Yolcu, derhal geldiği yere dönmeli. Bir yerde kalıp eğlenmek, yol keser.
تا که زوتر جانب معدن رود ** کین خوشی اندر سفر رهزن شود
Kadın, o soğuk sözü söylediğine pişman oldu. Çünkü o eşsiz mihman ürküp yola düşüyordu.
زن پشیمان شد از آن گفتار سرد ** چون رمید و رفت آن مهمان فرد
Kadın, lütfen, hoş gör, ben şaka olsun diye söyledim deyip.
زن بسی گفتش که آخر ای امیر ** گر مزاحی کردم از طیبت مگیر
Secdeler etti, bir hayli yalvarıp sızlandı ama fayda etmedi. Konuk, yola düşüp bunları hasret bıraktı.3670
سجده و زاری زن سودی نداشت ** رفت و ایشان را در آن حسرت گذاشت
Bu yüzden adam da yasa battı, kadın da. Çünkü artık o konuğun yüzünü, leğendeki akisten değil, kendi yüzünden görmüşlerdi.
جامه ازرق کرد زان پس مرد و زن ** صورتش دیدند شمعی بیلگن
Konuk gitmede, ova, konuğun miriyle cennet gibi aydınlanmadaydı.
میشد و صحرا ز نور شمع مرد ** چون بهشت از ظلمت شب گشته فرد
Adam, bundan sonra bu işin derdinden utancından evini konuk evi haline soktu.
کرد مهمان خانه خانهی خویش را ** از غم و از خجلت این ماجرا
Fakat kadının gönlünde de, erkeğin gönlünde de o konuğun hayali, her an derdi ki:
در درون هر دو از راه نهان ** هر زمان گفتی خیال میهمان
Ben, Hızır'ın dostuyum size yüzlerce cömertlik hazinesi saçacaktım, fakat ne yapayım? Kısmetiniz değilmiş!3675
که منم یار خضر صد گنج و جود ** میفشاندم لیک روزیتان نبود
Her gün, gönüle gelen düşünce o gün, sabah çağı gelen konuğa benzer, ev sahibine hükmeder, huysuzlukta bulunur. Ev sahibi olmanın şanı, konuğu görüp gözetmek, ağırlamak ve nazını çekmektir.
تمثیل فکر هر روزینه کی اندر دل آید به مهمان نو کی از اول روز در خانه فرود آید و فضیلت مهماننوازی و ناز مهمان کشیدن و تحکم و بدخویی کند به خداوند خانه
Konuk evine her gün nasıl bir yüce konuk gelirse onun gibi her an da sana bir fikir gelir.
هر دمی فکری چو مهمان عزیز ** آید اندر سینهات هر روز نیز
Canım, fikri bir adam say. Çünkü adam, fikirle değerlidir, fikirle diridir.
فکر را ای جان به جای شخص دان ** زانک شخص از فکر دارد قدر و جان
Gam fikri, neşe yolunu vurursa gam yeme. O, hakikatte başka neşeler hazırlamadadır.
فکر غم گر راه شادی میزند ** کارسازیهای شادی میکند
O, hayrın aslından yeni bir sevinç, yeni bir neşe gelsin diye evi, başkalarından sıkıca süpürür.
خانه میروبد به تندی او ز غیر ** تا در آید شادی نو ز اصل خیر
Gönül dalındaki sararmış, kurumuş yaprakları ayırır, daldan yeni ve yeşil yapraklar bitmesine yardım eder.3680
میفشاند برگ زرد از شاخ دل ** تا بروید برگ سبز متصل
Bu âlemden öte bir âleme yeni bir zevk gelsin diye eski sevinci, kökünden çeker, çıkarır.
میکند بیخ سرور کهنه را ** تا خرامد ذوق نو از ما ورا
Gam, üstü dallarla yapraklarla örtülü yeni kökü bitirsin diye çürümüş, porsumuş olan eski kökü yerinden söküp çıkarır.
غم کند بیخ کژ پوسیده را ** تا نماید بیخ رو پوشیده را
Gam, gönülden neyi döker, yahut koparırsa karşılık olarak mutlaka daha iyisini verir.
غم ز دل هر چه بریزد یا برد ** در عوض حقا که بهتر آورد
Hele derdin, gamın, yakın ehline kul olduğunu iyice bilene daha fazla lütuf tarda bulunur.
خاصه آن را که یقینش باشد این ** که بود غم بندهی اهل یقین
Bulutla şimşek, asık suratlılık, ekşi yüzlülük göstermese asma yaprağı, doğuya benzeyen gülümsemelerini gösterir mi hiç?3685
گر ترشرویی نیارد ابر و برق ** رز بسوزد از تبسمهای شرق
Kutluluk, kutsuzluk, gönlüne gelir, konuklar. Bunlar, evden eve giden yıldızlara benzerler.
سعد و نحس اندر دلت مهمان شود ** چون ستاره خانه خانه میرود
Senin burcunda konakladı mı onun talihi gibi sen de tatlı bir hale, gel, çevikleş.
آن زمان که او مقیم برج تست ** باش همچون طالعش شیرین و چست
Böyle hareket et de o yıldız, aya gitti, ulaştı mı o gönül sultanına senden şükür etsin.
تا که با مه چون شود او متصل ** شکر گوید از تو با سلطان دل
Sabırlı ve her şeye razı olan Eyyub, tam yedi yıl Tanrı konuğunu, belâyı hoş tuttu.
هفت سال ایوب با صبر و رضا ** در بلا خوش بود با ضیف خدا
O sert ve yüzü pek âlâ da Tann'ya dönünce ondan yüzlerce çeşit şükürlerde bulundu da,3690
تا چو وا گردد بلای سخترو ** پیش حق گوید به صدگون شکر او
Dedi ki: Eyyub, ben sevgililerini öldürdüğüm halde sevgisinden bir kere bile yüzünü çevirmedi.
