English    Türkçe    فارسی   

6
1365-1414

  • Medreselerde bilgi elde etmeyi istemeyen, ibadet yurtlarında Allah lütfunu dilemeyen var mı? 1365
  • Bütün bunlar varları, ardlarına atmışlar yokları istemekte, yoklara kul olmaktadırlar.
  • Çünkü Allah sanatının madeni mahzeni, yokluktan başka bir yerde tecelli etmez.
  • Bundan önce bir remizdir söylemiştik. Sakın bunu ve onu iki görme.
  • Demiştik ki her sanat sahibi, sanatını meydana getirmek için yokluk arar.
  • Mimar, yapılmamış bir yer, yıkılmış, tavanları çökmüş bir yurt arar. 1370
  • Saka, içinde su olmayan kap peşindedir. Dülger, kapısı bulunmayan bir ev aramaktadır.
  • Avlanma zamanında hepsi de yokluğa saldırırlar. Ondan sonra da hepsi yokluktan kaçarlar.
  • Mademki ümidin yoklukta, neden çekiniyorsun ondan? Tamahının enis olduğu şeyden bu çekinme nedir?
  • Mademki tamahın o yokluktur, yokluktan, yok oluştan bu kaçışın neden?
  • Eğer bir yuvaya enis olmuşsan neden yokluk pususunda bekliyorsun a canım? 1375
  • Elinde ne var, ne yoksa hepsinden gönlünü çekmiş, gönül oltasını yokluk denizine salmışsın.
  • Öyle olduğu halde bu murat denizinden kaçışın neden? O denizden oltana yüz binlerce av düştü.
  • Neden kârın adını ölüm taktın? Büyüye bak ki kâr sana ölüm görünmede.
  • Onun büyüsündeki sanat, iki gözünü de bağladı da canlar, kuyuya rağbet ettiler.
  • Allah hilesiyle hayaline kuyunun üstündeki ova tamamı ile yılan zehrinden ibaret görünür. 1380
  • Hâsılı kuyuyu, sığınılacak yer sanır, nihayet ölüm de onu kuyuya atar.
  • Söylediğim bu çeşit yanlışları Attar’ın sözlerinden dinle azizim!
  • Sultan Mahmutla Hintli köle
  • Allah rahmet etsin, hikâye etmiş, Gazi padişah Mahmud’u anarak inciler delmiştir.
  • Hint savaşında o ulu ve temiz kişi bir köle elde etti.
  • Onu halife yaptı, tahta oturttu. Ona ordu verdi, onu kendisine oğul edindi. 1385
  • Bu hikâyeyi uzun boylu ve etraflı olarak o din büyüğünün kitabında bul oku.
  • Hâsılı o çocuk, o güzelim tahtın üzerinde o büyük padişahın yanı başında otururdu.
  • Daima yanar yakılır, ağlar dururdu. Padişah dedi ki: Ey bahtı kutlu!
  • Neden ağlıyorsun? Devletin mi bozuldu? Padişahlardan üstünsün, padişahlar padişahıyla düşüp kalkmadasın.
  • Sen şu tahtın üstünde oturuyorsun. Vezirlerle asker, tahtının önünde ay ve yıldızlar gibi saf saf duruyorlar. 1390
  • Çocuk, şundan ağlıyorum dedi; Anam memleketimizde.
  • Beni daimi seninle korkutur, seni aslan Mahmud’un elinde göreyim derdi.
  • Babam, anama sıkılır, bu ne kızgınlık, bu ne kötü dilek.
  • Bundan başka bir beddua bulamıyor musun da böyle kötü ve öldürücü bedduada bulunuyorsun.
  • Ne merhametsiz, ne taş yürekli anasın, onu âdeta yüzlerce kılıçla kesip öldürmedesin diye kızar, savaşırdı. 1395
  • Ben ikisinin sözüne şaşardım, gönlüme bir korkudur, bir derttir düşerdi.
  • Mahmud acaba ne cehennem adamki derdim, helâke, felâketlere örnek olmada.
  • Senin korkundan titrer dururdum, keremlerinden, ağırlamalarından tamamıyla gafildim.
  • Neden anan şimdi gelsin de beni taht üstünde görsün ey cihan padişahı!
  • İşte yoksulluk da ey daralmış adam, o Mahmud’a benzer, tıpkısıdır. Tabiatın, seni yoksullukla korkutur durur. 1400
  • Fakat bu yüce ve adalet sahibi Mahmud’un merhametini bilsen sonu hayır olsun, Mahmut olsun dersin.
  • Ey gönlü korkup duran, yoksulluk sana göre Mahmut’tur. Seni yoldan çıkaran tabiatını pek dinleme.
  • Yoksulluğu adam akıllı avlasan o çocuk gibi kıyamete dek ağlarsın.
  • Beden, insanı besleme hususunda anaya benzer ama sana yüz düşmandan daha düşmandır.
  • Bedenin hasta oldu mu sana ilaç aratır, kuvvetlendi mi seni şeytanlaştırır, bir put haline sokar. 1405
  • Şu sitemlerle dopdolu olan bedeni bir zırh bil; ne kışa yarar ne yaza.
  • Sabredersen kötü arkadaş iyidir. Sabır, insanın göğsünü açar, insanı genişletir.
  • Ayın gece sabretmesi , onu apaydın bir hale kor. Gülün dikene sabrı, onu güzel kokulu bir hale getirir.
  • Aslanın pislik ve kan içinde kalıp sabretmesi , onu deve yavrularıyla doyurur.
  • Peygamberlerin münkirlere sabretmesi onları Allah hassı yapmış , sahipkıran etmiştir. 1410
  • Kimde bir düzgün esvap görsen bil ki onu sabretmek , uğraşıp kazanmakla elde etmiştir.
  • Kimi aç , çıplak görürsen bu hali , sabırsızlığına tanıktır.
  • Kim ürker , canı dertler içinde kalırsa mutlaka bir kötü kişiye arkadaşlık etmiştir.
  • Eğer sabretsen ülfetine tahammül edip vefa göstersen sevdiğinden ayrılmaz , başını dövmezdin.