English    Türkçe    فارسی   

5
843-892

  • Ruh, doğan kuşudur, tabiatlarsa kuzgundur. Doğan kuşu, kuzgunlarla baykuşlardan yaralanır.
  • İşte can kuşu da, Sebzvar şehrindeki Ebubekir gibi onların arasında zari, zari ağlayıp inleyerek kalakalmıştır.
  • Muhammed Harzemşah’ın halkı tamamiyle Rafızi olan Sebzvarı savaşla alması, şehirlilerin aman dilemeleri, padişahın bu şehirden bana Ebubekir adlı birisini armağan verirseniz canınızı bağışlarım demesi
  • Muhammet Alp Ulug Harzemşah, tamamı ile mahvolmuş Sebzvar’lılarla savaşa gitmişti. 845
  • Askerlerini sıkıştırdı. Ordusu, düşmanları öldürmeye koyuldu.
  • Şehirliler aman diye huzuruna gelip secde ettiler. Kulağımıza küpe tak, bizi kul et, tek canımızı bağışla.
  • Sana lazım olan her vergiyi her hediyeyi verelim, onu her yıl çoğaltalım.
  • Ey aslan huylu canımız senin,bir zamancağız onu bize emanet bırak dediler.
  • Padişah bana Ebubekir adlı birisini getirmezseniz canınızı kurtaramazsınız. 850
  • Şehrinizden Ebubekir adlı birini bana armağan olarak sunmazsanız,
  • Size kötülük eder, sizi ekin gibi keser biçerim. Ne vergi alırım, ne afsun dinlerim dedi.
  • Yoluna altın dolu bir çuval getirip, bu şehirden Ebubekir adlı birini isteme.
  • Sebzvar’da nasıl olur da Ebubekir bulunur? Hiç dere içinde ıslanmamış toprak parçası bulunur mu? dediler.
  • Padişah altından yüz çevirip “A mecusiler” dedi, Ebubekir adlı birisini armağan olarak getirmedikçe 855
  • Fayda yok. ben çocuk değilim ki altına, gümüşe hayran olayım.”
  • Ey zebun kişi sen de secde etmedikçe kıçınla mescidi silip süpürsen kurtulamazsın.
  • Şehirliler, sağdan, soldan haberciler uçurdular. Bu yıkık yerde bir Ebubekir var mı nerede? diye aramaya koyuldular.
  • Üç gün üç gece koşup tozduktan sonra bir arık Ebubekir bulabildiler.
  • Yolcuymuş, hastalıktan yıkık bir yerin bir bucağında kuruyup kalmış. 860
  • Bir yıkık bucakta uyuyormuş. Onu görünce, çabuk dediler,
  • Kalk seni padişah istiyor. Senin yüzünden şehrimiz ölümden kurtulacak.
  • Adam dedi ki: Ayağım olsaydı, yürümeye kudret bulsaydım gideceğim yere giderdim.
  • Bu düşman yurdunda kalır mıydım hiç? Sevgililerin şehrine koşar giderdim.
  • Ölü taşıyan bir salacayı getirip Ebubekir’i üstüne yatırdılar. 865
  • Hamallara verip görsün diye Harzemşah’ın huzuruna götürdüler.
  • Bu cihan, Sebzvar’dır. Tanrı eri, burada zayi olur gider.
  • Harzemşah ulu Tanrıdır. Bu rezil kavimden gönül istemektedir.
  • Peygamber, “Tanrı, suretlerinize bakmaz, kalbe bakar. Kalp işlerinizi düzene koyun” demiştir.
  • Tanrı, ben sana, bir gönül sahibinden bakarım. Secdene, altın vermene bakmam bile demektedir. 870
  • Sen, gönlünü gönül sandın da gönül sahiplerini aramayı bıraktın.
  • Gönül öyle bir varlıktır ki bu yedi gök gibi yedi yüz tanesini oraya koysan kaybolur gider.
  • Bu çeşit gönül kırıklarına gönül deme. Sebzvar’da Ebubekir arama.
  • Gönül sahibi, altı yüzlü aynadır. Tanrı, altı cihette de o aynadan nazar eder durur.
  • Altı cihette bulunan, bu cihetlerden kurtulamayan kişiye Tanrı, o gönül sahibi vasıta olamadıkça nazar etmez. 875
  • Birisini reddederse onun için eder. Kabul ederse yine şefaatçi odur.
  • O olmadıkça Tanrı kimseye rızk vermez. İşte ben, vuslata ulaşan kişinin ahvalinden bir miktarcığını söyledim.
  • Tanrı, ihsanını onun eline kor da acınanlara onun elinden ihsanda bulunur.
  • Onun avucu ile bütünlük denizi birleşmiştir. O, neliksiz ve niteliksizdir ve tam kemal sahibidir.
  • Söze sığmayan bu birleşmeyi söylemenin imkanı yoktur vesselam. 880
  • Ey zengin, yüzlerce çuval altın getirsen Tanrı der ki: A iki büklüm adam gönül getir.
  • Gönül senden razı ise ben de razıyım. Gönül senden yüz çevirmişse ben de yüz çeviririm.
  • Sana bakmam, o gönle bakarım. Ey canı kapımda olan, bana armağan olarak gönül getir.
  • Gönül sahibi, seninle nasılsa ben de öyleyim. Cennetler anaların ayakları altındadır.
  • Halkın anası da odur, babası da odur, aslı da o. Ne mutlu gönlü deriden bedenden ayırt edebilen kişiye. 885
  • Sen dersin ki işte, sana gönül getirdim ya. Fakat o der ki: Kutu (şehir), bu gönüllerle dopdolu.
  • Sen, bana alemin kutbu olan gönlü getir. İnsanın canının canının canının canı, o gönüldür.
  • İşte onun için o gönüller sultanı, nur ve ihsanlarla dolu olan gönlü beklemektedir.
  • Sen günlerce Sebzvar şehrinde gezip dolaşsan o çeşit bir gönül bulamazsın.
  • Nihayet solmuş, pörsümüş bir gönül bulur, onu salacaya kor, o tarafa götürürsün. 890
  • Ey padişahlar padişahı, sana gönül getirdim. Bu Sebzvar’da bundan daha iyi gönül yoktur dersin.
  • O da der ki: A küstah, burası mezarlık mı ki buraya ölü gönül getiriyorsun?