English    Türkçe    فارسی   

5
4079-4128

  • Boyalı taşı seçip Padişahın buyruğunu geri bırakan canda hiçbir gevher, hiçbir değer yoktur.
  • Gül renkli oyuncağı ardına at. Onlara renk vereni aklına getir ve şaş. 4080
  • Dereye gir, testiyi taşa çal. Kokuya, renge ateş ver.
  • Din yolunda yol kesicilerden değilsen kadınlar gibi renge, kokuya tapma.
  • Bu sözler üzerine o yüce erler, bu hatalarına özür olmak üzere başlarını önlerine eğdiler.
  • O anda her birinin gönlünden belki iki yüz kere ah çıktı bir duman gibi ta göğe kadar ulaştı.
  • Padişah, ihtiyar cellâda emir verdi: Bu çerçöpü, benim yüce tapımdan uzaklaştır! 4085
  • Bu aşağılık adamlar, bu yüce makama lâyık değiller. Bir taş için benim buyruğumu reddettiler.
  • Buyruğum, bu çeşit fesatçılarca bir boyalı taş için hor hakir oldu.
  • Padişahın beylerin öldürülmesini emretmesi, Eyaz'ın "Af, daha doğrudur" diye şefaata bulunması
  • Bunun üzerine merhametli Eyaz, sıçradı, o ulu Padişahın tahtına doğru koştu.
  • Secde edip boğazını tutarak, padişahım dedi, senin gibi yüce bir padişahın sultanlığına gökyüzü bile hayran olmuştur.
  • Ey hüma kuşu, hümalar kutluluğu senden bulur, cömertler, cömertliğe senden ererler. 4090
  • Ey kerem sahibi, âlemdeki kerem ve ihsanlar, senin bağışlamana karşı mahvolur gider.
  • Ey lütuf sahibi, kırmızı gül seni görünce utancından gömleğini yırtar.
  • Yarlıgama, senin yarlıgamanla doymuş, tilkiler, senin affınla aslanlara üstün olmuştur.
  • Senin buyruğuna karşı korkusuzca harekette bulunan, affından başka nereye dayansın?
  • Bu suçluların gafletleri, küstahlıkları, ey af madeni padişah, senin affının çokluğundan meydana geldi. 4095
  • Gaflet, daima küstahlıktan meydana gelir. Ululama gözden kuru ağrıyı giderir.
  • Gaflet ve kötü bir alışma olan unutkanlık, ululama ateşiyle yanıp gider.
  • Onun heybeti adama uyanıklık ve anlayış verir, adamın içindeki unutkanlık ve yanılma çıkar, kalmaz.
  • Yağma zamanı, halkın uykusu gelmez. Kimse, hırkamı çalmasınlar diye uyumaz.
  • Hırka korkusiyle bile uyku kaçarsa artık can ve ' boğaz korkusu ile kim uyur ki? 4100
  • Buna tanık, "Rabbimiz, unutup işlediğimiz suçlarla bizi suçlu sayma" âyetidir. Çünkü unutma da bir bakımdan suçtur.
  • Unutan, onu lâyık olduğu veçhile ululamıştır. Yoksa hiç savaşta adamı uyku tutar mı?
  • Unutma, çaresiz gelip çatar ama buna tutulmamak için de sebeplere yapışmak lâzım.
  • Çünkü onu ululamada gevşeklik gösterdi mi insanda ya unutma meydana gelir, ya yanlış.
  • Sarhoş gibi hani. O ada cinayetlerde bulunur, sonra da mazurdum, ne yapayım der. 4105
  • Ona derler ki: Doğru ama a kötü işli, o zıkkımı sen içtin, dileğinle, isteğinle zıkkımlandın.
  • Sarhoşluk, sana kendi kendine gelmedi, onu sen davet ettin. O dileği de kendin meydana getirdin.
  • Sarhoşluk, senin kastın, çalışıp çabalaman olmasaydı da kendi kendine sana gelip çatsaydı can sakisi, senin ahdını korur, gözetirdi.
  • Sana arka olur, senin adına o, özür dilerdi. Tanrı sarhoşluğuna kul köle olayım.
  • Ey her çeşit elde edilen şey, kendisinden olan Tanrı, bütün âlemin af ve ihsanı, senin ihsanından bir zerredir. 4110
  • Aflar, senin affını överler, insanlar, sakının, ona benzer, ona eşit yoktur.
  • Onların canlarını sen bağışla, huzurundan da kovma. Ey muradına erişen, senin damağının tadıdır onlar.
  • Yüzünü görene acı, nasıl olur da seni gören, acı ayrılığını çekebilir?
  • Ayrılıktan bahsediyorsun, ne yaparsan yap da bunu yapma.
  • Senin tuzağına tutulup yüz binlerce defa ölmek bile senden ayrılmaya bedel olamaz. 4115
  • Ey suçluların feryadına yetişen, ayrılık acısını erlerden de uzaklaştır, kadınlardan da.
  • Senin vuslatını umarak ölmek hoştur. Fakat ayrılığının acısı, ateşin üstündedir.
  • Kâfir bile cehennemde bana bir baksaydın cehennemde olduğuma gam mı çekerdim deyip durur.
  • Çünkü o bakış, bütün eziyetleri tatlılaştırır; büyücülerin el ve ayaklarının kan diyetidir o bakış.
  • Firavun, büyücüleri öldüreceği zaman onlar, "Zararı yok.. Biz, Tanrımıza döneriz" dediler, bunun tefsiri
  • Gökyüzü "Zararı yok" sesini duydu. Gökyüzü, sanki o savlıcana bir top kesildi. 4120
  • Firavun'un vuruşu bize zarar vermez ki dediler, Tanrı'nın lütfu, başkalarının kahrından üstündür.
  • Ey insanları azgınlık, sapıklık yoluna süren, sırrımızı bilsen a can gözü kör herif, anlarsın ki biz kendimizi kurtarıyoruz.
  • Kendine gel de bu yana yanaş, bu erganunun "Keşke kavmim, rabbim beni ne yüzden yarlıgadı, bilselerdi" sesini dinle.
  • Tanrı ihsanı, bize bir Firavunluk verdi ki senin Firavunluğun kaç para eder, senin saltanatın geçici.
  • Ey Mısır'a ve Nil ırmağına kapılıp gururlanan! Başını kaldır da ebedî ve ulu saltanatı gör. 4125
  • Sen şu pis hırkayı terk edersen Nil ırmağını can nilinde gark edersin.
  • A Firavun, kendine gel de Mısır'dan el çek. Can Mısır'ının içinde yüzlerce Mısır var.
  • Sen, halka "Ben rabbinizim" deyip durursun ama bu iki sözden de gafilsin.