Şimdi perdelerini kaldırarak,güzelliğimizi vasıtasız gösterdik.
پردهها را این زمان برداشتم ** حسن را بیواسطه بفراشتم
Çünkü benim aksimle çok uğraştın,nihayet zatının tecrit kuvvetini buldun.3280
زانک بس با عکس من در بافتی ** قوت تجرید ذاتم یافتی
Bu taraftan benim cezbem gelince Hıristiyan,arada papazı görmez.
چون ازین سو جذبهی من شد روان ** او کشش را مینبیند در میان
Halbuki o,papaz perdesinin ardındaki Tanrı lutfundan bağışlanmasını,o lutuftan cürüm ve hatanın yargılanmasını,diler.
مغفرت میخواهد از جرم و خطا ** از پس آن پرده از لطف خدا
Bir taştan bir kaynak çıkıp aksa taş,artık o akar suyun içinde gizli kalır.
چون ز سنگی چشمهای جاری شود ** سنگ اندر چشمه متواری شود
Ondan sonra artık kimse ona taş demez.Çünkü o taştan o inci çıkıp akmaktadır.
کس نخواهد بعد از آن او را حجر ** زانک جاری شد از آن سنگ آن گهر
Bu suretleri kaseler bil.Bu kaselere,Hak ne dökerse o dolar.3285
کاسهها دان این صور را واندرو ** آنچ حق ریزد بدان گیرد علو
Mecnun'a akrabasının "Leyla'nın güzelliği pek o kadar fazla değil. Şehrimizde ondan daha güzel nice kızlar var. Sana bir tanesini,iki tanesini gösterelim de içlerinden birini seç,bizi de bu dertten kurtar,kendini de"demeleri.Mecnun'un onlara cevap vermesi.
گفتن خویشاوندان مجنون را کی حسن لیلی باندازهایست چندان نیست ازو نغزتر در شهر ما بسیارست یکی و دو و ده بر تو عرضه کنیم اختیار کن ما را و خود را وا رهان و جواب گفتن مجنون ایشان را
Ahmaklar, bilgisizliklerinden Mecnun'a dediler ki:Leyla,pek o kadar ahım şahım bir şey değil.
ابلهان گفتند مجنون را ز جهل ** حسن لیلی نیست چندان هست سهل
Şehrimizde ondan daha güzel ay gibi yüz binlerce kız var.
بهتر از وی صد هزاران دلربا ** هست همچون ماه اندر شهر ما
Mecnun dedi ki:Suret testidir,güzellik şarap,Tanrı,bana onun suretinden şarap içirmede.
گفت صورت کوزه است و حسن می ** می خدایم میدهد از نقش وی
Halbuki onun testisinde size sirke verdi de onun için onun sevgisi,sizin kulağınızı tutup çekmede.
مر شما را سرکه داد از کوزهاش ** تا نباشد عشق اوتان گوش کش
Tanrı,bir testiden hem zehir verir,hem bal.Onu,buna veren de ulu Tanrı'dır,bunu,şuna veren de.3290
از یکی کوزه دهد زهر و عسل ** هر یکی را دست حق عز و جل
Testiyi görüyorsun ama o şarap,doğru olmayan göze görünmez.
کوزه میبینی ولیکن آب شراب ** روی ننماید به چشم ناصواب
Can zevki,ehlinden başkasını bakmaz,hısmından başkasına nişane vermez.
قاصرات الطرف باشد ذوق جان ** جز به خصم خود بنماید نشان
O şarap,ehlinden başkasını görmez.Şu zarf hicapleriyse onu gizliyen çadırlara benzer.
قاصرات الطرف آمد آن مدام ** وین حجاب ظرفها همچون خیام
O deniz,bir çadırdır ki onun içinde kaz yaşar.Fakat kuzgunlar ölürler.
هست دریا خیمهای در وی حیات ** بط را لیکن کلاغان را ممات
گردش سنگ آسیا در اضطراب ** اشهد آمد بر وجود جوی آب
Ey benim vehnimden,dedikodumdan dışarı olan Tanrı,toprak benim de başıma,getirdiğim örneğin de başına!
ای برون از وهم و قال و قیل من ** خاک بر فرق من و تمثیل من
Kul,sabredemez,güzel güzel tasvirlerde bulunur.Her an sana,canım,ayaklarının altına yayılmış döşemedir.
بنده نشکیبد ز تصویر خوشت ** هر دمت گوید که جانم مفرشت
Hani o çoban gibi.O da yarabbi,seni arayan çobana gel.3320
همچو آن چوپان که میگفت ای خدا ** پیش چوپان و محب خود بیا
Gel de gömleğindeki bitleri ayıklıyayım,kırayım.Çarığımı dikeyim,eteğini öpeyim diyordu ya.
تا شپش جویم من از پیراهنت ** چارقت دوزم ببوسم دامنت
Kimse aşk ve muhabbette ona eş olamazdı,fakat Tanrı'yı tesbih etmeyi,ona söz söylemeyi bilmiyordu.
کس نبودش در هوا و عشق جفت ** لیک قاصر بود از تسبیح و گفت
Onun aşkı,gökyüzüne çadır kurmuştu.Köpeğe benzeyen can,o çobanın önünde bir köpek kesilmişti.
عشق او خرگاه بر گردون زده ** جان سگ خرگاه آن چوپان شده
Tanrı aşkının denizi coşunca onun gönlüne vurdu,senin kulağına değdi.
چونک بحر عشق یزدان جوش زد ** بر دل او زد ترا بر گوش زد
Cuha'nın çarşaf giyip kadınlar arasına karışarak vaz dinlemesi ve bir harekette bulunması yüzünden kadının birinin onu tanıyıp erkektir diye nara atması.
حکایت جوحی کی چادر پوشید و در وعظ میان زنان نشست و حرکتی کرد زنی او را بشناخت کی مردست نعرهای زد
Sözü kuvvetli,cerbezesi yerinde bir vazeden vardı.Mimbere çıkmış vaız ediyordu.Kadın,erkek herkes mimberin dibine toplanmıştı.3325
واعظی بد بس گزیده در بیان ** زیر منبر جمع مردان و زنان
Cuha da bir çarşaf giyip yüzünü örttü,kadınlar arasına karıştı.Kimse onu tanımıyordu.
رفت جوحی چادر و روبند ساخت ** در میان آن زنان شد ناشناخت
Bir kadın,vaız edene gizlice sordu:Kasıktaki kıllar,namazın bozulmasına sebep olur mu?
سایلی پرسید واعظ را به راز ** موی عانه هست نقصان نماز
Vaiz dedi ki:Uzun olursa namaz mekruh olur.
گفت واعظ چون شود عانه دراز ** پس کراهت باشد از وی در نماز