraber bir köpek, yahut tilki götürürsen elbette her çadırın altından bir köpek çıkar, başına üşüşürler.
  • Tanrı'dan başkasında ihtiyar yoksa suçluya ne kızıyorsun?
  • Neden düşmana karşı diş biler durursun? Nasıl onun suçunu, kusurunu görürsün? 3040
  • Evin damından bir odun kırılıp düşse de seni adamakıllı yaralasa,
  • Hiç o tahta parçasına kızar mısın, hiç ona kinlenir misin?
  • Neden bana vurdu da elimi kırdı? O benim can düşmanımmış der misin?
  • Neden küçük çocukları döversin de büyüklere dokunmazsın?
  • Malını çalan hırsızı gösterir, tut şunu, elini ayağını kır, onu esir et dersin. 3045
  • Karına göz koyana karşı yüz binlerce defa coşar, köpürürsün.
  • Fakat sel gelse de eşyanı götürse akıl, hiç sele kızar, kinlenir mi?
  • Yahut yel esse de sarığını kapıp uçursa gönlünde yele karşı bir hiddet peydahlanır mı?
  • Öfke, cebrice, özürlere girişmeyesin diye sana ihtiyarin olduğunu anlatıp durmadadır.
  • Deveci, bir deveyi dövse o deve, dövene kasdeder. 3050
  • Devecinin değneğine kızmaz. Görüyorsun ya deve bile ihtiyardan bir kolcuya sahiptir.
  • Yine böylece bir köpeğe taş atsan iki büklüm olur da sana salar.
  • Hattâ seni bırakıp o taşı yakalarsa, ısırırsa o da yine sana olan kızgınlığındandır. Çünkü sen ondan uzaktasın, sana el atamıyor, onu ısırıyor.
  • Hayvani olan akıl bile ihtiyarı biliyor.Artık sen ey insani akıl, utan da ihtiyar yoktur deme.
  • İhtiyar, apaydın meydandadır ama o obur, sahur yemeği tamahiyle gözünü nurdan kapar. 3055
  • Çünkü onun bütün meyli, ekmek yemeyedir, bunun için yüzünü karanlığa tutar da daha gündüz olmadı der.
  • Hırs, gündüzü bile gizledikten sonra artık delile sırtını çevirirse şaşılmaz.
  • Halkın ihtiyarına ve kaza ve kaderin ihtiyarıgidermeyeceğine dair hikâye
  • Bir hırsız, şahneye dedi ki: Efendim, yaptığım i}, Tanrı takdiri.
  • Şahne dedi ki:A iki gözümün nuru, benim yaptığım da Tanrının hikmeti, Tanrı'nın takdiri!
  • Birisi bir dükkândan bir turp çalsa da a akilli kişi, bu Tanrı takdiri dese, 3060
  • Başına iki üç yumruk vurur da bu da Tanrı takdiri dersin, koy turpu yerine!
  • A herzevekil, bir nebat hususunda bakkal bile bu gadri kabul etmiyor da,
  • Sen buna nasıl güveniyor, ejderhanın çevresinde dönüp dolaşıyorsun?
  • Böyle bir özürle ey akılsız adam, kanını da tamamıyla sebil ettin, malını da, karını da, öyle mi?
  • Şu halde birisi de senin bıyığını tutup yolsa da özür getirse, kendisini mecbur gösterse kabul mu edeceksin? 3065
  • Tanrı hükmü, sana özür olabiliyorsa âlâ, öğren de bana fetva ver bakalım.
  • Benim de yüzlerce isteğim, şehvetim var da elim, korkudan, Tanrı heybetinden bağlı.
  • Kerem et de bana şu özrü öğret, elimden ayağımdan düğümü çöz.