English    Türkçe    فارسی   

5
924-973

  • Eşek, yolda eşek pisliğini koklar. Bu çeşit mahluklara miski nasıl sunabilirim?
  • O şefaatçi peygamber, bu yüzden “İslam dünyada gariptir” remzini söylemiştir. 925
  • Çünkü zati, meleklerle hem dem olmakla beraber akrabaları bile ondan kaçarlar.
  • Halk onun suretine bakar, onu kendilerine cins sanır ama ondaki kokuyu duymaz.
  • Öküz suretindeki aslan gibi. Onu uzaktan görürsün ama içini deşmeye kalkışma.
  • Deşersen ten öküzünü terk et. Çünkü o aslan huylu, öküzü paralar.
  • Öküz tabiatı, seni başından eder, hayvanlık huyu, seni hayvanlıktan ayırır. 930
  • Öküz bile olsan onun yanında aslan kesilirsin. Fakat sen öküzlükten hoşlanıyorsan aslanlığı arama.
  • BASLIK YOK
  • Mısır azizi gayb gözüne kapı açıldığında rüyada,
  • Yedi semiz ve besili öküzü yedi tane arık öküzün yediğini gördü.
  • O arık öküzler hakikatte aslanlardı. Böyle olmasa o öküzleri yiyemezlerdi.
  • Şu halde iş eri de surette insan görünür ama hakikatte onda insanı yiyen bir aslan gizlidir. 935
  • Adamı güzelce yer, onu tek mücerret bir hale getirir. Derdi varsa tortusunu süzer, saf bir hale sokar.
  • O bir dert yüzünden bütün tortulardan kurtulur, ayağını süha yıldızının başına kor.
  • Niceye yolsuzluklarla dopdolu olan kuzgun gibi söylenip duracaksın? Ey Halil horozu neden kestin diyeceksin?
  • Halil der ki: Buyruğa uydum. İyi ama o buyruktaki hikmet neydi? Söyle de Tanrı’yı her bir kılımla tespih edeyim.
  • Halil aleyhisselam’ın, horozu kesmesi, müridin içinde bulunan helak edici ve kötü sıfatlardan hangi sıfatın giderilmesine işarettir?
  • Horoz şehvete mensuptur, şehvetine pek tapar. O zehirli ve kötü şaraptan sarhoştur. 940
  • Şehvet soy üretmek için olmasaydı Adem utancından kendisini hadım ederdi.
  • Melun İblis, Tanrı’ya avlanabilmek için bana kuvvetli bir tuzak lazım dedi.
  • Tanrı, ona altın, gümüş ve at gösterdi, halkı bunlarla aldatabilirsin dedi.
  • İblis, zahiren bunu beğendi. Beğendi ama suratını ekşitti, sıkılmış turunç gibi dudaklarını sarkıttı.
  • Tanrı, o geberesiceye güzel madenlerden altın ve mücevheratı armağan etti. 945
  • A melun dedi, şu tuzağı da al. Şeytan dedi ki: Ey güzel yardımcı daha artır.
  • Yağlı, ballı şeylerle ağır ve değerli şaraplar ve bir çok ipek elbiseler verdi.
  • Şeytan dedi ki: Yarabbi, imdat et, bundan fazla isterim. Ver de onları iplerimle adamakıllı bağlıyayım.
  • Bu suretle erkek ve yürekli sarhoşların, erkekçesine o bağları koparsınlar.
  • Bu hava ve heves tuzaklarıyla ipler, senin erini adam olmayanlardan ayırt etsin. 950
  • Ey ululuk tahtının sultanı, başka bir tuzak istiyorum, öyle bir tuzak ki insanı baş aşağı atacak kadar şiddetli ve aldatıcı olsun.
  • Tanrı, şarap ve çalgıyı getirip önüne koydu. Şeytan bunları görünce hafifçe güldü neşelendi.
  • Ezeli azgınlığa haber gönderip fitne denizinin dibinden toz kopar dedi.
  • Musa’da senin kullarından bir kul değil miydi? Deniz dibinde tozdan perdeler salmadı mı?
  • Su her taraftan çekildi ve deniz dibinden bir toz koptu. 955
  • Tanrı erkeklerin aklını, sabrını alan kadın güzelliğini ona gösterince;
  • Parmacıklarını şıkırdatarak oynamaya başladı. Ver, ver şimdicik muradıma kavuştum dedi.
  • Aklı fikri kararsız hale getiren o mahmur gözleri görünce,
  • Şu gönlü çöre otu gibi yakıp kavuran dilberlerin yüzlerini seyredince neşelendi.
  • Yüz. ben, kaş. Akik gibi dudaklar. Sanki ince bir perdeden Tanrı parlamış. 960
  • Şeytan, incecik perdeden Tanrı tecelli etmiş gibi o işveyi görünce derhal yerinden sıçrayıp oynamaya koyuldu.
  • “İnsanı en güzel bir sıfatla yarattık.Sonra onu aşağılıkların en aşağısına reddettik” ayetiyle “Kimi yaşatır, ömrünün uzun edersek onu kocaltır, güzelliğini ve kuvvetini azaltırız” ayetinin tefsiri
  • Adem güzellik timsaliydi, melek ona secde etmişti. Fakat Adem, bu güzellikten düşünce, dedi ki:
  • Eyvah, varlıktan sonra yokluğa düştüm. Tanrı dedi ki: Cürmün şu: Fazla yaşadın.
  • Cebrail, onu perçeminden tutup güzeller bölüğünden ve şu cennetten çık dedi.
  • Adem yücelikten sonra bu aşağılık nedir? dedi. Cebrail dedi ki: O lütuftu bu da kahır. 965
  • Adem, ey Cebrail dedi, canla, gönülle secde etmiştin. Şimdi nasıl beni cennetlerden sürüyorsun?
  • Güz mevsiminde ağaçların yaprakları nasıl dökülürse benden de bir sınama yüzünden şu güzelim elbiseler uçmakta.
  • Parıltısı aya benzeyen yüz, ihtiyarlıkta kertenkele sırtına döner.
  • Parıl,parıl parlayan o saç, o baş, ihtiyarlık çağında berbat bir hale gelir, tepedeki saçlar dökülür, insan kele benzer.
  • O naz ve edalarla salınan ve mızrak gibi dümdüz olan boy, kocalıkta bükülür, yay gibi iki kat olur. 970
  • Lale rengindeki yüz safrana benzer. Aslan gibi kuvvetliyken gücü, kuvveti kesilir, gibi takatsiz bir hale gelir.
  • Güreşte hileyle bir pehlivanı koltuğuna alıp yere yıkarken şimdi yol yürümek üzere onu koltuklarlar, onun koltuğuna girerler.
  • Bu ancak gam alametidir, pörsüme nişanesidir. Bunların her biri, ölüm elçisidir.
  • “Onu aşağılıkların en aşağısına reddettik. Ancak inanan ve iyilikte bulunanlar müstesna. Onlara sonu olmıyan ve kesilmeyen ecir vardır” ayetinin tefsiri