English    Türkçe    فارسی   

5
54-103

  • Padişahın düşmanı nasıl kahrettiğini bilir. Bu yüzden fırsatı kaçırmayacağına da emindir, düşmanın gelmeyeceğine de inanmıştır.
  • Başka kapı yoldaşlarının ona çullanmayacağını, onun derip devşirdiğini kapışmayacaklarını bilir, emindir. 55
  • Padişahın adaletini bilir, kulların nasıl zaptettiğini , kimsenin kimseye nasıl sitemde bulunmadığını görmüştür.
  • Hasılı acele etmez, sakindir, nasibini kaçırmayacağına emindir.
  • Bu yüzden sabreder gözü toktur, eline geçeni başkalarına ihsan eder, yeni yakası temizdir.
  • Çünkü yavaşlık Allah ışığıdır. O çabukluksa şeytanın dürtmesinden meydana gelir.
  • Zira Şeytan onu yoksulluklarla korkutur, sabır beygirini sinirlenip öldürür. 60
  • Kur’an dan duy, Şeytan, seni şiddetli yoksullukla tehdit eder ürkütür.
  • Bu suretle sen de ona uyar, aceleyle pis şeyleri yer, pis yerleri elde edersin. Ne adamlığın kalır, ne sabrın, ne sevap düşüncen!
  • Hasılı kafir yedi karınla yemek yer, dini ve gönlü arıktır ama karnı büyük!
  • İNANANIN KAFİRDEN FARKI
  • Allah Rahmet etsin, Mustafa’nın şu “Kafir yedi barsakla yemek yer, inanan bir barsakla” hadisini söylemesindeki sebep
  • Kafirler, Peygambere konuk oldular. Akşam vakti mescide geldiler. 65
  • Ey bütün dünyadakileri yurdunda konaklayan, ey padişah, biz sana konuk geldik.
  • Azığımız yok uzaktan gelmişiz. Hemencecik başımıza rahmet ve nur saç dediler.
  • Peygamber, sahabeye, dostlarım, dedi. Bunları paylaşın. Çünkü siz benimle benim huyumla dolusunuz.
  • Her askerin bedeni padişahla doludur. Padişahın mevki ve rütbesine düşman olanlara bu yüzden kılıç vururlar.
  • Sen padişahın kızgınlığı ile kılıç sallarsın, yoksa kardeşlere niye kızasın ki? 70
  • Bir kardeşe, padişahın kızgınlığının aksiyle suçsuz olarak on batmanlık gürzü vuruyorsun.
  • Padişah bir candır ama ordu onunla doludur. Ruh su gibidir, bu bedenler ırmağa benzerler.
  • Padişahın can suyu tatlıysa bütün ırmaklar tatlı suyla dolar.
  • Çünkü halk, padişahlarının dinindedir, o “abese” suresinin padişahı böyle buyurmuştur.
  • Her dost bir konuk seçti, konukların arasında pek iri ve misli görülmemiş biri vardı. 75
  • Öyle iriydi ki kimse onu götürmeye cesaret edemedi. Kadehteki posa ve tortu gibi o da mescitte kalakaldı.
  • O herkesten arda kalınca Mustafa, alıp götürdü. Sürüde yedi tane süt verir keçi vardı.
  • Keçiler yemek zamanı, sağılmak üzere eve gelmişlerdi. O kıtlık babası Oğuz oğlu Uc, ekmeği de yedi, yemeği de. O yedi keçinin sütünü de sildi süpürdü.
  • Ev halkı, hep o keçilerin sütünü umuyordu. Bu yüzden hepsi de kızdılar.
  • O bedavacı herif, midesini davula çevirdi, yalnız başına on sekiz adamın yiyeceğini yedi bitirdi. 80
  • Yatacağı zaman odaya girdi. Halayık da kızgınlıkla kapıyı kapadı.
  • Dışarıdan zincirini sürdü, bağladı. Ona pek kızmış ondan pek dertlenmişti.
  • Kafirin gece yarısı, yahut sabah vakti aptesi geldi, karnı guruldamaya başladı.
  • Yatağından kalkıp kapıya koştu, elini atınca kapıyı kapalı buldu.
  • O hileci herif kapıyı açmak için türlü türlü hilelere başvurduysa da kapıyı açamadı. 85
  • İyice sıkıştı oda dardı. Şaşırıp kaldı, ne bir derman bulabildi ne bir hile.
  • Nihayet bir hileye başvurdu, uyumaya bu buruntuyu geçiştirmeye savaştı. Uyudu da. Rüyada kendisini bir viranede gördü.
  • Hatırında virane vardı ondan dolayı da rüyada onu gördü.
  • Kendisini tenha bir viranede görünce aptes bozmaya zaten ihtiyacı vardı, hemen işini beceriverdi.
  • Uyanınca bir de baktı ki yatak pislik içinde. Derdinden deliye döndü. 90
  • Bu çeşit rezillik toprakla bile örtülemez diye içinden yüzlerce defa coştu, köpürdü.
  • Uykum uyanıklığımdan beter. Burada yiyor orada pisliyorum dedi.
  • Kafir, mezarın dibinde nasıl bağırırsa o da öylece keşke geberseydim demeye koyuldu.
  • Bu gece bir geçse de kapının açılmasını duysam diye beklemeye başladı.
  • Ok yayadan fırlar gibi kimsecikler görmeden kaçmayı kurmaktaydı. 95
  • Hikaye uzundur kısa kesiyorum. Nihayet kapı açıldı, o da dertten gamdan kurtuldu.
  • Mustafa aleyhisselam’ın, oda kapısını açması ve konuğun, onu görüp utanmaması, dilediği gibi dışarı çıkması için kendisini gizlemesi
  • Mustafa sabahleyin gelip kapıyı açtı. Sabah o yolunu sapıtmış kişiye yol gösterdi.
  • Mustafa , o belalara uğrayan utanmasın diye gizlendi.
  • Kapıyı açanı görmesinde serbestçe dışarı çıksın diyordu.
  • Ya bir şeyin ardında gizlendi, yahut da Allah eteği Mustafa’yı ondan gizledi. 100
  • Allah boyası, bazen örter, neliksiz niteliksiz Allah perdesini, bakanın önüne örüverir.
  • Bu suretle düşmanını kendi yanındayken bile göstermez. Allah kudreti, bundan da artık, bundan da üstün.
  • Mustafa onun geceki halini görüyordu. Fakat Allah fermanı,