Nitekim aydın sabahta katralar yağar, fakat gökte bulut yoktur.
آنچنان که اندر صباح روشنی ** قطره میبارید و بالا ابر نی
O yağmur yağışı Peygamberin mucizesi idi. Bulut mahvoldu, gökyüzü rengini aldı.
معجزهی پیغامبری بود آن سقا ** گشته ابر از محو همرنگ سما
Buluttu ama ondan bulut huyu gitmişti. Aşığın bedeni de sabırla böyle olur işte.
بود ابر و رفته از وی خوی ابر ** این چنین گردد تن عاشق به صبر
Bedendir ama bedenliği kaybolmuştur, değişmiştir, ondan renk de gitmiştir, koku da.
تن بود اما تنی گم گشته زو ** گشته مبدل رفته از وی رنگ و بو
Kanat başkasının, baş bana lazım. Baş, duygu, görgü yurdudur ve bedenin direğidir. 710
پر پی غیرست و سر از بهر من ** خانهی سمع و بصر استون تن
Başkasının avı için can feda etmeyi mutlak küfür, hayırdan ümitsizlik bil.
جان فدا کردن برای صید غیر ** کفر مطلق دان و نومیدی ز خیر
Kendine gel, dudu kuşlarının önündeki şekere benzeme. Zehire benze de ziyandan kurtul.
هین مشو چون قند پیش طوطیان ** بلک زهری شو شو آمن از زیان
Yahut da neşelen hitabını duymak için kendini köpeklerin önündeki ölüye benzet.
یا برای شادباشی در خطاب ** خویش چون مردار کن پی کلاب
Hızır da bu gemiyi, zaptedecek kimseden kurtarmak için deldi.
پس خضر کشتی برای این شکست ** تا که آن کشتی ز غاصب باز رست
“Yokluk benim iftiharımdır” sözü, onun için yüce bir söz oldu, tamahkarlardan gani Tanrı’ya kaçmama yol açtı. 715
فقر فخری بهر آن آمد سنی ** تا ز طماعان گریزم در غنی
Mamurelerde oturanların hırsından kurtulmak için defineleri, yıkık yerlere gömerler.
گنجها را در خرابی زان نهند ** تا ز حرص اهل عمران وا رهند
Kanadını yolmayı bilmiyorsan yürü, halvete gir de bütün kanatlarını şuna buna harcatma.
پر نتانی کند رو خلوت گزین ** تا نگردی جمله خرج آن و این
Çünkü sen hem lokmasın, hem lokmayı yiyen. Ey can, aklını başına al, hem yiyorsun hem yeniyorsun!
زآنک تو هم لقمهای هم لقمهخوار ** آکل و ماکولی ای جان هوشدار
Tanrı’dan başka her şey hem yer hem yenir. Çekirge avlamakta olan ve ardında onu avlamaya kalkışan aç doğan kuşundan gafil bulunan kuş gibi. Şimdi ey Ademoğlu, sen yiyor ve avlanıyorsun ama seni de avlayacak ve yiyecek olandan emin olma. Onu baş gözüyle göremiyorsan can ve ibret gözüyle gör de sırrın gözü açılsın
در بیان آنک ما سوی الله هر چیزی آکل و ماکولست همچون آن مرغی کی قصد صید ملخ میکرد و به صید ملخ مشغول میبود و غافل بود از باز گرسنه کی از پس قفای او قصد صید او داشت اکنون ای آدمی صیاد آکل از صیاد و آکل خود آمن مباش اگر چه نمیبینیش به نظر چشم به نظر دلیل و عبرتش میبین تا چشم نیز باز شدن
Bir kuşcağız kurt avlıyordu kedi fırsat bulup onu kapıverdi.
مرغکی اندر شکار کرم بود ** گربه فرصت یافت او را در ربود
Yiyordu, yeniyordu, fakat kendisi avlanırken başka bir avcıdan haberi bile yoktu. 720
آکل و ماکول بود و بیخبر ** در شکار خود ز صیادی دگر
Hırsız, bir kumaşı çalmaktadır ama şahne de, hırsızın düşmanları ile beraber ardındadır.
دزد گرچه در شکار کالهایست ** شحنه با خصمانش در دنبالهایست
Hırsızın aklı, pılı pırtıda, kilitte ve kapıdadır. Şahneden ve seher çağından ah edeceğinden gafildir.
عقل او مشغول رخت و قفل و در ** غافل از شحنهست و از آه سحر
Sevdasına öyle dalmıştır ki kendisini arayandan haberi bile yoktur.
او چنان غرقست در سودای خود ** غافلست از طالب و جویای خود
Bir ot, arı duru bir suyu içti mi derhal bir hayvan gelir, onu otlar yer.
گر حشیش آب و هوایی میخورد ** معدهی حیوانش در پی میچرد
O ot, hem yer, hem yenir. Tanrı’dan her varlık böyledir işte.725
آکل و ماکول آمد آن گیاه ** همچنین هر هستیی غیر اله
Tanrı “Sizi doyurur, fakat kendi yemek yemez” Tanrı ne yenir ne yer. O, et ve deri değildir.
و هو یطعمکم و لا یطعم چو اوست ** نیست حق ماکول و آکل لحم و پوست
Yiyen ve yenilen, pusuya gizlenmiş bulunan bir yiyiciden nasıl emin olabilir?
آکل و ماکول کی ایمن بود ** ز آکلی که اندر کمین ساکن بود
Yenen şeylerin emin olması, sonunda yas ve matem verir. Yürü, yemeyen içmeyen Tanrı’nın tapısına git.
