Baht sana köle elbiselerini bürünmüş de gelmişti. Fakat talihsiz gözün, zâhirden başka bir şey görmedi ki.
بخت با جامهی غلامانه رسید ** چشم بدبختت به جز ظاهر ندید
O sana kulluğunu gösterdi, fakat çirkin huyun onunla hileye, düzene girişti.1050
او نمودت بندگی خویشتن ** خوی زشتت کرد با او مکر و فن
A herzevekil bu bedeni ak, gönlü kara köleyi puta taparcasına al bakalım.
این سیهاسرار تناسپید را ** بتپرستانه بگیر ای ژاژخا
Bu senin, o da benim. İkimiz kârlıyız a kâfir. Senin dinin senin, benimki benim!
این ترا و آن مرا بردیم سود ** هین لکم دین ولی دین ای جهود
Puta tapanların lâyığı budur zaten. Çulu atlas olur atı sopa.
خود سزای بتپرستان این بود ** جلش اطلس اسپ او چوبین بود
Kâfirlerin mezarı gibi dumanla ateşle doludur içi, fakat dışarısı yüzlerce nakışla, ziynetle bezenmiştir.
همچو گور کافران پر دود و نار ** وز برون بر بسته صد نقش و نگار
Zâlimlerim malları gibi hani. Dışarıdan güzel görünür ama hakikatte mazlûm kanıdır, vebalidir.1055
همچو مال ظالمان بیرون جمال ** وز درونش خون مظلوم و وبال
Münafık gibi görünüşte orucu, namazı görünür de hakikatte otsuz, çimensiz kapkara topraktır.
چون منافق از برون صوم و صلات ** وز درون خاک سیاه بینبات
Gar gur edip duran boş buluta benzer. Ondan ne yeryüzünde bir fayda vardır, ne buğdaya bir kuvvet.
همچو ابری خالیی پر قر و قر ** نه درو نفع زمین نه قوت بر
Hileli ve yalan vâde gibi hani. Sonu rüsvaylıktır, fakat önü parlak görünür.
همچو وعدهی مکر و گفتار دروغ ** آخرش رسوا و اول با فروغ
Ondan sonra Bilâl’in elini tuttu, o mihmetin dişlerinde bir hilâle dönmüş olan dostun eline yapıştı, yola düştüler.
بعد از آن بگرفت او دست بلال ** آن ز زخم ضرس محنت چون خلال
O bir hilâle dönmüş de ağza yol bulmuştu, tatlı dilli birine gitmekteydi.1060
شد خلالی در دهانی راه یافت ** جانب شیرینزبانی میشتافت
Zayıf, hasta bir haldeydi. Mustafa’nın yüzünü görünce sırt üstü düşüp bayıldı.
چون بدید آن خسته روی مصطفی ** خر مغشیا فتاد او بر قفا
Uzun müddet kendisinden geçmiş olarak öyle baygın kaldı. Kendine gelince sevincinden gözyaşları dökmeye başladı.
تا بدیری بیخود و بیخویش ماند ** چون به خویش آمد ز شادی اشک راند
Mustafa onu kucakladı. Ona ne bağışladı, ne ihsanlarda bulundu kim bilir?
مصطفیاش در کنار خود کشید ** کس چه داند بخششی کو را رسید
Sanki bir bakırdı, iksire kavuşmuş. Sanki bir müflisti, bol bir define elde etmiş.
چون بود مسی که بر اکسیر زد ** مفلسی بر گنج پر توفیر زد
Perişan balık denize düşmüştü, yolunu kaybetmiş kervan yol bulmuştu.1065
ماهی پژمرده در بحر اوفتاد ** کاروان گم شده زد بر رشاد
Peygamberin o anda söylediği sözler, geceye söylenseydi gecelikten çıkar,
آن خطاباتی که گفت آن دم نبی ** گر زند بر شب بر آید از شبی
Sabah gibi apaydın olurdu. Ben, o sözleri anlatamam ki!
روز روشن گردد آن شب چون صباح ** من نتوانم باز گفت آن اصطلاح
Hamel burcundaki güneş, otlara ve henüz olmamış hurmalara ne yapar? Bilirsin ya.
خود تو دانی که آفتابی در حمل ** تا چه گوید با نبات و با دقل
Arı duru su, çiçeklerle fidanlara neler söyler? Onu da bilirsin.
خود تو دانی هم که آن آب زلال ** می چه گوید با ریاحین و نهال
Allah’nın sanatı, cihanın bütün cüzilerine karşı âdeta afsuncuların ağzından çıkan soluğun, harfin tesirini yapar.1070
صنع حق با جمله اجزای جهان ** چون دم و حرفست از افسونگران
Allah çekişi, tesir ve sebeplerle olur. Harfsiz, dudaksız yüzlerce söz söyler Allah.
جذب یزدان با اثرها و سبب ** صد سخن گوید نهان بیحرف و لب
Tesir ediş de kaderden değil midir? Fakat tesiri, akılla anlaşılmaz.
نه که تاثیر از قدر معمول نیست ** لیک تاثیرش ازو معقول نیست
Akıl, asıllarda mukallit olduğu için bil ki ferilerinde de mukallittir.
چون مقلد بود عقل اندر اصول ** دان مقلد در فروعش ای فضول
Akıl peki, ben aslı bilmede de mukallidim, fer’i bilmede de fakat asıl maksat nedir, diye sorarsa de ki: Asıl maksat öyle bir şeydir ki sen onu bilemezsin vesselâm!