کز محبت با من محبوب کش ** رو نکرد ایوب یک لحظه ترش
Tanrı bilgisine vefakârlıkta bulundu, utancından belâ ile âdeta sütle bal gibi kaynaştı, karıştı.
از وفا و خجلت علم خدا ** بود چون شیر و عسل او با بلا
Senin de gönlüne yeniden yeniye belâlar geldikçe o belâları güle güle karşıla.
فکر در سینه در آید نو به نو ** خند خندان پیش او تو باز رو
Ey yaradanım, beni o belânın şerrinden sakla bekle. O yüzden gelecek ihsanları bana haram etme, beni o lûtuflara kavuştur.
که اعذنی خالقی من شره ** لا تحرمنی انل من بره
Rabbim, uğradığım belâlara karşı lütfet de şükredeyim, geçip giderse ona hasret çekmeyeyim de.3695
رب اوزعنی لشکر ما اری ** لا تعقب حسرة لی ان مضی
O suratı asık derdi koru. O acılığı şeker gibi tatlı say.
آن ضمیر رو ترش را پاسدار ** آن ترش را چون شکر شیرین شمار
Bulutun da görünüşte yüzü asıktır ama gül bahçesini bezer, çalı çırpıyı kırar.
ابر را گر هست ظاهر رو ترش ** گلشن آرندهست ابر و شورهکش
Gamı bulut gibi bil de o asık suratlıya pek surat asmaya kalkışma.
فکر غم را تو مثال ابر دان ** با ترش تو رو ترش کم کن چنان
Belki o inci, elindedir, olur ya, Onun için çalış çabala da senden razı olsun.
بوک آن گوهر به دست او بود ** جهد کن تا از تو او راضی رود
Hattâ böyle olmasa bile bu huyu âdet edinir, o güzelim huyla huylanır, o huyu artırırsın da,3700
ور نباشد گوهر و نبود غنی ** عادت شیرین خود افزون کنی
Başka yerlerde de böyle hareket edersin ve bir gün birdenbire muhtaç olduğun şeye erişiverirsin.
جای دیگر سود دارد عادتت ** ناگهان روزی بر آید حاجتت
Neşene mâni olan düşünce, Tann'nın emriyle, Tanrı'nın hikmetiyle gelir.
فکرتی کز شادیت مانع شود ** آن به امر و حکمت صانع شود
Sen ona felâket deme delikanlım. Belki bir yıldızdır, belki kutluluk kıranındadır.
تو مخوان دو چار دانگش ای جوان ** بوک نجمی باشد و صاحبقران
Sen ona feri deme, asıl tut da onunla daima maksadına eriş,'üstün çık.
تو مگو فرعیست او را اصل گیر ** تا بوی پیوسته بر مقصود چیر
Onu fer'i sayar, muzır tutarsan gözün, aslı gözler durur.3705
ور تو آن را فرع گیری و مضر ** چشم تو در اصل باشد منتظر
Halbuki bekleyiş, çeşnide zehirdir âdeta. Bu gidişle daima ölüm halinde kalırsın.
زهر آمد انتظارش اندر چشش ** دایما در مرگ باشی زان روش
Onu asıl bil, kucakla da bekleyiş ölümünden kurtul.
اصل دان آن را بگیرش در کنار ** بازره دایم ز مرگ انتظار
Padişahın, Eyaz'a iltifatı
نواختن سلطان ایاز را
Ey doğru özlü, daima yalvarıp yakarmada olan Eyaz, doğruluğun, denizden de artıktır, dağdan da!
ای ایاز پر نیاز صدقکیش ** صدق تو از بحر و از کوهست بیش
Ne istek zamanı bir hataya düşüyorsun, dağ gibi aklın saman gibi uçuyor..
نه به وقت شهوتت باشد عثار ** که رود عقل چو کوهت کاهوار
Ne öfke ve kin zamanı sabrın gevşeyip karar ve sebatını terk ediyor!3710
نه به وقت خشم و کینه صبرهات ** سست گردد در قرار و در ثبات
Erlik budur işte. Yoksa adam, sakalla, aletle adam olmaz, öyle olsaydı eşeğin aleti erlerin padişahı olurdu.
مردی این مردیست نه ریش و ذکر ** ورنه بودی شاه مردان کیر خر
Tanrı, Kur'anda kimlere er dedi? Nerde bu beden, oraya varacak?
حق کرا خواندست در قرآن رجال ** کی بود این جسم را آنجا مجال
Babacığım, hayvan ruhunun ne değeri var? Kasapların pazarından geç de gör.
روح حیوان را چه قدرست ای پدر ** آخر از بازار قصابان گذر
Yüz binlerce baş, gövde üstüne konmuştur. Değerlerini yağdan, kuyruktan kıyas et.
صد هزاران سر نهاده بر شکم ** ارزشان از دنبه و از دم کم
Orospu olur ki aletin dönüp dolaşması yüzünden aklı fareye döner, şehveti aslana.3715
روسپی باشد که از جولان کیر ** عقل او موشی شود شهوت چو شیر
Bir babanın, kızına "Kendini koru, kocandan gebe kalma" diye tembihte bulunması
وصیت کردن پدر دختر را کی خود را نگهدار تا حامله نشوی از شوهرت
Zengin bir adam vardı. Bu adamın da zühre yanaklı, ay yüzlü, gümüş bedenli bir kızı vardı.
خواجهای بودست او را دختری ** زهرهخدی مهرخی سیمینبری