امن ماکولان جذوب ماتمست ** رو بدان درگاه کو لا یطعم است
Her hayal, başka bir hayali yemekte, her düşünce, başka bir düşünceyi otlamaktadır.
هر خیالی را خیالی میخورد ** فکر آن فکر دگر را میچرد
Hayalden geçemiyorsun, yahut da uyuyup ondan kurtulamıyorsun.730
تو نتانی کز خیالی وا رهی ** یا بخسپی که از آن بیرون جهی
Düşünce arıdır, uykunsa su. Uyusan bile uyandın mı yine başına üşüşür.
فکر زنبورست و آن خواب تو آب ** چون شوی بیدار باز آید ذباب
Nice hayal arılar uçuşup durur, seni bu yana o yana çekiştirir.
چند زنبور خیالی در پرد ** میکشد این سو و آن سو میبرد
Bu hayal, yiyenlerin en aşağılığıdır. Öbürlerini ise ululuk ıssı Tanrı bilir.
کمترین آکلانست این خیال ** وآن دگرها را شناسد ذوالجلال
Kendine gel de o kaba ve haşin yiyiciler bölüğünden kaç. “Seni biz koruruz” diyen Tanrı’ya sığın.
هین گریز از جوق اکال غلیظ ** سوی او که گفت ما ایمت حفیظ
Yahut da o koruyucuya koşup kurtulmak elinden gelmiyorsa o koruma sıfatını kazanan kişiye kaç.735
یا به سوی آن که او آن حفظ یافت ** گر نتانی سوی آن حافظ شتافت
Elini pirden başkasına verme. Pirin elini tutan Tanrı’dır.
دست را مسپار جز در دست پیر ** حق شدست آن دست او را دستگیر
Senin kocalmış aklın, çocukluğu huy edinmiştir, nefis civarında bu huyu kazanmıştır. O, perde altındadır.
پیر عقلت کودکی خو کرده است ** از جوار نفس که اندر پرده است
Kamil bir aklı, aklına arkadaş et de aklın, o kötü huydan vazgeçsin.
عقل کامل را قرین کن با خرد ** تا که باز آید خرد زان خوی بد
Elini onun eline verdin mi yiyicilerin elinden kurtulursun.
چونک دست خود به دست او نهی ** پس ز دست آکلان بیرون جهی
Tanrı, “Tanrı eli onların ellerinin üstündedir” dedi ya, işte senin elin de o biat ehlinin eli olur. 740
دست تو از اهل آن بیعت شود ** که یدالله فوق ایدیهم بود
Elini pirin eline verdin, o her şeyi bilen ulu pire uydun mu, kurtuldun demektir.
چون بدادی دست خود در دست پیر ** پیر حکمت که علیمست و خطیر
Çünkü o, ey mürit, vaktinin peygamberidir... Peygamberin nuru ondan zuhur eder.
کو نبی وقت خویشست ای مرید ** تا ازو نور نبی آید پدید
Ona uydun, onun elini tuttun mu Hudeybiye’de bulunup Peygambere biat eden sahabeden olursun.
در حدیبیه شدی حاضر بدین ** وآن صحابهی بیعتی را همقرین
Cennetle muştulanan o on kişiden sayılırsın, halis ve potada erise bile ayarı düşmez altına dönersin.
پس ز ده یار مبشر آمدی ** همچو زر دهدهی خالص شدی
Bu bilelik doğrudur çünkü insan kimi severse ona eşittir. 745
تا معیت راست آید زانک مرد ** با کسی جفتست کو را دوست کرد
Bu alemde de onunladır, o alemde de. Bu, huyları güzel Ahmet’in hadisidir.
این جهان و آن جهان با او بود ** وین حدیث احمد خوشخو بود
Dedi ki: “İnsan sevdiği ile beraberdir” Kalp dilediğinden ayrılmaz.
گفت المرء مع محبوبه ** لا یفک القلب من مطلوبه
Nerede tuzak ve yem varsa orada az otur. Yürü ey arık kötürüm, kendin gibi arık kötürümleri gör!
هر کجا دامست و دانه کم نشین ** رو زبونگیرا زبونگیران ببین
Ey zebunların zebunu, şunu da bil ki, el, elin üstündedir el üstünde el vardır.
ای زبونگیر زبونان این بدان ** دست هم بالای دستست ای جوان
Ne şaşılacak şey, sen hem zebunsun, hem de zebunların elini tutmaya çalışıyorsun. Hem avsın hem de avlamayı diliyorsun.750
تو زبونی و زبونگیر ای عجب ** هم تو صید و صیدگیر اندر طلب
Onların önüne ardına set olma. Çünkü, sen düşmanı görmezsin ama o düşman ortadadır.
بین ایدی خلفهم سدا مباش ** که نبینی خصم را وآن خصم فاش
Avcılık hırsı, insanı kendi avlanacağından gafil kılar. Erlik gösterir ama yüreksizdir.
حرص صیادی ز صیدی مغفلست ** دلبریی میکند او بیدلست
İstekte bir kuştan aşağı olma. Serçe kuşu bile önüne ardına bakınır.
تو کم از مرغی مباش اندر نشید ** بین ایدی خلف عصفوری بدید
Yemin bulunduğu yere geldi mi önüne ardına kaç kere dolanır.
چون به نزد دانه آید پیش و پس ** چند گرداند سر و رو آن نفس
Acaba der, önümde ardımda bir avcı var mı? Varsa onun korkusu ile şu lokmadan el çekmem gerek. 755
کای عجب پیش و پسم صیاد هست ** تا کشم از بیم او زین لقمه دست