گر بپرسد عقل چون باشد مرام ** گو چنانک تو ندانی والسلام
Mustafa aleyhisselâm’ın Allah razı olsun Sıddıyk’a “Ben sana beni de ortak et dememiş miydim ? Neye yalnız aldın? Diye darılması onun da özür getirmesi
معاتبهی مصطفی علیهالسلام با صدیق رضی الله عنه کی ترا وصیت کردم کی به شرکت من بخر تو چرا بهر خود تنها خریدی و عذر او
Peygamber dedi ki: Ey Sıddıyk, sana demedim mi ki bu ihsanda beni de ortak et.1075
گفت ای صدیق آخر گفتمت ** که مرا انباز کن در مکرمت
Ebubekir, biz dedi, ikimiz de senin kullarınız. Ben, onu senin rızan için azat ettim.
گفت ما دو بندگان کوی تو ** کردمش آزاد من بر روی تو
Sen beni kul et,bana dostum de, de senden hiç azatlık istemem.
تو مرا میدار بنده و یار غار ** هیچ آزادی نخواهم زینهار
Benim azatlığım sana kul olmamdır. Sensiz olursam mihnetlere, azaplara uğrarım.
که مرا از بندگیت آزادیست ** بیتو بر من محنت و بیدادیست
Ey Allah seçilmişi, bu seçilişinle dünyayı dirilttin. Halkın geri kalanlarını ileri götürdün, hele beni yok mu?
ای جهان را زنده کرده ز اصطفا ** خاص کرده عام را خاصه مرا
Gençliğimde rüya görmüştüm, değirmi güneş, bana selâm vermişti.1080
خوابها میدید جانم در شباب ** که سلامم کرد قرص آفتاب
Beni yerden almış, gökyüzüne çıkarmıştı. Bu yücelişte ona yoldaş olmuştum.
از زمینم بر کشید او بر سما ** همره او گشته بودم ز ارتقا
Bu rüya, olmayacak bir şey, malihulyadan ibaret. Hiç olmayacak şey, benim halime uyar mı, benim vasfım olur mu? demiştim.
گفتم این ماخولیا بود و محال ** هیچ گردد مستحیلی وصف حال
Fakat seni görünce kendimi gördüm. Aferin o güzel aynaya!
چون ترا دیدم بدیدم خویش را ** آفرین آن آینهی خوش کیش را
Seni görünce olmayacak şey, bana hâl oldu. Canım ululuklara daldı.
چون ترا دیدم محالم حال شد ** جان من مستغرق اجلال شد
Ey şehirlerin ruhu, seni görünce bu güneşin sevgisi, harareti, gözümden düştü.1085
چون ترا دیدم خود ای روح البلاد ** مهر این خورشید از چشمم فتاد
Gözüm senin yüzünden yüce bir himmet sahibi oldu, artık çayırlığa, çimenliğe hor bakıyor, onları hoş görmüyor.
گشت عالیهمت از نو چشم من ** جز به خواری نگردد اندر چمن
Nur aradım, kendimi nurun nuru olarak gördüm. Huri aradım, kendimi hurilerin bile kıskandıkları derecede güzel buldum.
نور جستم خود بدیدم نور نور ** حور جستم خود بدیدم رشک حور
Lâtif ve gümüş bedenli bir Yusuf aradım, sen de bir Yusuf’lar yurdu gördüm ben.
یوسفی جستم لطیف و سیم تن ** یوسفستانی بدیدم در تو من
Cennet peşindeydim, arayıp duruyordum. Her cüzün, bana bir cennet göründü.
در پی جنت بدم در جست و جو ** جنتی بنمود از هر جزو تو
Bu övüşte bana nispetledir, yoksa bu övüş sana bir kınamadır, bir hicivdir.1090
هست این نسبت به من مدح و ثنا ** هست این نسبت به تو قدح و هجا
Hani, Allah Kelim’i Musa’ya karşı, o sâf çoban, Allah’yı övüyor.
همچو مدح مرد چوپان سلیم ** مر خدا را پیش موسی کلیم
Gel de bitlerini kırayım sana süt içireyim,çarığını dikeyim, önüne çevireyim diyordu ya.
که بجویم اشپشت شیرت دهم ** چارقت دوم من و پیشت نهم
Fakat Allah onun bu sözlerini medih, saydı; sen de merhamet eder, benim sözlerimi medih sayarsan şaşılmaz.
قدح او را حق به مدحی برگرفت ** گر تو هم رحمت کنی نبود شگفت
Anlayışlara acı, kusurludur onlar ey akılların, vehimlerin ötesinde olan Allah!
رحم فرما بر قصور فهمها ** ای ورای عقلها و وهمها
Ey âşıklar, eskileri yenileyen âlemden yepyeni bir ikbal, bir devlet erişti.1095
ایها العشاق اقبالی جدید ** از جهان کهنهی نوگر رسید
O âlem, öyle bir âlemdir ki biçarelere çareler, arar. Dünyanın yüz binlerce bulunmaz matahı o âlemdedir.
زان جهان کو چارهی بیچارهجوست ** صد هزاران نادره دنیا دروست
Ey kavim, müjdeler olsun, ferahlık vakti geldi, zahmet devri geçti, ferahlanın ey kavim!
ابشروا یا قوم اذ جاء الفرج ** افرحوا یا قوم قد زال الحرج
Ey Bilâl, bizi ferahlandır demek için bir güneş, hilâlin evine gitti.
آفتابی رفت در کازهی هلال ** در تقاضا که ارحنا یا بلال