English    Türkçe    فارسی   

5
692-741

  • Ay bizi yücelik kucağına oturtmuş, düşmanımızı kendi düşmanı saymıştır.
  • Bulutun letafeti ve parlaklığı da yandandır. Fakat buluta ay diyen hayli yol sapıtmıştır.
  • Ayın nuru buluta vurdu mu onun kara yüzünü ay gibi parlatır.
  • Gerçi ayla aynı renge boyanmıştır. Bu da bir devlettir ama buluttaki o nur, eğretidir. 695
  • Kıyamette güneş de kalmaz, ay da. Göz ışığın aslı ile meşgul olur.
  • Bu suretle temelli mülkle eğreti mülk seçilir. Şu fani konak, karar yurdundan ayrılır.
  • Dadı, bir kaç gün içindir. Ey ana sen bizi kucağına al.
  • Kanadım buluttur. O, perdedir ve önümdekini göstermez. O yalnız Allah lütfiyle letafet kazanır.
  • Kanadımı yolayım, onu güzelliğini yolumdan atayım da aynı güzelliğini yine aydan seyredeyim. 700
  • Ben dadı istemem, ana daha hoş. Ben Musa’yım benim dadım anamdır.
  • Ben, aynı lutfunu vasıtayla elde etmek istemem. Çünkü bu ilgi, nicelerin helakine sebep oldu.
  • Yahut da bulut, Tanrı yolunda yok olur da artık ayın yüzüne perdelik etmez.
  • Suretini yokluk şeklinde gösterir. Peygamberlerle velilerin tenleri gibi.
  • O çeşit bulut, perdelik etmez. Hatta mana bakımından perdelik etmesi bile faydalıdır. 705
  • Nitekim aydın sabahta katralar yağar, fakat gökte bulut yoktur.
  • O yağmur yağışı Peygamberin mucizesi idi. Bulut mahvoldu, gökyüzü rengini aldı.
  • Buluttu ama ondan bulut huyu gitmişti. Aşığın bedeni de sabırla böyle olur işte.
  • Bedendir ama bedenliği kaybolmuştur, değişmiştir, ondan renk de gitmiştir, koku da.
  • Kanat başkasının, baş bana lazım. Baş, duygu, görgü yurdudur ve bedenin direğidir. 710
  • Başkasının avı için can feda etmeyi mutlak küfür, hayırdan ümitsizlik bil.
  • Kendine gel, dudu kuşlarının önündeki şekere benzeme. Zehire benze de ziyandan kurtul.
  • Yahut da neşelen hitabını duymak için kendini köpeklerin önündeki ölüye benzet.
  • Hızır da bu gemiyi, zaptedecek kimseden kurtarmak için deldi.
  • “Yokluk benim iftiharımdır” sözü, onun için yüce bir söz oldu, tamahkarlardan gani Tanrı’ya kaçmama yol açtı. 715
  • Mamurelerde oturanların hırsından kurtulmak için defineleri, yıkık yerlere gömerler.
  • Kanadını yolmayı bilmiyorsan yürü, halvete gir de bütün kanatlarını şuna buna harcatma.
  • Çünkü sen hem lokmasın, hem lokmayı yiyen. Ey can, aklını başına al, hem yiyorsun hem yeniyorsun!
  • Tanrı’dan başka her şey hem yer hem yenir. Çekirge avlamakta olan ve ardında onu avlamaya kalkışan aç doğan kuşundan gafil bulunan kuş gibi. Şimdi ey Ademoğlu, sen yiyor ve avlanıyorsun ama seni de avlayacak ve yiyecek olandan emin olma. Onu baş gözüyle göremiyorsan can ve ibret gözüyle gör de sırrın gözü açılsın
  • Bir kuşcağız kurt avlıyordu kedi fırsat bulup onu kapıverdi.
  • Yiyordu, yeniyordu, fakat kendisi avlanırken başka bir avcıdan haberi bile yoktu. 720
  • Hırsız, bir kumaşı çalmaktadır ama şahne de, hırsızın düşmanları ile beraber ardındadır.
  • Hırsızın aklı, pılı pırtıda, kilitte ve kapıdadır. Şahneden ve seher çağından ah edeceğinden gafildir.
  • Sevdasına öyle dalmıştır ki kendisini arayandan haberi bile yoktur.
  • Bir ot, arı duru bir suyu içti mi derhal bir hayvan gelir, onu otlar yer.
  • O ot, hem yer, hem yenir. Tanrı’dan her varlık böyledir işte. 725
  • Tanrı “Sizi doyurur, fakat kendi yemek yemez” Tanrı ne yenir ne yer. O, et ve deri değildir.
  • Yiyen ve yenilen, pusuya gizlenmiş bulunan bir yiyiciden nasıl emin olabilir?
  • Yenen şeylerin emin olması, sonunda yas ve matem verir. Yürü, yemeyen içmeyen Tanrı’nın tapısına git.
  • Her hayal, başka bir hayali yemekte, her düşünce, başka bir düşünceyi otlamaktadır.
  • Hayalden geçemiyorsun, yahut da uyuyup ondan kurtulamıyorsun. 730
  • Düşünce arıdır, uykunsa su. Uyusan bile uyandın mı yine başına üşüşür.
  • Nice hayal arılar uçuşup durur, seni bu yana o yana çekiştirir.
  • Bu hayal, yiyenlerin en aşağılığıdır. Öbürlerini ise ululuk ıssı Tanrı bilir.
  • Kendine gel de o kaba ve haşin yiyiciler bölüğünden kaç. “Seni biz koruruz” diyen Tanrı’ya sığın.
  • Yahut da o koruyucuya koşup kurtulmak elinden gelmiyorsa o koruma sıfatını kazanan kişiye kaç. 735
  • Elini pirden başkasına verme. Pirin elini tutan Tanrı’dır.
  • Senin kocalmış aklın, çocukluğu huy edinmiştir, nefis civarında bu huyu kazanmıştır. O, perde altındadır.
  • Kamil bir aklı, aklına arkadaş et de aklın, o kötü huydan vazgeçsin.
  • Elini onun eline verdin mi yiyicilerin elinden kurtulursun.
  • Tanrı, “Tanrı eli onların ellerinin üstündedir” dedi ya, işte senin elin de o biat ehlinin eli olur. 740
  • Elini pirin eline verdin, o her şeyi bilen ulu pire uydun mu, kurtuldun demektir.