Himmetin öyle her vefayı beğenir, saflığın, öyle her saflığı seçip kabul eder mi hiç?
هر وفا را کی پسندد همتت ** هر صفا را کی گزیند صفوتت
Bir beyin, kölesine, git, şarap getir demesi. Köle şarap testisiyle şarap getirirken doğrulukla emreden bir zahidin, yolda bir taşla testiyi kırması. Emîrin, duyunca zahidi tedibe gitmesi. Bu vak'a Isa aleyhisselâm zamanında oldu. O vakit daha şarap haram edilmemişti. Fakat zahit, takva göstermede ve halkı zevkten alıkoymaktaydı
حکایت آن امیر کی غلام را گفت کی می بیار غلام رفت و سبوی می آورد در راه زاهدی بود امر معروف کرد زد سنگی و سبو را بشکست امیر بشنید و قصد گوشمال زاهد کرد و این قصد در عهد دین عیسی بود علیهالسلام کی هنوز می حرام نشده بود ولیکن زاهد تقزیزی میکرد و از تنعم منع میکرد
Neşeli ve şaraba düşkün bir bey vardı.Her mahmurun, her çaresiz kişinin sığındığı bir zattı.
بود امیری خوش دلی میبارهای ** کهف هر مخمور و هر بیچارهای
Esirgeyici, yoksulları korur, adaletli, altınlar, inciler bağışlayıcı, deryadil bir adamdı.3440
مشفقی مسکیننوازی عادلی ** جوهری زربخششی دریادلی
Erlerin padişahı, inanmış adamların beyi, yol bilir,sırdan anlar, dostlarını görür gözetir bir zattı.
شاه مردان و امیرالمومنین ** راهبان و رازدان و دوستبین
İsa'nın zamanı, Mesih'in devriydi. Halkın gönlünü alan, kimseyi incitmemeye gayret eden o güzel beye,
دور عیسی بود و ایام مسیح ** خلق دلدار و کمآزار و ملیح
Bir gece ansızın konuk geldi. O konuk da onun gibi hoş ve iyi bir beydi.
آمدش مهمان بناگاهان شبی ** هم امیری جنس او خوشمذهبی
Neşelensinler diye şarap içmek istediler. O zaman şarap helâldi.
باده میبایستشان در نظم حال ** باده بود آن وقت ماذون و حلال
گفت زاهد در سبوها چیست آن ** گفت باده گفت آن کیست آن
Köle, o ulu beyin dedi. Zahit dedi ki: Tânrı'yı dileyen kişinin ameli böyle mi olur?
گفت آن آن فلان میر اجل ** گفت طالب را چنین باشد عمل
Hem Tanrı'yı istiyor, hem de içip eğleniyor ha! Şeytan şarabı sonra da yarım akıl, öyle mi?
طالب یزدان و آنگه عیش و نوش ** بادهی شیطان و آنگه نیم هوش
Senin aklın, şarapsız böyle dağınık.. Aklına akıllar katmak gerek.3470
هوش تو بی می چنین پژمرده است ** هوشها باید بر آن هوش تو بست
Ya sarhoş olunca aklin ne hale gelir ey bir kuş gibi sarhoşluk tuzağına tutulmuş adam?
تا چه باشد هوش تو هنگام سکر ** ای چو مرغی گشته صید دام سکر
Ziya-i Delk'ın boya çok uzundu. Kardeş! Şeyh-îislâm Tacı Belh'ise (ayet kıtaydı. Şey h-i İslâm,kardeşinden pek utanırdı.Ziya, bîr gün kardeşinin dersine geldi. Belh'in bütün ileri gelenleri oradaydı. Ziya, tapı kılıp geçti. Şeyh-i islâm, ona"öyle bir yarı kalktı. Bunun üzerine Ziya, evet dedi', çok uzun boylusun, boyundan bir parçacık çal!
حکایت ضیاء دلق کی سخت دراز بود و برادرش شیخ اسلام تاج بلخ به غایت کوتاه بالا بود و این شیخ اسلام از برادرش ضیا ننگ داشتی ضیا در آمد به درس او و همه صدور بلخ حاضر به درس او ضیا خدمتی کرد و بگذشت شیخ اسلام او را نیم قیامی کرد سرسری گفت آری سخت درازی پارهای در دزد
Ziya-i Delk, hazır cevap ve tatlı sözlü bir zattı. Şeyh-i islâm Tac-ı Belh'in kardeşiydi.
آن ضیاء دلق خوش الهام بود ** دادر آن تاج شیخ اسلام بود
Tac-ı Bel h, pek kısa boyluydu, âdeta bir kuşa benzerdi.
تاج شیخ اسلام دار الملک بلخ ** بود کوتهقد و کوچک همچو فرخ
Bütün bilgileri bilir, âlim faziletli bir adamdı ama Ziya, güzel söz söylemede ve nüktecilikte ondan üstündü.
گرچه فاضل بود و فحل و ذو فنون ** این ضیا اندر ظرافت بد فزون
O, pek kısaydı, Ziya da haddinden fazla uzun. Şeyhülislâm, pek nazlı, pek kibirli bir adamdı.3475
او بسی کوته ضیا بیحد دراز ** بود شیخ اسلام را صد کبر و ناز
Bu kardeşinden utandı. Ziya da sözü tesirli bir vaizdi.
زین برادر عار و ننگش آمدی ** آن ضیا هم واعظی بد با هدی
Bir meclis günü, Ziya meclise geldi. Meclis, kadılarla, âlim ve temiz kişilerle doluydu.
روز محفل اندر آمد آن ضیا ** بارگه پر قاضیان و اصفیا
Şeyhülislâm, kibirinden kardeşine şöyle bir kalktı ve yine derhal yerine oturdu.
کرد شیخ اسلام از کبر تمام ** این برادر را چنین نصف القیام
Ziya, alınarak dedi ki: Çok uzun boylusun. Bari o selvi boyundan birazcığını çal!
گفت او را بس درازی بهر مزد ** اندکی زان قد سروت هم بدزد
Sende akıl nerde, fikir nerde ki ey bilgi düşmanı, tutup şarap içeceksin?3480
پس ترا خود هوش کو یا عقل کو ** تا خوری می ای تو دانش را عدو
Yüzün pek güzel, bari biraz da çivit sür. Habeşin yüzüne, çivit, gülünç olur doğrusu.
روت بس زیباست نیلی هم بکش ** ضحکه باشد نیل بر روی حبش
A azgın, sende nur nerde ki kendinden geçiyor da karanlık arıyorsun.
در تو نوری کی درآمد ای غوی ** تا تو بیهوشی و ظلمتجو شوی
Gölgeyi gündüz ararlar. Sense bulutlu gecede tutmuş, gölge aramaya çıkmışsın.
سایه در روزست جستن قاعده ** در شب ابری تو سایهجو شده
Şarap, gıda için halka helâldir ama sevgiyi dileyenlere haramdır.
گر حلال آمد پی قوت عوام ** طالبان دوست را آمد حرام
Âşıkların şarabi gönül kanidir.Onların gözleri yolda,konaktadır.3485
عاشقان را باده خون دل بود ** چشمشان بر راه و بر منزل بود
Böyle bir korkunç çölde bu akıl kılavuzu, tutulup kalıt.
در چنین راه بیابان مخوف ** این قلاوز خرد با صد کسوف
Sen de kılavuzları gözetirsen kervanı helak eder, yolu yitirirsin.
خاک در چشم قلاوزان زنی ** کاروان را هالک و گمره کنی