English    Türkçe    فارسی   

6
1300-1349

  • Gizli olan mucize ve kerametler, temiz pirlerden gönüllere akseder. 1300
  • Onların gönüllerinde yüzlerce hazır kıyamet vardır... En aşağısı şudur: Komşuları sarhoş olur.
  • Kutlu bir kişinin yanına göçen talihli, Allah ile düşüp kalkıyor demektir.
  • Cansız şeylere tesir eden mucize ya sopa ( nın ejderha olması) dır, ya deniz(in bölünmesi) dir, yahut da ayın ikiye ayrılışı.
  • Fakat vasıtasız olarak cana tesir ederse gizlice bir ilgiyle ilgilenir.
  • Mucize ve kerametlerin cansız şeylere tesiri eğretidir,geçip gider.Fakat ruha tesiri daimidir, birbiri ardınca ulanır durur. 1305
  • Bu suretle o cansız şeyden adamın gönlüne tesir eder. Ne hoştur hamur heyulası olmayan ekmek.
  • Ne hoştur Mesih’in hiç eksilmeyen sofrası, ne hoştur Meryem’in bağsız, bahçesiz yetişen meyvesi.
  • Kamil erin canından kopup gelen mucizeler, talibin canına, gönlüne hayat gibi tesir eder.
  • Mucize denizdir, nakıs kişiyse karada yaşayan kuş. Suda yaşayan kuş, helâk olmadan emindir.
  • Her namahremin canını âciz eder, fakat hem dem olan kişinin canına kudret bağışlar. 1310
  • İçinde bu kutluluğu bulamazsan her an zahirden istidlalde bulun.
  • Tesirler, insanın duygularında görünür durur. Bunlar, tesir edeni haber verirler.
  • Her ilâcın manâsı hakikati, her hünerin sanatı, sihri gibi gizlidir.
  • Fakat yaptığı işe ve eserlerine bakarsan hakikati gizli olmakla beraber onu meydana çıkarırsın.
  • İçinde gizli olan kuvvet, fiile gelince açığa çıkar, görünür. 1315
  • Bunların hepsi, sana eserleriyle görünür de nasıl olur. Allah, eserleriyle görünmez?
  • Sebeplerle tesirler, iç ve kabuk değil mi? Araştırırsan hepsi de onun eserleri değil mi?
  • Eserlerine bakıyor da bazı şeyleri seviyorsun, peki, neden eserleri bağışlayandan haberin yok?
  • Bir hayale kapılıp halkı seviyorsun da doğu ve batının padişahını nasıl sevmiyorsun?
  • Ey ulu kişi, bu sözün sonu gelmez. Bu husustaki hırsımız da dilerim bitmesin. 1320
  • Hasta hikâyesi
  • Dön de hasta hikâyesini söyle, ayıpları örten hekimle macerasını anlat.
  • Hekim, hastanın nabzını tutup halini anladı. İyileşme ümidi hiç yoktu.
  • Dedi ki: Gönlün ne dilerse onu yap da bedenindeki bu eski dert gitsin.
  • Hatırına ne gelirse yap, geri durma da sabır ve perhiz, sana eziyet vermesin.
  • Bil ki sabır ve perhiz, bu hastalığa ziyandır, gönlüne geleni yap. 1325
  • Hastaya, Allahnın dediği gibi âdeta “Dilediğinizi yapın” dedi.
  • Hasta âlâ dedi, haydi sen git, hayra karşı. Ben ırmak kıyısına seyre gidiyorum.
  • Kendisine sıhhatten bir kapı açılsın, iyileşsin diye gönlünün dilediğince ırmak kıyısında gezinip duruyordu.
  • Su kenarında bir sofi oturmuş, elini yüzünü yıkıyor, temizken bir kat daha temiz oluyordu.
  • Hasta sofinin kafasını görünce hülyaya kapıldı, içinden bir sille vurmak isteği coştu. 1330
  • Bulgur aşına tapan sofinin kellesine vurmak için elini kaldırdı.
  • Hekim, içinden geçeni yapmazsan o, sana dert olur dedi.
  • Allah da “Kendinizi, elinizle, tehlikeye atmayın” buyurmuştur. Hele bir sille aşk edeyim.
  • Bu sabır ve perhiz, bir tehlikedir. Başkaları gibi çekinme, bir iyice vur bakalım diyordu.
  • Silleyi aşk edince sofinin kellesinden şırrak diye bir ses çıktı. Sofi, hey asi kaltaban diye bağırdı. 1335
  • Ona iki üç yumruk vurmak, sakalını, bıyığını yolmak istedi ama vazgeçti.
  • Halk da hastadır, hummalıdır, çaresizdir. Şeytanın igvasıyla böyle sille vurur durur.
  • Hepside suçsuzları incitmeye haristir. Birbirlerinin kafasını noksan görürler
  • Ey suçsuzların kafasına vuran, bunun cezasını kendi kafanda görmüyor musun?
  • Ey hava ve hevesini hekimlik sanıp zayıfları tokatlamaya kalkışan! 1340
  • Sana bu ilâçtır diyen, seninle alay etmiş, sana gülmüştür. O, Âdem’e de buğdaya kılavuzluk ettiydi ya!
  • Ey Allah yardımını dileyen Âdem ve Havva, ilâç için bunu yiyin, “Ebedi olarak yaşarsınız” demişti ya!
  • Şeytan, Âdem’in ayağını titretti, sürçtürdü, onun kafasına vurdu. Fakat o sille döndü, şeytanın kafasına geldi, ona ceza oldu.
  • Şeytan, Âdem’i adam akıllı sürçtürdü ama Âdem’in arkası Allah idi, elini tutan Haktı.
  • Âdem bir dağdı, yılanla dolsa ne çıkar? Tiryak madeniydi, ona hiçbir zarar gelmedi. 1345
  • Sende tiryakten bir zerre bile yok, kurtulacağını nasıl umuyor, nasıl aldanıyorsun?
  • Nerede sen de Halil’cesine Allahya dayanma, nerede sende Kelîm’deki keramet?
  • Nerede o Allahya dayanma ki kılıcın İsmail’i kesmesin, nerede o keramet ki Nil’in dibini ana cadde yapasın?
  • Kutlu bir adam, minareden düşse elbisesine rüzgâr dolar, onu yere yavaş indirir, kurtulur.